21 Ekim 2016
Jimin dünden sonra pekte iyi değildi, resmen rezil olmuştu bütün okula. Dünden beri herkes ona saçma sapan şeyler yazıyor, çıkma teklifi eden bile oluyordu.Jimin oturduğu zeminden kalkıp güçsüz bacaklarıyla denge de durmaya çalışıyordu, derin bir iç çekerek duvara tutunup dengesini korumak için çabaladı, başını duvara yaslayarak gözlerini kapattı sıkıca. Tanrı, neden bu kadar acımasızdı? Jimin sadece aşık olmak istemişti ama aşk sadece kadın ve erkek arasında serbestti.
Bacaklarının bağı çözülen küçük, kendini yere bırakmıştı. Gözlerini açarak buğulanmış göz altlarını yumruk yaptığı elleriyle ovaladı. Tam tekrar gözlerini kapatacağı sırada telefonun ekranı ışıldamış, bildirim gelmişti. Jimin telefonunu almak için odasında ki sandalyeye uzanıp, hâlâ titreyen telefonunu aldı, bildirime baktığında Yoongi'nin yazdığını görmüştü. İçini bir heyecan kaplamışken, zihni açmamasını söylüyordu. Kalbin aşkı, zihninin nefretinden çok güçlüydü.
{ Bal tanem +2 mesaj.)
Bal tanem.
Ağlarken ayrı bir çirkin oluyorsun
Sahi, annen ve baban senin bu iğrenç sesine nasıl katlanıyor?Aptal velet.
HyungBal tanem.
Doğru
Ölmüşlerdi değil mi
Üvey ailenin sana nasıl katlandığını çok merak ediyorum
Neden o kazada sende ölmedin ki?
İnsanlara yük olmaktan başka bir şey değilsin
Böyle çirkin bir çocuğun yaşaması yasadışı olmalı.*Görüldü.*
Aptal velet yazıyor..
Aptal velet çevrimiçi.
Aptal velet yazıyor..
Aptal velet çevrimdışı.Jimin aldığı mesajın etkisinde kalmış, telefona öylece bakakalmıştı, sohbetten çıktığı anda telefonu odanın bir yerine fırlatarak çığlık atmıştı, bütün nefretini çığlıklarla kusuyordu ama olmuyordu, hâlâ onu seviyordu.
Jimin minik ellerini sarı saçlarına geçirerek saçlarını avuç içinde sıktı ve ağlamaya devam etti, ev bomboştu bu yüzden rahatça ağlayabiliyor, çığlık atabiliyordu. Kimse onu ağladığı için yadırgamıyordu.
Jimin ağlamaya devam ederken ellerini saçından çekmiş avuç içinde kalan tutamlara bakmıştı. Sarı saç, kahverengi göz, buğday ten; kendinden nefret etmesi için yeterli sebeplerdi. Neden Edward gibi değildi? Siyah saçlı, mavi gözlü, beyaz tenli. Neden Yoongi'nin aşık olduğu kişi değildi? Üstelik, Yoongi bir erkeğe aşık olmanın iğrençlik olduğunu düşünürken nasıl bir erkeğe aşıktı?
Jimin yanaklarından akan yaşları silerek zar zorda olsa ayağa kalktı ve üzerinde ki ördekli pijamayı umursamadan üzerine bir hırka alarak hızlı adımlarla odasından çıktı, alt kata inerek anahtarlıktan anahtarları alıp rastgele bir ayakkabısını giyerek evden çıkmış markete doğru yürümeye başlamıştı.
Yarım saatlik yürüyüşün ardından markete ulaşmıştı, içeriye girerek saç boyalarının olduğu reyonu bulmuştu, Edward'ın saç renginin aynısı olan boyayı alarak kasaya doğru koştu, kasa boştu bu yüzden rahatça cebinde şansına son kalan parası ile boyayı ödeyerek marketten çıkmıştı. Aynı hızda eve doğru koşmaya başlamıştı.
