İyi bir için Fransa'ya gelmiş, evliliğimi burada yapmaya hazırlanıyordum. İşte şuan akşamki nişanlımla olan yemek için bir takım elbise seçiyordum. Birkaç siyah takımlı ve sweat giymiş bir çocuk ben tarafa yaklaşarak konuşmaya başladılar. Çocuğun dedikleriyle gözlerim şaşkınlıkla açıldığında iri bedenli korumaya baktım.
"İşte dedim, onu istiyorum, hemen. "
"Ama efendim.. " çocuk onun sözünü keserek öfkeyle baktı ona. O an ben de ona baktım, beyaz tenli kumral saçlıydı, kiraz kırmızısı dudaklarını birbirine bastırdı. Sonra bana baktığında kaşlarımı çattım. Koruma kolumdan tutarak beni kenara götürmek için izin aldığında ona baktım. What the fuck?
Olanları bana anlattığında ona direkt olmaz dedim. Benim o çocuğun oyuncağı olmamı istiyordu. Bugün doğum günüymüş ve hediye olarak beni seçmiş. Adam gülerek o çocuğun inatçı olduğunu ve mekanda gürültü yapmak istemediğini söyledi, onlarla evine gider babasıyla konuşup evine gidermişim. Anlaşmıştım çünkü adam başımdan gitmeyecek gibi gözüküyordu."Kusura bakmayın, doğum günü hediyesini seçmesi için bugün korumalarla göndermiştim, küçük bir yanlış anlaşılma olmuş. Evinize gidebilirsiniz. "
"Teşekkür ederim, iyi günler. "
"O hiçbir yere gitmiyor. Onu bugün ben aldım. "
Arkamı dönüp oğlana baktım, aklını sıyırmış olmalıydı babasına bakıyordu. Babası bana kalmam için para teklif etti. Açıkçası bugünlerde paraya çok ihtiyacım vardı. Fransa'ya geleli bir ay olmuştu ancak uygun bir iş bulamıyordum. Tamam diyip oğlana bakmıştım. Elimden tutmuş odasına götürmüştü beni. Odası zengin çocuğa yakışır son model oyunlarla doluydu.
"Hadi sana odaları göstereyim. " Hmlayıp gözlerimi odada bulunan telefona çevirdim. Evde unuttuğum telefonuma bugün ulaşamayacağım belliydi.
Annesinin odasını, temizlikçilerin odasını, mutfağı, banyoyu, babasının çalışma odasını gösterdi hatta babasının bir şirketin başkanı olduğunu da anlattı. Bayağı zengin bir ailelerdi. Malikaneydi bu, sıradan bir ev değildi.
"Seninle sadece oynayacağız, istediğimde koşacaksın, istediğimde zıplayacaksın, istediğimde de yemek yiyeceksin tamam mı? "
Ona bu ne böyle bakışları attım. Belli ki bu çocuk şımarık yetiştirilmişti, babası bile ona karşı gelemiyordu. Babasının gün gün çalışanları sebepsiz yere işten attığını anlattı bana. O sırada odasının koca kapısı açıldı, hizmetçiler bir yatak götürüp bir köşede kurdular, battaniye ve yastığı da götürdüler onlara garipçe baktım. Bu gece burada mı kalacaktım?
Hızlıca odadan ayrılıp babasının odasına kapıyı tıklatmadan girdim.
"Siz beni ne sanıyorsunuz? Sizin için neyim ben? "
"Jeongguk içeri gir. " kapıya bakmasıyla sinirli gözlerimi o çocuğa çevirdim. Ardımdan gelmiş. Yavaşça adımlayıp yanımda durdu. Babasına bakıyordu.
"Bırakalım adamı gitsin, oğlum, evine gitmesi gerek sana başka oyuncak alalım. "
Elimden tuttu, babasına bakarak hayır diye bağırdı. Avucumu alnıma vurdum, Bu neydi böyle rüya mıydı? Eğer rüya ise hemen uyanmak istiyordum. Odasına götürmüştü yeniden beni, onunla konuşmak istemiyordum.
"Babam sana para veriyor işte yetmiyor mu sana? Çalışsan bu kadar maaşın olmaz. "
Onun yüzüne baktım çatık kaşlarımla, gülümsemişti ofladığımda hızmetçinin getirdiği pijamalara baktım. Siyah çizgilerle beyaz pijamalardı, benimkine kısmen küçük olan onun içindi. Giyinip yatağıma yattığımda sırtımı ona doğru çevirdim. Uykum yoktu o uyusun kalkar yemek yerdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLL, tk
Fanfictionİstediği her şeyi yaptıran fransız oğlan Jeongguk, iş arayan Taehyung'u kendisine alır. Dediğini ikiletmeyen babası, Jeongguk sınırı aştığında onu Kanada'ya gönderme kararı alır. Taehyung için de olaylar karışıktı, ilişki durumu iyi olmayan biriydi...