Multimedia çatık kaşlı güzelimiz Masal.
Ben çok severek yazdım bu bölümü umarım sizde beğenirsiniz :)
Üniversite ortamına girdiğim yeni arkadaşlar edindiğim bölüme geçebilir miyim artık please? Bu formayı giymek zorunda olmaktan nefret ediyorum çünkü..
Ben böyle kendi kendime söylenirken annemin odaya girmesiyle irkildim.
" Söylenmeyi bırakıp hazırlanır mısın artık kızım geç kalacaksın"
"Tamam anne üzerimi giyinip iniyorum hemen aşağı" neyse ki daha fazla laf söylemeden kafasını tamam dercesine sallayıp çıkmıştı odamdan.
Evet çantama edebiyat ödevimi koyduktan sonra hazırdım. Koşar adımlarla merdivenlerden indim ve yine kahvaltıya oturmadan kapıya yöneldim. Tabiki annemin bu durumda sessiz kalması beklenemezdi. "Masal yine mi kahvaltı yapmayacaksın? Kızım yapma böyle ama halsiz düşeceksin yemeye yemeye."
" Canım istemiyor şimdi anne okulda birşeyler yiyeceğim ama söz."
"Peki ama böylesi hiç içime sinmiyor bilmiş ol." hiçte kıyamaz bana Aysel sultan. "Canım annem benim" deyip yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra evden çıktım. Her zamanki gibi Yağmur köşe başında beni bekliyordu bu sefer Mete de yanındaydı ama.. Tam onların yanına giderken arkamdan birinin "Masalll.. " diye bağırdığını duydum. Arkamı dönüp baktığımda Demir koşar adımlarla bana doğru geliyordu. Sabah koşusundan dönüyor gibi bir hali vardı tişörtü ıslanmıştı, yüzü ter içindeydi. Durup onu bekledim. " Arkadaşlarım bekliyor çabuk söyler misin ne oldu?"
" Yok birşey aslında.. Tam eve girecekken seni gördüm ve günaydın demek istedim." iyi halt ettin.
"Tamam işte günaydınını da dediğine göre gidebiliyor miyim artık?" Mete ileriden kötü kötü bize bakıyordu ve bu da beni bir hayli rahatsız etmişti. "Gitmesen?" dediği şeye anlam veremediğim için garip garip ona baktım. O da bunu anlamış olacak ki söylediği sözü düzeltme gereği duydu. " Yani sana okula kadar eşlik etsem olmaz mı?" ne münasebet canım! Mete ve sen yan yana?! Yok artık o kadar da değil. "Tabiki de hayır ne alaka?" kaşlarımı çatmış, ellerimi göğsümde bağlamış söylediğim şeyin arkasında duruyordum. "Hadi ama Masal biliyorsun evet cevabını almadan vazgeçmem. Hem bak arkadaşlarına ayıp oluyor onları daha fazla bekletmek istemezsin sanırım." bu sefer haklıydı Yağmur da Mete de beklemekten oldukça sıkılmış görünüyorlardı. Bir an önce şu çocuktan kurtulmam lazım yoksa bu işin sonu iki ucu boklu değnek. "Bu kıyafetle mi geleceksin benimle?" derken yüzümü buruşturmuş alttan üste doğru onu sürüyordum. "Iıııı hayatta olmaz benim de bir karizmam var sonuçta okulda onu yerle bir edemem seni böyle yanımda gezdirerek kusura bakma"
"Öyle mi Masal hanım bekle ozaman.." olamaz ya ben bu gülüşü çok iyi biliyorum kesin bir itlik yapacak. "Yağmur! Masal'ın benimle bir işi var siz gidin isterseniz daha fazla geç kalmadan o sizin arkanızdan gelir." ne ne ne! Ne yapıyor bu çocuk ya delirmiş olmalı. İnanmıyorum ya Meteeee bakma bana öyle kızgın kızgın valla benim suçum yok. Çoktan arkalarını dönüp gittiler bile. Göstereceğim sana Demir bunların hesabını bir bir vereceksin! "Ne yaptığını sanıyorsun sen ya! Arkadaşlarımı göndermek de ne demek? Kafayı mı yedin sen?!'' bu sefer beni gerçekten çileden çıkardı." Ne var yani biraz geç gitsen? Ben çabucak üzerimi değiştireyim söz veriyorum seni çok fazla geciktirmeyeceğim. Hadi ama düzelt artık şu suratını. " olan olmuş zaten peki Demir bey yine sen kazandın." Tamam bu sefer de istediğin gibi olsun ama bu son bir daha bana emrivaki yapmanı istemiyorum. Tamam mı? "
" Söz veriyorum. Hemde izci sözü. " derken tatlı bir gülümseme oluşmuştu suratında. Ayrıca izci işaretini yapmayı da ihmal etmemişti tabiki.
Eve doğru yürümeye başladık. Kapının önüne geldiğimizde cebinden anahtarı çıkarıp kapıyı açtı ve eli ile bana içeriyi göstererek girmem için işaret etti. "Yok ben gelmeyeyim seni burada bekleyeyim sende çabuk üzerini değiştir in." peki dercesine kafasını sallayıp içeri girdi. Arkasından baktığımda koşar adım ikişerli üçerli merdivenleri çıktı.
