Eğer Serhan kaçmadan yakalansaydı ve biz Neslihan'ın Ece öldüğünde neler yaşadığını görebilseydik nasıl olurdu.
Ben kendi kafamda hayal ettim. Umarım güzel olmuştur...
~~~~~~~~~~~~
Ellerim kanlı bir şekilde Ali'nin yanına oturmuştum, oturduğumda başını omzuma yasladı. Ve öylece kaldı. Ne kadar bu şekilde kaldığımızı bilmiyordum ancak etrafı saran polis arabalarına rağmen duruşumu bozmadım.
Ali'nin hareket eden başına nazaran onun tarafına çevirdim bakışlarımı. Gördüğüm beden önce yanağımı okşamış, sonrasında yavaşça kaldırıp sarılmıştı. Ben de kollarımı sıkıca sardım ona. Ali de bize sarılıyordu.
Bir süre orada öylece durduk, ne Güven bize bir şey sordu ne de biz ona bir söz söyledik. Ali kollarını benden ve Güven'den kopardı. Ben de onunla birlikte kollarımı ayırdım Güven'den ancak o bana sarılmayı bırakmış olsa dahi elini elime dolayıp kendimi güvende hissetmemi sağladı.
"İfade vermeniz lazım, " dedi Güven. Kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım, konuşacak gücü kendimde bulamıyordum.
Ben, en yakın arkadaşımın bebeğini doğurtmuştum üstelik bebek Serhan'dandı. Bu gerçek ile yüzleşmem o kadar zordu ki. Şebnem karnındaki bebeğin babasının Serhan olduğunu söylediğinde delireceğimi hissettim. Zaten yaşadığım onca şeye rağmen hâlâ delirmemiş olmam garip değil mi?
Ali ile beraber polis aracına ilerledik, o sırada evden bebek ile Şebnem'i çıkarıyorlardı. Bir süre bakışlarım onlarda takılı kaldı, o bebeğe o kadar üzülüyordum ki. Ama dirayetli durup ailemi o pislikten korumak zorundaydım.
Güven'in koluma dokunması ile takılı kalan bakışlarımı ona çevirip "İyi ki yanımızdasın, " diyerek tekrar sarıldım. Göz pınarlarımda beklemiş ancak akmamış olan gözyaşlarım kendilerini saldı. Bir süre durduk o şekilde ancak Ali'nin bizi dürtmesi ile kollarımı ondan ayırıp polis aracına bindim. Güven ise 'arkanızdan geliyorum, ' diyerek kendi arabasına yöneldi.
Aracın çalışmaya başlaması ile karakolun yolunu tutmuştuk.
........................
Giderken bakışlarım camda akan yağmur damlalarındaydı. Ben damlalara bakarken araç durdu. Ben de bakışlarımı önüme çevirip ön camdan neden durduğumuza bakmaya çalışıyordum, Ali de benimle birlikte dışarda bulunan araca bakıyordu ancak bakışlarım bir anlığına sağa kaydığında Serhan'ı gördüm. Ancak hiç bir polis ona adım atmamış sadece ona bakıyordu. Ali de onu görmüş olacak ki kapı koluna yöneldi. Ben de aynı şekilde kapı koluna yöneldim.
Dışarı çıktığımda yanıma gelen beden ile gözlerimi ona çevirdim. "Neden yakalamıyorlar Güven?, "diye sormamla birlikte o yöne ilerlemeye başlamıştım, kalabalık arasından siyah ve kıvırcık bir saç seçebildim. Gözlerim dolmaya başlamıştı tekrar. Kalabalığı yararak Serhan'ın yanına geldiğimde kucağında kalbinden vurulmuş olan Ece'yi görmeyi beklemiyordum.
Önce kalbime gitti elim. Gözlerimden akan yaşlara engel olmak için kafamı kaldırdım bulutlu gökyüzüne. İçime bir şey oturmuştu ve çıkacağa da benzemiyordu. Geri onlara çevirdiğimde başımı bir yaş dökülmüştü sol gözümden. Titreyen ellerimle Ece'ye yürüdüm. Serhan yüzünü Ece'nin saçlarına gömmüş öylece duruyordu.
Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Ece'nin kollarından kavrayıp kendime çektim, Serhan da kafasını gömdüğü yerden kaldırmıştı. Ece'yi kendime çekmemi fırsat bilen polisler Serhan'ı oturduğu yerden kaldırmış, tutuklamışlardı.