Bir sabah, büyük bir okul, yabancı bir yatak ve aynaya yansımış soluk bir yüz.
Uyandığınızda hafızasını yitirmiş bir hayalet olsaydınız ne yapardınız? Hira buna alışmak zorundaydı. Kulağında yoğun bir müzik sesiyle büyük bir konservatuarın çatı katında açtı gözlerini. Kimdi o? Buraya nasıl gelmişti? Neydi bu gelen müzik sesleri? Aynada gördüğü soluk yüz kendisinin miydi? Uzun bir süre bir robot misali dolandı amaçsızca okulda. Kimse onu görmüyordu kimse duymuyordu. Kalbinin atışını hissetmiyordu. Damarlarında kan yoktu. Sadece solgun bembeyaz bir ten. Sonra kabullendi Hira. Çatı katına hapsolmuş bir hayaletti o.
Ama o rüya her gün gördüğü o tek bir rüya. Bardaktan boşanırcasına yağan o yağmurun içinden ilerlemeye çalışıyordu. Arabanın camındaki buğudan hiç bir şey görülmüyordu, ta ki korna sesleri duyuluncaya kadar. Karşıdan gelen arabanın farları gözlerini alıyordu. Ve rahatsız edici bir çığlık. Iste tam burada uyanıyordu her seferinde. Rüyanın ne anlama gelebileceğini düşündü durdu her gün. Sanki çözülmesi gereken tek şey buymuş gibi. O bir hayaletti ve hiç bir şey hatırlamıyordu. Ama o sadece rüyayı düşünüyordu. Belki de bu onun kaçışıydı bütün olanlardan. Rüyaya yapışmazsa kaldıramazdı belki bunları.
Ilk uyanışının üstünden yedi gün geçmişti. Uyandı ve ayna karşısına geçti.
"Bir gün bu rüyanın anlamını cözücem ve o zaman her şey anlam bulacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRA
FantasyŞu anda 4,5 milyar yıllık bir uzay gemisindeyiz. Bu kendini yönetebilen organik, kompleks bir uzay gemisi. Gemimizden milyon kat daha büyük bir enerji kaynağı etrafında dönüyoruz. Bu kaynak gibi 200 milyar enerji kaynağı var. Gemimizin içinde bulund...