1

17 5 206
                                    

Leya'dan

Bir çarşamba sabahıydı, güneş tam yeni doğmuştu. Babamın ofisinin köşesine yayılmış, Ece'nin sosyal medyadan kopmadan söylediği sözleri dinliyordum. "Leya, sosyal yaşantın için bir şeyler yapmasan mı artık? Ne bileyim, şu asker anne babanın başından bir sıyrıl," diyordu ara ara telefonu indirerek.

Omuz silktim. "Kızım, burası sıkıcı olabilir, ama başka nereye gideyim? Hem babam böyle işlere bayılıyor," diye cevap verdim umursamaz bir şekilde.

Derken, Deniz şahıslığında odaya daldı. "Leya, hafta sonu bir şeyler yapalım ya. Hem komutandan da izini alırsın. Belki şehirde bir yerlere kaçarız," dedi heyecanla.

Derin bir iç geçirdim, "Dertlerimden kaçsam, geri gelirler mi? Neyse, babamı ayarlayabilirsem neden olmasın," dedim kafamda planlar kurarak.

Bu sırada dışarıdan talim sesleri geldi, ilgimi çekti. Pencereye doğru eğildim. "Yeni askerler daha gelmiş mi? Eskilerini yollayıp onları mı getiriyorlar yoksa?" diye kendime sordum merakla.

"Yani yeni dedikodular çıkar belki, kim bilir?" dedi Deniz, esprili bir şekilde.

Cama yaklaşıp, "Dur bakalım neler oluyor," derken dalgın bir bakış attım. Henüz askerler hakkında fazla bilgiye sahip değildim.

Ece, telefonu bir kenara bıraktı, pencere tarafına eğilirken, "Hey, yeni askerler diyorsun. Eminim biraz kıpırdanır ortalık," dedi, kısık bir sesle bir şeyler düşünerek.

Biraz uykulu ama içten bir merakla gözlerimi kırpıştırdım. "Asker dedik mi, babamın sesi iki kat sert çıkar, bilmez misin?" dedim hafif bir gülümsemeyle.

Arka planda Deniz'in neşeli sesi duyuldu. "Belki bu sefer ilginç birileri çıkar aralarından. Hem kim bilir, şu talim alanındaki çocuklar belki tam seni ilgilendirecek şeyler olur!" diye güldü.

Bu sırada kapı çaldı. Babam, alışkın sesiyle sert bir "Geliyorum!" demesi ile ofise giriş yaptı. Üzerindeki yıldızlı üniforması, onun sadece bir baba değil aynı zamanda sıkı bir komutan olduğunu gösteriyordu.

Babam odada sıralamaya başlarken bir kenarda toparlanmaya çalıştım. "Tamamdır baba, eğer işler tamamlanırsa dışarı çıkmayı planlıyoruz," dedim yüzümde hiçbir şey hissettirmeden.

Kaşlarını çatarak bana döndü, "Önce işler bitmeli, asla aksama istemiyorum," dedi.

Birden aklına bir şey gelmiş gibi ekledi, "Leya, dışarıdaki yeni birlik için ihtiyaç listesini kontrol et. Gerekirse yanlarına kendin götür ve eksik kalanları bildir," dedi.

Biraz şaşkın şekilde, "Tamam baba, hemen hallederim," dedim.

Deniz ve Ece göz kırptılar ve odadan ayrıldılar. Babamın istediği işleri toparlamaya başladım. Kısa bir süre sonra elime listeyi alıp, talim alanına doğru yola koyuldum.

Üssün havası her zamanki gibi yoğun ve ciddi bir tavırdaydı. Elimde listeyle eğitim alanına attım kendimi ve babamın sert talimatlarını duydum oraya vardığımda.

"Hadi beyler, düzgün durun! Hiçbir şey yapamasanız bile en azından doğru düzgün durun!" diye sesleniyordu baba komutan, yeni gelen askerleri hizaya sokarken. Herkesin morali biraz kırılmış gibiydi.

Kenarda durup babamı izlerken, gözlerim genele yayıldı. Yakışıklı çocuklardan oluşan bir asker grubuna kaydı. Hepsinin yüzü biraz asık, biraz da sinirliydi.

Derken aniden, ela gözlü bir askerle göz göze geldik. O an biraz uzandı zaman, sanki durmuştu her şey. Kıvırcık saçlı, ela gözlü çocuk hafifçe kaşını kaldırarak bana bakıyordu.


Son..

Ela gözlü çocuk ??

Gözlerinle oku, ruhunla keşfet. 🖤

Aydınlandınız!✨

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 3 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Sevda Yolu || {LÇ}Where stories live. Discover now