Gözlerimi sıkıca kapadım. Soğuğu iliklerime kadar hissediyordum. Rüzgar yüzüme bir tokat gibi çarptığında kalbimin duracağını sandım. Neden insanlar hayatınıza bir anda girip, sizi kendisine bağladıktan sonra gider ki? Doğanın kuralı falan mı bu? Omuzlarımda ve boynumda hissettiğim sıcaklıkla suratımı geniş bir gülümseme kapladı. Omuzlarımda ki battaniyeye sıkıca sarılıp Zayn'in uzattığı kahveyi iki elimin arasına aldım. Sıcak tenimi yakmıştı. Zayn gülümseyip kolumu sıvazladıktan sonra ortadan kayboldu. Ardından "Teşekkürler" diye mırıldanabilmiştim sadece. Bağdaş kurup elimde ki kahveyi küçük sehpaya koydum. Titreyen ellerimle derginin sayfalarını çevirdiğimde görüntü bulanıklaştı. Demek beni bu çocuğa tercih etmişti. Ağlıyor muydum? Hayır,hayır ağlamamalıyım. Titreyen ellerimi dergiden çektiğimde rüzgar derginin sayfalarını yırtarcasına çevirmişti. Elimin tersiyle gözlerimi sildim ve ayağa kalktım. Sendeleyerek eve girdim, bizim evimize.
4 AY SONRA**
''Louis! Yarın doğum günün ve büyük bir parti vermeliyiz!''
''Siktir ordan Zaynie. Parti falan yok.''
Zayn gözlerini kısıp yanıma yaklaştı ve işaret parmağını göğsümde sabitledi.
''O koca poponu alıp odana çık ve yarın ki parti için hazırlıklarını yap.''
''Parti yok dedim. YOK.''
''Ah, tamam. Sen bilirsin.''
Kalçama sıkı bir şaplak attığında onun saçlarını karıştırıp koşarak odama çıktım. Arkamdan binlerce küfür yağdırmıştı, duymasam da tahmin edebiliyordum. Gülerek odaya girdiğimde yatakta kıvırcığın uzandığını ve dergi okuduğunu görmüştüm.Suratımı hafif bir tebessüm kaplamışken yanında ben belirdim. Kısa saçlarım ve mavililkeri kendini belli eden gözlerimle.Ona yaklaşıp defalarca aşık olduğumu söyledikten sonra öpüşmeye başladık. Başımı salladığımda görüntü kayboldu. Başımı ellerim arasına alıp soğuk duvara sırtımı yasladım ve aşağı kaydım. Çık aklımdan seni kahrolası. Bacaklarımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı farkettim. Neden her seferinde ağlıyordum?O canımı yakmıyordu. Onun başka bir adama 'Sana aşığım' demesi canımı yakıyordu. Ayağa kalkıp aynaya baktım. Saçlarım ve sakallarım uzamıştı.Dudaklarım ise eskisi gibi pembemsi durmuyordu. Zayıflamıştım. Elimi gözlerimin altında ki morluklarda gezdirdiğimde acıdığını yeni farkedebilmiştim. Gerçekten, berbat haldeydim, onun yüzünden.
**
''Daha hızlı olamaz mısın Louis? Tanrı aşkına! Daha iyisini yapabilirsin.''
''Daha ne kadar hızlanabilirim Zayn, terledim.Ah bu arada, sakallarını kestikten sonra bir bebeğe dönüşmüşsün.Bunu tahmin edemezdim.''
''Ah hadi ama kapa çeneni, daha hızlı Louis. Daha hızlı.''
''Tanrı aşkına camları açar mısın? Lütfen.''
Zayn arabanın camlarını açtığında elimle kendimi yellemeye başladım. Gerçekten sıcaktı. Onu bir partiye yetiştirmeye çalışıyordum. Kimin partisi olduğunu sordum fakat cevaplamadı. Parti alanına geldiğimizde hızla arabadan indi ve kapımı açıp elimden tuttu. O büyük eve doğru koşar adımlarla yürümeye başlarken bende ona ayak uydurmaya çalışarak arkasından ilerliyordum. Kapı hafif aralıktı. Eve girdiğimizde karanlıktan Zayn'i bile görememiştim aslında, etrafı sessizlik ve karanlık kaplamıştı.
''Parti'nin burada olduğuna emin mi-'' derken kulağımı sağır edecek derecede sesler gelmeye başladı.
''İyi ki doğdun Louis!''
Tahmin etmeliydim.
