Zamanın Ötesinde

10 2 13
                                    

[Tek bölümlük hikaye]

 [Tek bölümlük hikaye]

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Hava soğuktu, ama güneşin son ışıkları parkı altın bir örtüyle sarıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Hava soğuktu, ama güneşin son ışıkları parkı altın bir örtüyle sarıyordu. İnsanlar banklara oturmuş, bazıları çocuklarını oynatıyor, bazılarıysa günün yorgunluğunu üzerlerinden atıyordu. Doruk, parkın köşesindeki sessiz bir bankta kitabını okuyordu. Yanında kahvesi, sırtında eski bir mont vardı.

Kitabının bir bölümünü bitirmişti ki gözleri ilerideki başka bir bankta oturan genç birine kaydı. Çocuk kafasını ellerinin arasına almış, öne doğru eğilmişti. Başta dikkatini çekmedi; belki sadece yorgun biriydi. Ama omuzlarının hafifçe titrediğini görünce fark etti: Ağlıyordu.

Doruk bir süre izledi. Normalde yabancılarla konuşma alışkanlığı yoktu. Ama bu görüntü bir şekilde rahatsız etmişti onu. Gözyaşlarının saklanmaya çalışıldığı anları izlemek yerine, ayağa kalktı ve çocuğa doğru yürüdü.

"İyi misin?" diye sordu yumuşak bir sesle.

Can başını kaldırmadan, elinin tersiyle yüzünü silip kısık bir sesle yanıtladı.
"Bir şeyim yok."

Ama Doruk, sesi kadar sözlerinin de kırılgan olduğunu anlamıştı. "Bir şeye ihtiyacın olursa, buradayım," dedi. Hemen gitmedi, ama daha fazla üstüne gitmek istemediği için yavaşça uzaklaştı.

Zamanın ötesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin