yeni kitapp!!düşüncelerinizi merak ediyorum.
yorum atmayı unutmayınn🥺💖***
Sepetimin önünde duran adamın varlığı yüzünden elimdeki kıyafetleri bir türlü yerine koyamıyordum. Hafifçe kenara çekilip başımı eğdim, gözlerim yerde.
"Pardon, sepetimi alabilir miyim?"
Sözcükler dudaklarımın arasından dökülürken sesim birden fısıltıya dönüştü, çünkü o anda yüzünü bana çevirdi. Büyük kahverengi gözleri, sarı saçlarıyla çerçevelenmiş yüzü ve düzgün hatlarıyla göz kamaştırıcı bir adamdı. Bu ani karşılaşma beni afallatmış, kelimelerimi toparlamamı zorlaştırmıştı. Hafif utangaç bir gülümsemeyle kenara çekildi.
"Özür dilerim, fark etmemişim," dedi.
Biraz toparlanarak, Jeongin için aldığım kıyafetleri sepete attım. Bakışlarımı hızlıca başka yöne çevirdim; onun da elindeki kıyafetlere bakarken bir an için kararsız kaldığını fark ettim. Genzimi temizleyip ona doğru adım attım, cesaretimi toplayarak sordum:
"Kızınız mı var?"
Sesimle irkildi, ama hemen toparlanarak yüzünü bana çevirdi. Kahverengi gözleri yüzümde gezinirken dudakları nazikçe kıvrıldı.
"Üç tane var aslında," dedi ve ekledi, "ama bunu Soonie için alıyorum."
Bu yanıtla şaşırdım, kaşlarım havaya kalktı. "Üç tane mi? Çok genç gözüküyorsun," dedim, hayretimi gizleyemeyerek.
Kaşlarını hafifçe çatarak ne dediğimi anlamaya çalışıyormuş gibi göründü, ardından biraz utanmış bir tavırla mırıldandı. "Teşekkür ederim."
"En büyüğü kaç yaşında?"
"On üç," dedi sakin bir sesle.
Bu bilgiyle bir kez daha gözlerimle onu baştan aşağı süzmekten kendimi alamadım. Hayretle aralanan dudaklarımı toparlayamadan, karşımdaki adam kaşlarını kaldırıp güldü.
"Ben... çok özür dilerim," dedi, kıkırdamaya devam ederken. "Bir an çocuk dükkanında olduğumu unuttum. Kedilerim, kedilerim için alışveriş yapıyorum, çocuk için değil."
Gülüşü, benim de istemsizce sırıtmama yol açtı. Başımı sağa sola sallayıp ona eşlik ettim. "Şimdi anladım."
"O şaşkın ifadelerinizden zaten yanlış anladığınızı anlamıştım," dedi yarım bir sırıtışla, omzunu hafifçe askılığa yaslayarak. Derin bir nefes alıp onun bu rahat tavrını izledim; gözlerimi ondan alamıyordum.
"Sizin çocuğunuz var sanırım. İnsan olan bir çocuk?" diye ekledi hafif alaycı bir tonda.
Dediği şey gülümsememe neden oldu. Başımı salladım. "Evet, insan olan bir çocuğum var."
Gözleri üzerimde gezinirken, bir anda samimiyetle "Genç gözüküyorsun," dedi. "Bu yaşta çocuğun mu var?"
"27 yaşındayım," diye cevapladım.
Kaşlarını kaldırıp beni bir kez daha inceledi, dudaklarını hafifçe büktü. "Çocuğun kaç yaşında?"
Sepetimdeki mavi tulumu göstererek gülümsedim. "Beş yaşında."
Elini tulumun üzerine koyup yumuşak kumaşı parmaklarıyla okşadı. Gözlerinde bir an için düşünceli bir ifade belirdi; bir şey tartıyormuş gibi görünüyordu. Ben de farkında olmadan onu izliyordum.
Bu adam, hayatımda gördüğüm en güzel adamlardan biri olabilirdi. Yüzünün her noktasının özenle seçildiğini düşünmeden edemiyordum; sanki fazlasıyla kusursuzdu.
"Soonie böyle yumuşak şeyleri sever. Ben de mi alsam acaba... Küçükleri var mıydı?" diye mırıldandı
Gözlerini bana çevirdiğinde onu incelediğimi fark etmiş gibi hissederek yakalanmışçasına ondan gözlerimi hızla çekip yanaklarıma ve boynuma yayılan sıcaklığı bastırmaya çalıştım. "Bilmiyorum," dedim hafif titreyen bir sesle.
Aramızda kısa ama derin bir sessizlik oluştu; beni incelerken üzerimdeki bakışlarını fazlasıyla hissediyordum. Bu his beni panikletmeye başlamıştı ve neden bu kadar etkilendiğimi bir türlü anlayamıyordum.
"Lee Minho ben," diyerek elini uzattı.
Elini sıkarken zar zor gülümseyebildim. "Han Jisung."
"Çocuğun kedileri seviyorsa, benim kafeme getirebilirsin," dedi. "Yolun sonundaki büyük bahçeli kafe... İlla görmüşsündür."
O güzel gülümsemesi gözlerimi ondan ayıramamama neden oldu. Hafifçe başımı salladım. "Evet, biliyorum. Ben oralarda oturuyorum zaten."
"O zaman bekliyorum seni... eşin ve çocuğunla."
Bir an duraksayıp, "Eşim yok," dedim. "Ama Jeongin'le gelirim. Kedileri çok sever."
"Sevindim," dedi, konuşmamızdan hoşlanmış bir ifadeyle küçük bir gülümsemeyle başını eğerek. "Görüşürüz o zaman, Jisung-ah."
"Görüşürüz."
Elindeki tulumu bana verip arka tarafa doğru ilerledi. Sepetimi alıp bir iki adım attım, ama bu karşılaşmanın bıraktığı garip his içimi bir türlü terk etmiyordu. Saatime baktım; Jeongin'in çıkışına az kalmıştı. Kendimi toparlayıp hızla kasaya yöneldim.
***
YENİ BİR KİTAP
SEVİMLİİİ OLACAKKKÜÇÜK JEONGİN
EBEVEYN JİSUNG 😭😭😭çok yazmak istiyordum ama başlangıç bulamıyordum.sonra şunu gördüm twde
esinlendik burdan bakalım🙏🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cosmos flowers / minsung
Fanfictioniki yetişkinin yolları farklı amaçlarla da olsa çocuk dükkanında kesişir