Mikrofonu kendime doğru çektim, "Merhabalar, herkes hoşgeldi. Çok mutluyüm. Kupa almak ve oynamak çok mutlu. Çok güzel bir akşam yarattık diliyorum. Sadece işimize odaklanmış durunmaktayız, sadece buna odaklanmış durunmaktayım. Bu kupa bize layık ol...
Daha hızlı bölüm atabilmem için beğeni ve yorumların artması gerekiyorki banada yazma isteği gelsin 🥰
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yemin ederim yalan haber İlk 11'e çıkmak nasip olmasın ki Yalan haber
Ney Barış?
Görmedin mi
Neyi
Haberleri Sen görmeden söyleyeyim Gece kulübünde biriyle takıldığım söylenmiş O kızı tanımıyorum İsmini bile duymadım hiç Orada fark etmedim bile Sadece arkadaşlarla içtik Cinsiyetleri erkekti Hepsinin sevgilisi var zaten Dişi sinek bile yaklaşmadı masaya
Barışçım Neden bu kadar açıklama yapma gereği duyuyorsun ki Olabilir takıladabilirsin birileriyle Beni ilgilendirebilecek bir konumda değilim ya Sevgiliymişiz gibi hesap mı sorucam sana sjfndk
Nasıl yani Ben kulaklarımdan tutup Ramsparkta sallandırmanı bekliyordum
Sevgilim olsaydın sallandırırdım Ama kulaklarından değil :) Ama dediğim gibi beni ilgilendirecek konumda değiliz
Bi dakka Birbirimizin ne yaptığı ilgilendirmiyor mu diyorsun İstediğimizi yapabilir miyiz?
Elbette Barış :) Görüldü
Kalecinin gönderdiği topa sert bir şekilde vurup geri gönderdim. Bana attığı topa tekrar sert bir şekilde vurduğumda ayağımdan çıkar çıkmaz patlayarak önüme düşmüştü. Öfkeyle derin bir nefes verip arkamı dönerek top göndermelerini bekledim.
Veli abi yüzünü buruşturup çayından bir yudum aldı. Gözlerinin içine bakıp top atmasını beklerken hiç oralı değil gibiydi. "Veli abi!" diye bağırdığımda çayını yudumlamaya devam ediyordu. Oflayıp yerdeki patlamış topu alarak ona yürümeye başladığımda tekrar bağırdım, "Veli abi!"
Göz devirip ellerini havaya kaldırarak bana baktı, "Eşşeğin siki! Ne Veli abi, Veli abi, adımı mı ezberliyorsun? Barış'ın bağırışları bitti, Ecrin'in başladı." Duyduğum isimle patlak topu ellerimin içinde sıktım. Veli abinin çıkışmasının şaka olduğunu bilsemde Barış ismi beni germeye yetmişti.
"Top patladı, yenisi lazım." demiştim patlak topu havaya kaldırarak. Bir bana bir elimdeki topa baktı. Omuz silkip çayından bir yudum daha aldı. "Olmaz, patlatmasaydın. Kaçıncı patlatışın bugün? Tasarrufa gittik topa ekstra para harcayamayız, Osimhen'i alıcaz." dedi çayını hüpürdeterek içerken. "Öfkeni toptan değil, sinirlendiren kişiden çıkarırsın artık." diye devam etti alaylı sesiyle.
Bir süre ona bakıp beklesemde o çayını içmeye devam etmişti. "Çayıda, çayın çıktığı memleketide, o memleketten çıkan topçuyuda sikeyim." diye tükürerek mırıldandım. İçeri doğru ilerleyip lavaboya girdim.
Barış Alper mesaj attıktan sonra çıkan haberi incelemiştim. Fıstık gibi bir oyuncuyla adı çıkmıştı. Öz güvenim ne kadar tavan olsa bile ister istemez kendimi o oyuncu kadın ile karşılaştırmıştım. Uzun boyu, sarı saçları, renkli gözleri ve incecik vücudu vardı. Sahne ışıkları altında büyümüş ve dikkat çekiciydi.
