Demin ki orospu çocuğunun acı inlemesini duyduğumda göz devirdim. Bıraksalardı gebertseydim, şerefsiz!
Seungmin'i zar zor sakinleştirip Minho'nun odasına bırakmıştım biz ise Hyunjin'in odasındaydık. Minho kolumu tutuyordu arada bir sıkıyordu sakinleşmem için ancak öyle kolay sakinleşmezdim.
"Anlatın hadi" Hyunjin'in soğuk ama ilgili sesini duyduğumda ona döndüm. Düz bakışlarla süzüyordu bizi. "Anlatacak ne var? Odaya girdiğimde bu şerefsizi gördüm. Yetişmeseydim tecavüz edecekti Seungmin'e" konuştukça daha da artan öfkemi, kendimi sıkarak dizginliyordum.
"Ben nereden bileyim çalışan olduğunu? Odama gönderdiğiniz orospulardan sandım"
İbne.
"Odana çağırdığın insanlar hakkında düzgün konuşmayı öğren önce siki kırık!"
Belki ilk kez bu kadar küfürlü konuşuyordum ancak Seungmin benim her şeyimdi. Ben onun için hayatını değiştirmiş biriydim bu ite yol verir miydim!
"Çocuğun kartı vardı lan boynunda hadi onu geçtim burası gay bar mı ahmak! Sana neden erkek gönderelim!"
Cevap verememişti tabii, söyledikleri fiyaskoydu. Seungmin konuşamadığı için ona kart yapmıştık, hep boynundaydı çıkarmazdı. Ve bu itin görmemesi imkansızdı.
Öfkeyle nefes alan hayvanlar gibi soluyup bakıyordum adama, adam demeye bin değil iki bin şahit lazım da neyse. O anın siniri geçmiyordu, o adamı öldürürsem belki! Sessiz kalan Hyunjin'e baktığımda boşluğa dalmış bakıyordu.
Onun Red'e girdiği gerçeği şuan aklıma geliyorken daha sonra onunla konuşmam gerektiğini yazdım aklımın köşesine.
"Özür dileriz biter gider abartmayın!"
Minho tutuşunu genişletmişken fırsat bilerek ayaklanıp adamın üstüne atladım. İçim soğumadığından birkaç yumruk daha indirdim yüzüne. Atacağım diğer yumruk havada kalırken ben de havalanmıştım.
Hyunjin kolları arasına alıp kaldırmıştı beni. Hiç konuşmadan kendi yanına oturtup elini dizime yerleştirdi. Sakinleştirmek için ona yaptığım gibi.
"Minho sen Seungmin'i evine götür. Biz de geliriz mekanı kapatır kapatmaz. Chan sen de siktir git bir daha gelme buraya."
Ses tonu ne sinirli ne de kırgın geliyordu. Dümdüzdü. Söyleyeceklerini söyledikten sonra kalktığında o adamla aynı ortamda bulunmak istemediğimden Hyunjin'in peşinden gittim.
Çatı katına doğru gidiyordu, canı sıkkın olunca kaçtığı yer. Hyunjin onu takip ettiğimi biliyordu ancak umursamıyordu. Merdivenleri bitirdiğinde kapıyı açıp attı kendini dışarı.
"Hyunjin"
Cebindeki sigara kutusunu çıkarıp içinden bir sigara aldı ardından bana uzattı paketi. İçinden bir tane alıp yanına oturdum. Duvarın dibine oturmuştuk.
Çakmağıyla önce kendi, ardından benim sigaramı yaktığında, aklıma onun sigarasını yaktığım anlar geliyordu. Bu, yüzümde tebessüme yer vermişti.
Orospunun sigarasını pezevengi yakarmış, derdim ve onu sinirlendirirdim.
"İyi misin?"
Değildi.
"Bilmiyorum, Red'e girince bir şey hissetmem sanıyordum ama öyle olmadı. O günü yeniden yaşadım."
6 ay öncesi... Kış bitmişti, ilkbaharın eşsiz güzelliği yayılmıştı yeryüzüne. Dünya üzerinde ilkbaharda mutsuz olan çok az kişi görürdünüz ve biz de mutlu kesimdendik, her şey yolundaydı, yüzümüzde güşümseme eksik olmazdı. Prime dönemi yaşıyorduk.