Sesleri algılamaya çalışırken bir de etraf aydınlanmıştı. Kamaşan gözlerimi ovuşturup etrafıma bakındım.Yüzümü aptal bir gülümseme kaplamıştı. Zayn'in elini sıkıca kavramışken mavi,yeşil ile buluştu. Birden sesler kesilmişti ya da ben sağır olmuştum. Yüzümde ki gülümsemenin yerini acı bir hüzün aldı. Hala eskisi gibi çok yakışıklıydı. Takım elbisesi ve papyonu uyum içerisindeydi. Altına giydiği kahverengi deri botları ona ayrı bir şıklık katıyordu. Elinde ki içki dolu bardağı gülümseyerek bana uzattığında hızla gözlerimi ondan ayırdım. Zayn'in kulağına eğildiğimde tedirgin olmuşçasına belimi tuttu ve beni bir köşeye çekti.
''Onun burada ne işi var Zayn?''
Sert çıkan sesim onu ürpertmişti. Geri çekilip gözlerime baktı.
''Kimin?''
''Bilmiyormuş gibi davranma Tanrı aşkına!''
''Louis..onu çağırdım çünkü-"
"Çünkü?"
"Neden çağırdığımı anlayacaksın. Şimdi uslu bir doğum günü çocuğu olup içeri git."
Kalçamı avuçladığında eline vurdum ve parti alanına döndüm. Bir kaç kişi etrafıma toplanıp doğum günümü kutlarken gülümseyerek onları dinlemeye koyuldum fakat gözlerim onu arıyordu.Onu özlemiştim.Hemde çok fazla.Sadece ondan biraz nefret ediyordum. Belki de gitmiştir. Kim sevgilisi varken eski sevgilisinin yanında durur ki?
''Yine dalmışsın Louis..''
Özlem duyduğum ses kulak zarlarımı delip geçerken gözlerim kapandı. Kalbimde ki acıyı hissedebiliyordum. Etrafımda ki insan topluluğunun her biri bir yana dağılmıştı. Yavaşça ona döndüğümde gülümseyip beni baştan ayağı süzdü. Gülümsemesi suratından hiç eksik olmuyordu.
''Uzun zaman oldu, bayağı değişmişsin.''
Ne bekliyordun Lewis? Seni özledim diyip boynuna sarılmasını mı?
''Evet,'' dedim net çıkan sesimle ''değiştim.''
Gözleriyle etrafta koşuşturup insanlarla ilgilenen Zayn'i gösterip güldü. Bizi fark etmiş olacak ki o da buraya bakarak yanımıza yürümeye başlamıştı.
''Sevgilin mi?''
Ağzımı aralayıp onu cevaplayacakken Zayn elimi tutup dudaklarıma yapıştı. 'Ne yapıyorsun sen sik beyinli?' diye bağıracağım an Zayn tekrar şehvetle beni öpmeye başladı. Gözlerimi yavaşça Harry'ye çevirdiğimde sırıtması yüzünden eksilmemişti ve bizi izliyordu. Geri çekilip dudaklarımı yaladığımda elini yumruk yapıp yavaşça omzuma vurdu.
''Yarın çiftler olarak bir şeyler yapalım Loueh.'' Göz kırpıp yanımdan ayrıldı.
Zayn'e döndüğümde mahçup şekilde bana bakıyordu.
''İşe yarar diye tahmin etmiştim..üzgünüm.''
Dolan gözlerimle kahkaha attım.
''Beni kıskanacak mıydı?''
Acı dolu gözlerle dudağımı ısırdım ve hızla parti alanını terkettim. Arka bahçeye çıkıp kendimi bir köşeye attım. Her seferinde ağlıyordum. 6 ay olmuştu. Tam onsuz 6 ay. Belli ki artık onun için basit bir geçmişten fazlası değildim. Hıçkırıklarım çoğalmaya başlamıştı. 21. yaş günümde benim için harika bir sürpriz hazırlamıştı.Gökdelenin tepesinde dans etmiştik. Gözlerimi kapattığımda anılar gözümün önünde tekrar canlanıyordu. Benim sevgilim ne ara bu kadar acımasız olmuştu? Hayır,hayır o acımasız değildi. Sadece artık bana aşık değildi.
''Biz sonsuzuz Louis, değil mi?''
''Seni asla bırakmayacağım ve de beni bırakmana izin vermeyeceğim Harry. Biz sonsuzuz.''
''Elimi sakın bırakma. Olur mu?"
''Elini sıkıca tutuyorum sevgilim,asla bırakmayacağım.''
Elimi yumruk yapıp duvara vurduğumda anıların gözümün önünden kaybolması için gözlerimi açtım. Meğer beni kaybetmekten korkmuyordu, hiç korkmamış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You said, "always".
Fanfiction"Artık hissettiğim tek şey nefesi değil, kulağımın arkasında gezinen dudakları ve bedenimi itekleyen koca bedeniydi. Fısıltı şeklinde çıkan sesi kulağımı okşuyor ardından tüm hücrelerimi ayaklandırıyordu. "Ne o Louis? Hala çalınan oyuncağının arkası...