Atletik bir vücudum vardı, güçlü ve dayanıklıydım. Ama o kadın gibi zarif bir cazibem olduğunu düşünmüyordum. Saçlarım ve gözlerim kahverengiydi, klasiktim. Aklıma arkadaşlarımın bahsettiği sosyal medya editleri geldi. Deli gibi vücudum konuşuluyor ve insanlar bana editler yapıyordu. Bir kaç kere ben de denk gelmiştim. Egom okşansa bile şu an kendimi kötü hissediyordum. Dişil enerjim gelişemeden, altyapıda top koştururken başlamadan bitirilmişti.
Barış'a her ne kadar yaptıklarımızı açıklamak zorunda olmadığımızı söylesemde yalandı. Aramızda net bir şey yoktu ve benim saçma hayallere daldığımı düşünmesini istemedim. Mesajları yazarken beklediğim şey 'Hayır Ecrin, aramızdakiler bundan öte' demesini istesemde olmamıştı. Bu şekilde konuşmam hoşuna bile gitmiş gibiydi. Kim bilir kimlerle daha adı çıkacaktı aptal Ecrin.
Düşüncelerim iyice beni sinirlendirirken kendime gelmek için yüzüme su çarptım. Peçeteyle kurulanıp tekrar sahaya çıktığımda herkes toparlanmaya başlamıştı. Erkek A takımının antrenman saati yaklaşıyor olmalıydı. Sirke satan yüzümle kenardaki sandalyelere ilerleyip oturdum.
"Ne bu surat?" dedi takım arkadaşım. Omuz silkip kollarımı göğsümde birleştirdim. "Kendimi hiç dişil enerjili gibi hissetmiyorum." dedim etrafı incelerken. Erkek futbolcular sahaya girmeye başlamıştı. Normalde antrenman aralarımızda uzun bir saat olurdu ama bir süredir biz bitirir bitirmez gelmeye başlamışlardı.
"Yok artık Ecrin, bu da nereden çıktı." Dolan gözlerime kıvırcık saçlar takıldığında burnumu çekip kafamı diğer tarafa çevirdim. Bir suçu yoktu aslında ama böyle hissetmemi ona bağlıyordum.
"Ecrin, neden ağlıyorsun?" Metin abi uzaklardan sahayı inleterek bağırdığında herkes bize dönmüştü. Al işte, büyüyecekti olay. Psikologları bile devreye sokacaklarına emindim.
"Abi kendimi dişil enerjili hissetmiyorum dedi, sonrada gözleri doldu. Ne alaka anlayamadım." dedi az önceki takım arkadaşım. Herkes bize odaklanmış dinlerken çimleri yarıp altına saklanmak istedim. Bok vardıda içini dökmek istedin Ecrin, aferin sana. Kafamı kaldırdığımda Barış ile gözgöze geldik. Kaşlarını çatmış beni inceliyordu. Kimse ne olduğunu idrak edememişti normal olarak.
Bakışlara dayanamayıp oflayarak ayağa kalktım. Anılmam gereken şey iyi futbol oynayışım olmalıydı, böyle saçma sapan şeyler değil. "Ay bıktım artık! Ecrin şuraya geç, Ecrin böyle yap, Ecrin çok gol at, Ecrin hadi, Ecrin aşağı, Ecrin yukarı. Gerçekten bunaldım, üstüme gelmeyin." diyerek soyunma odasına ilerledim. Klasik futbolcu bunalımıyla tribe girdiğimi düşünmelerini istedim. En azından, bir erkek için kendimi bir kadınla kıyasladığımı düşünüp üzüldüğümü anlamalarından daha iyiydi. İçeri girerken Okan hocanın konuşmasını duydum.
"Endişelenme Metin, hem milli takım, hem burası yormuştur. Bir kaç gün kafa tatili ver düzelir." diyerek teknik direktörümüzü sakinleştirmeye çalışıyordu