5 (18)

2.8K 144 15
                                        

Olması gereken oluyordu. Mahir artık benim kocam olmuştu. Tamamen ona ait olmanın verdiği huzurla uykuya dalarken içim de hala bir hüzün vardı. Mahir halen başkasına aitmiş gibi hissediyor olmak içimi kanattı. Yanım da ki boşluk ve kafamda ki düşünceler rüzgar yeli gibi geçip gitmedi beni darmadağın ederek çaresiz bıraktı. O an bir şey oldu. Kapı yeniden açıldı ve o içeriye girdi. Arkam dönük olsa da onu göremiyordum lakin hissediyordum.
Yatak diğer tarafa çöktüğün de onunda yattığını anladım. Nefesleri derindi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu çünkü benim yanımda yatacak olması kendimi mutlu etmeme sebep oldu. O da arkasını döndü. Aramızda ki kocaman boşluk ömrümüze dağılacak mıydı yoksa kapanacak mıydı? Bilmiyordum lakin kendimi şimdi huzurlu hissediyordum. Uykunun kollarındaydım.

Gözlerimi hafifçe araladığım da gün doğmuş olduğunu gördüm. Hafifçe doğruldum lakin bedenimi saran keskin acıyla yutkundum. Yanım boştu.

Gitmişti.

Yavaşça yataktan kalkarken dün gecenin izleri çarşafa dağılmıştı. Hızla çekip aldım yataktan ve yepyeni nevresim takımı yaydım. Dün gece yıkandığım için hayli memnundum yoksa şimdi vaktim yoktu. Ahraz uyanmış mıydı?! Hemen üzerimi değiştirdim. Yeşilin tonlarında yeniden önden düğmeli bir elbise geçirdim üzerime ve ayağıma uzun yün çoraplarını giydim. Odada bulunan küçük banyoya adımladım ve çeşmeden akan soğuk suyla elimi yüzümü yıkadım.

İşlerimi bitirip odadan çıktığım da Ahrazın sesini halen duyamamış olmak uyuduğunu gösteriyordu. Sedirli odanın kapısını açıp içeriye girdiğim de Ahraz ve Şerife anayı buldu gözlerim.

Şerife ana torununa mama veriyordu. Beni görünce yüzü güldü hemen. Ahraz da hemen bana doğru emeklemeye başladı. "Güzel kızım günaydın" dediğin de yüzümde adlandıramadığım bir şey vardı. O mutluydu.

"Günaydın ana beni niçin uyandırmadın?" derken ahrazı kucağıma aldım. Minik kız bana sarılmıştı bir den.

"Bir günde uyuyuver istedim yavrucum" derken ayaklandı. "Ben bir şeyler hazırlayıveriyim sana" derken kaşlarım çatıldı. Onlar yemişler miydi?!

"Siz yediniz mi ana"

"Yedik yavrum Mahir erkenden ekime gidiyo da hem oda uyusun daha diyince" derken gözlerini kaçırdı benden hemen. Bende şaşkın bir halde kaşlarımı çattım. Utanmıştık. Tam o sırada öğlen okunuyordu.

Kapı açılıp içeriye giren Zeynep'le göz göze geldim o an. Beni sevmeyecekti biliyorum lakin yüzünde ki bana değen düşmanlık içimi acıtıyordu. Yüzü yeniden düşerken içim sarsıldı. Daha dün her şeyi rafa kaldırarım diyen o değil miydi?! Şimdi ne olmuştu da yüzü yeniden sirke satıyordu. Şerife ana odadan çıkarken Zeynep te yanıma geldi ve gözlerimin içine baktı.

"Taktın mı koncayı ağabeyime Pınar, yoksa niçin aynı odada kalsın ki seninle" derken yüreğim acıdı yeniden. O benim kocam diyemedim ve sustum. O hiç bir zaman benim olmayacak bir adamdı. Zeynep'in karın ağrısı şimdi belli olmuştu. Kucağım da duran yiğenine uzandı lakin Ahraz onu istemedi.

"Seni seveceğini zannediyosan rüyanda görürsün o hala yengeme sevdalı"

"Bitti mi" diye konuşunca şaşırdı çünkü kavga çıkarıp veyahut laf yapacağımı düşünüyordu lakin avucunu yalardı.
Oda dik dik bana bakıp odadan çıkıp gitti. Çünkü mutsuzdu ve tüm mutsuzluğun benden çıkartıyordu. Hiç tanıdığım gibi değildi Zeynep. Yanılmışım. İnsanı en çok yanıltan ve üzen şey buydu.

Gün geçerken ben çarşafı yıkamıştım. Asmaya çekindim lakin el mecbur asmasam kuramazdı.

İşlerimi bitirip akşam için yemek yapmaya girişirken bir şey oldu. Kapı sesi duydum. Kimse açmıyordu anlaşılan çünkü yeniden çalışıyordu. Yemeğin altını tamamen kısıp mutfaktan çıktımm sert rüzgar saçlarımı dört bir yana savuruyordu. Elbisemin etekleri uçuşuyordu.

Yarası Saklım |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin