Kuantum fiziğine dayandırılan bir teori, kanıta dayalı olmayan ve bu sebepten sıradan insanların bundan habersiz olduğu teori. Zhang hao, yaşadığı kazadan sonra bir şeylerin ters gittiğini fark etmesiyle kütüphanedeki kızın anlattığı bu teorinin doğ...
Selam, buraya bi not bırakayım dedim. Bu fici kuantum fiziği paralel evrenler teorisinden esinlenerek yazıyorum fakat baya hayal gücü kattım bu yüzden çok daha farklı olabilir. Söyleyeyim dedim 💞 iyi okumalarr —
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nihayet sınavlar bitti. Hao evde otururken kapı çaldı. Annesi evde değildi bu yüzden onun geldiğini düşündü. Kapıyı açtığında hanbini göreceğini beklemiyordu. Gülümsedi ve içeri davet etti. Verdivenlerden çıkıp üst kattaki haonun odasına gittiler. "Sınavların nasıldı? Hiç yardım istemedin bu sefer?" Hanbin gözlerini kıstı. "Neden isteyeyim ki?"
Hao duraksadı. Yine garip davranıyordu. Görmezden gelmeyi seçti ve konuyu değiştirdi.
"Herneyse, biraz müzik dinlemek ister misin?" Hanbin ona cevap vermeden masasındaki cd çalara uzandı. Yeni aldığı cd içindeydi. Müziği açtı.
Cherry waves by deftones
Hanbinin yerde yatağa yaslanarak oturduğu yere yaslandı ve dizlerini kendine çekti. Başını dis kapağına yasladı ve ellerini bacaklarının etrafına doladı. Hanbine bakmaya başladı. Hanbin gülümseyip haonun saçlarını okşadı. Bu şarkı ikisininde en sevdiği şarkıydı.
"Bu şarkı ilk çıktığında çok dinlerdik." Hanbin kıkırdadı. "Sanki yıllar geçmiş gibi konuşuyorsun."
Haoda güldü. içindeki hisse engel olamadı. Kafasını kaldırdı ve hanbini öpmek için doğruldu. Hanbin hızla elini haonun dudaklarına koydu ve uzaklaştırdı. Kaşlarını çattı ve şaşkınca haoya baktı. Hao da şaşırmıştı, onu neden durdurduğunu anlamadı.
"Napıyorsun..?"
İkili çıkmıyordu. Birbirlerine hiçbir zaman seni seviyorum dememişlerdi. Arkadaşlardı fakat son bir kaç yıldır birbirlerini seviyorlardı. İkisi de bir kez bile dile getirmedi fakat istemeden yakınlaştılar. Sık sık olmasada iki arkadaşın yapmayacağı şeyleri yapıyorlardı.
Hao anlamamış casına bakış attı. Kalbi hızlı atıyordu. Korkuya karışık endişe, ne diyeceğini bilemedi, elleri üşümeye başlamıştı.
Hao başını geri dizlerine gömdü. Utançtan yerin dibine girebilirdi.
Çok geçmeden matthew, taerae ve jiwoong gelmişti. Haonun odasında kart oynamaya başladılar. Bi süre sonra sıkılıp dağıldılar. Hao yatağının üstünde dergilerinden birini okuyordu, hanbin aynı yerinde gözlerini kapatmış şarkı dinliyordu, taerae telefonda biriyle yazışıyordu, jiwoong ve matthew ise televizyon izliyordu.
Matthew sızlandı, "Of haooo şu televizyonunu tamir ettir artık. Her seferinde gidiyor."
Hao dergiden başını kaldırdı ve bi kaşını havaya kaldırdı. "Neyden bahsediyorsun? Televizyonum bozuk değil ki?"