Çok fazla vakit geçmeden üzerinde mavi V yaka bir tişört altında yırtık bir pantolonla aşağı indi. "Şimdi yanına yakışır mıyım?" derken o sevimli gülümsemesi suratındaydı. "Hiçte fena sayılmaz." bende ona karşı yumuşamıştım biraz olsun. Ara ara hızlı adımlarla okul yolunda yürümeye başladık. Pek fazla konuşmuyorduk. Daha doğrusu o soru sormadan ben konuşmamayı tercih ediyordum. Ne olursa olsun ona hala kırgınım ve bu kırgınlığın kolay kolay geçeceğini sanmıyorum.
"Masal seni bir yere götürmek istiyorum eğer sende kabul edersen tabi."
"Nereye?"
"Bizim okulun verdiği bir davet var kuruluş yıldönümü için. Bende tek başıma gitmek istemiyorum benimle gelir misin? " ne yani okulda o kadar kız varken benimle mi gitmek istiyor davete?
" Neden benimle gitmek istiyorsun? " sormasam içim rahat etmezdi.
" Çünkü o gün senden başkasının yanıma yakışacağını düşünmüyorum." kalbimin bu kadar hızlı attığı nadir zamanlardan biri daha işte. Ellerim buz gibi.. " Şey.. Ben gelmesem? Yani sonuçta ben o okulda okumuyorum pek uygun olmaz gelmem." Bir anda durdu, kolumu tuttu ve beni de durdurdu. Sonra yüzümü kendine doğru çevirmemi sağladı gözlerimin içine bakarak, "Saçmalama Masal ben çok istiyorum gelmeni.. Çevreyi önemseme, benim umrumda değil. " dedi. Ona öylece bakakaldım.. Uzun zaman sonra ilk defa aşık olduğum adam gibi davranıyordu. Bu da fazlaca etkilemişti beni. " Ben bunu biraz düşünmeliyim. Şimdi gitmem gerek okula yaklaştık zaten sende dön buradan teşekkür ederim bana eşlik ettiğin için." balıklama atlamak istemiyorum. "Peki düşün bakalım cevabını bekliyor olacağım bugün. Olumlu olması umuduyla tabiki.." başımı anlamsızca sallayıp yürümeye devam ettim. Okula geldiğimde ortalıkta kimse yoktu. Ders başlamış olmalıydı. Sınıfa doğru yürümeye devam ettim ve sınıfın önüne geldiğimde kapıyı çaldım. Hocanın gel sesini duyduktan sonra içeri girdim. Etrafa baktığımda Mete ile gözgöze gelmemiz çok zaman almadı. Yüz ifadesinden anladığım kadarıyla bana bir hayli kızgın olmalıydı. Hocanın " Sırana geçebilirsin kızım" demesiyle irkildim ve tamam anlamında başımı sallayıp sırama oturdum. Hoca derse devam ediyordu ama benim aklım her zamanki gibi yine derste değildi. Bir yandan Demir'in teklifini düşünürken diğer yandan Mete'nin bu teklifi duyduğunda vereceği tepkiyi merak ediyordum. Ben bunları düşünüp dalıp gitmişken bir elin omzuma değdiğini hissedip irkildim. Dönüp baktığımda o kişinin Yağmur olduğunu gördüm. "Kızım yine nereye uçtun acaba? Bir saattir Masal diyorum duymuyorsun bile. Diğer ders başlamadan bahçeye çıkıp hava alalım biraz hadi kalk."
"Tamam, hadi çıkalım."
Bahçeye çıktığımızda Yağmur'un arkası kesilmeyen sorularıyla başbaşaydım. "Yağmur nefes al!" dedim ve o sustuktan sonra Demir'le konuşmamızı ona anlattım. Davete gidip gitmeme konusunda onun da fikrini almak istedim. "Ne diyorsun kızım sen deli misin tabiki gideceksin o davete böyle fırsat kaçar mı?" hah tam da senden beklenen bir cevaptı bu. Ne kadar kolay senin için git demesi gel bana sor birde onu.. "Bende gitmek istiyorum ama.." deyip sustuğumda meraklı gözlerle bana bakıyordu. "Ama?"
" Aması şu ki Mete.. Bunu duyunca vereceği tepki beni endişelendiriyor. Biliyorsun onu kaybetmek istemiyorum."
"Ne saçmalıyorsun kızım sen ya? Biz bunca zamandır ne için uğraşıyoruz? Aklını başına al ve karar ver artık. Ya Mete yada Demir.. İkisini de mutlu edemezsin biri mutlaka üzülecek. Önemli olan sensin.. Sen kiminle mutlusun bunu düşün."
" Haklısın.. Bir karar vermem lazım. Bir tarafta çocukluğumdan beri her hayalimde kahraman ilan ettiğim, bir sözünün kalbimin atış hızını değiştirdiği, ellerimi buz gibi yaptığı aynı zamanda kalbimi ısıttığı adam var. Diğer tarafta ise her ne olursa olsun ne yaşarsam yaşayayım sorgusuz bana kucak açabilecek, sığınabileceğim liman olabilecek, onu görünce yüreğimin yumuşacık olduğu adam var. O kadar zor ki.. " gözlerimden akan yaşlara engel olamıyorum. Elimin tersiyle yok etmeye çalışıyorum ama olmuyor. " Tamam sakin ol be güzelim. Gel elini yüzünü yıkayalım okul çıkışı bir yerde oturur konuşuruz. Seni yalnız bırakmam böyle. "