Eve vardığında anahtarla kapıyı açarak içeriye girmiş, hızlıca banyoya çıkmıştı. Üzerinde ki hırkayı çıkararak boyayı el yıkama yerine bırakıp hazırlanmaya başladı. Bulduğu eldivenleri alıp, boyayı açtı ve boyayı hazırlayarak dikkatle saçına sürmeye başlamıştı, bir yandan dişleriyle alt dudağını ısırıyor ve ağlamamak için zor duruyordu. Belki Yoongi onu böyle beğenirdi ha?
Jimin gözlerini kapatarak kısa bir sürenin ardından boyayı bitirdi, gözlerini açarak aynada kendine baktı ve eline gelen ilk şeyi kafasına sararak yıkama vaktinin gelmesini bekledi, o sırada da banyo dolaplarında lenslerini arıyordu, Jimin çoğunlukla lens takan biriydi. Bu yüzden mavi lens bulması uzun sürmezdi.
Sonunda bulduğu lensleri alarak mavi olanı seçti ve diğerlerini yerine koydu, saçının yıkama vakti de geldiği için lensleri bırakıp saçını açtı ve hiç tereddüt etmeden el yıkama yerinde saçını yıkamaya başladı. Derin nefesler alıyor, ortaya ne çıkacağını merak ediyordu. Edward güzeldi, hem de bir kız kadar güzel ama Jimin öyle değildi, Yoongi'nin gözünde asla güzel olamayacaktı.
Boyanın hepsini akıttığından emin olduktan sonra başını kaldırmış ve aynadan kendine bakmaya başlamıştı, siyah saç hiç alışık olmadığı bir renkti, bunu garipsemişti. Bir havlu yardımıyla saçını kurulayıp havluyu omuzlarında tutarak aynadan tekrar kendine bakmıştı, saçına şekil vererek acıyla gülümsedi. Bir sevgi için, değişmeye değer miydi? Bu sevgiyi verecek kişi Yoongi ise evet değerdi.
Jimin bıraktığı lensi alarak işaret parmağı ile göz altını tutup aşağıya çekerek kahverengi gözlerini iyice ortaya çıkarmıştı, ilk önce sol sonra da sağ gözüne lensini takarak kendine baktı. Az çok Edward'a benzemeye başlamıştı ama hâlâ bir şeyler eksikti. Ten rengi.. Buğdaydan nasıl beyaz tene dönecekti ki?
Jimin başını çevirip küvete baktı, yanına yaklaşıp tıkaçını taktı ve dolduracağı suların akmasını engelledi ardından çeşmeyi açarak soğuk suyun küvete dolmasına izin verdi. Suyun soğukluğuna bakarken bile üşüyordu, su dolduğunda taşmadan kapatmış ve dizlerinin üzerine çökerek lenslerin kaymaması için gözlerini kapatıp küvetin kenarına tutunarak başını soğuk suya sokmuştu.
Nefes almakta zorluk çekiyordu ama yine de çekilmedi, tutunduğu yerleri sıkarak kendini tamamen saldı. Küçükken annesi teninin açılması için hep böyle yapardı Jimin'e ve azda olsa işe yarardı. Boğulmayı umursamadan başını hiç çıkarmadan başını suda tutmaya devam etti.
...
Kapı çalıyordu ama açan yoktu, kapıda bekleyen kişi daha da sinirlenmiş olacak ki daha sert vururken tık sesi bile çıkmıyordu evden. Küçüğün telefonu çalıyor ama açamıyordu. Kim bilir, belki de Yoongi onun ölüsünü severdi, Edward'a benzeyen halini değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanrı'nın Laneti. -Yoonmin.
FanfictionTAMAMLANDI. Tanrı'nın ateşinden daha ürkütücü bir şey varsa, oda içimde oluşturduğun fırtınadır Min.