1.Bölüm

37 1 0
                                    


"Jonathan'ı korku iblisiyle karşılaştıktan sonra gördüm.Ona kendini sen olarak göstermiş.Bana bilmem gereken herşeyi anlattı.Jonathan'ın hayatındaki en büyük korku kardeşine duyduğu aşk."
Kitabı bitirmiştim ve en sevdiğim paragrafın bu olduğuna karar verdim.Her kitabı bitirdiğimde içime dolan huzur yine yerini almıştı.İlk kitapta olduğu gibi içimden Valentine'a küfürler yağdırırken Jace'e olan aşkımı tekrar ve tekrar düşünüyordum.
Serviste oturuken yine kimseyle konuşmuyor, bunun yerine yeni okuyacağım kitabı düşünüyordum.Servisin durmasıyla birlikte diğer öğrenciler inerken eşyalarımı toplayıp arkalarından indim.
Okula doğru yürürken hiç arkadaşım olmadığı için yanıma gelip neşeyle cırlayan kimsem yoktu.Olmasını ister miydim? Belki evet,belki hayır.
Etrafıma baktım.Ciddi ciddi kimsem yoktu bu okulda. Bu, ben istemediğim için böyleydi. Ama olsun.... Bazen sıkılmıyor değilim fakat ben böyle mutluydum.
11/C FM yazısını görünce kapıyı açıp içeri girdim. Her ne kadar inek olsam da en arkaya geçip oturdum. Çantamı yanıma bıraktım ki kimse oturmasın. Çok zekiyim.Allah kahretmesin...
Zil çaldığında herkes yavaş yavaş sınıfa gelmeye başlamıştı.
Bu sene de geçen senelerde olduğu gibi sadece derslerimle ilgilenecektim. Ben bunları düşünürken herkes yerine oturmuştu. 5 dakika sonra Fizik Hocası gelip "Evet arkadaşlar. Beni 3 yıldır tanıyorsunuz. Bu yüzden tanışma olaylarını geçiyorum. Geçen yıldan bilgilerinizi ölçeceğim. Tahtadaki soruyu çözmenizi istiyorum. " Bir süre sınıfa baktıktan sonra kafasını bana çevirdi.
"Ilgın hadi tahtaya gel de soruyu çöz. "
"Tamam Hocam. "Dedim ve tahtaya doğru yürüdüm.
Soruyu çözüp kalemi hocaya uzatırken arkadan bir ses geldi.
"Mööö"
Ben arkamı dönüp sinirle sınıfa bakarken herkes gülüyordu.Bu benim iyice sinirlermi bozarken " Kim dedi onu?!"diye bağrdım.
"Ben dedim." Sesin geldiği yöne yavaşça döndüm.
Normalde olsa ağzım açık bakabileceğim yakışıklılıkta bir çocuktu. Daha önce onu farketmemiştim gerçi sınıftaki kimseyi farketmemiştim. Şuan uzun zamandır sinirlenmediğim kadar sinirliydim.
Hocanın konuştuğunu duydum.
"Ateş kes sesini !!"
"Bence de Ateş kes sesini" diye tısladım. 8 numaralı öldürücü bakışımı atıyordum.
"Tip tip bakmayı bırakıcak mısın?"
" Hayır bırakmayı düşünmüyorum. "
" Çocuklar susun artık , yeter."
"Evet küçük kız , sus artık"
Bu lafın üstüne sınıftan sinirle çıktım. "Hocam arkadaş kendini Amerikan filmlerinde sandı galiba sınıf terketmeler falan."
Arkamdan gelen sesle iyice sinirlendim. Okulun arka bahçesine giderken çantamı sınıfta unuttuğum aklıma geldi. Ama geri dönersem onların sırıtan suratlarını görüp daha da sinirlenecektim. Zaten o çocuğun dediği şey yüzünden herkes muhtemelen hâlâ gülüyor. Çok da umrumda. Arka bahçeye ulaştığımda bir banka oturdum. Neyse ki telefonum cebimde ve kulaklık ona sarılıydı. Kulaklığımı takıp slow bir şarkı açtım. Tam şarkıya kendimi kaptırmış herşeyi unutmuşken yanıma birinin oturduğunu hissettim. Oturan kişiye bakmadan şarkıyı dinlemeye devam ettim. Oturan kişi beni dürtünce ona kafamı çevirip "Ne var ?" bakışımı attım. Elindeki çantamı gösterdi. Yüzümden saniyelik bir gülümseme geçti. Ama sanırım o bunu görmüştü.
O da bundan faydalanarak konuştu.
"Seni ilk defa gülerken görüyorum. "
" Bir daha göremeyeceksin zaten. "
"Neden kimseyle konuşmuyorsun Ilgın?"
"Sanane. Hem sen benim adımı nerden biliyorsun?"
"Ben bilirim. "
" Sen kimsin ki ?"
"Berk Kaya ,memleket Kartalkaya , geldim buraya kaya kaya ye yo ye ."

İlk defa okulda kahkaha attım.
Her ne kadar söylediği saçma da olsa samimiydi ve kesinlikle sevimliydi.

"Değişik. "
"İltifatin dibiiii !"
"Tamam yeter yılışma."
"Peki Ilgın apla. "
"Ha şöyle hizaya gel. "
" Oha şuan resmen bana asılıyorsun. Bir kere biz aşiretiz. Benim 89 tane kuzenim var. Ona göre ayağını denk alasan. "
" Berk bu kadar mallık yeter. "
" Biliyor musun , bu okuldaki insanların hepsi seni yanlış tanıyor. "
"Bunun bir önemi yok. "
"Bence var ve eminim ki dışarıda buradakinin tam tersisin ve arkadaşların var. Gerçi artık burada da bir kankan var ama neyse. "

Saçma bir şekilde sırıttım. Söylediklerinde haklıydı. Arkadaş olma konusunda ise bu kadar ısrarcı olursa fazla direneceğimi sanmıyorum.

"Ölgönn könkö bağa gız bul. "

Ciddiyim bu şekilde söyledi.

"Oha Berk azdın mı ?"

"Aaaaa üstüme iyilik sağlık. Bağa yırmıhhh atmaağğ. Lan noluyo bir anda içime Melek Subaşı kaçtı. "

" Tövbe de lan o kadın kabusum oldu. Hem sen niye çirkefleşiyorsun. Azmışsın işte. "

"Tamam be uzatma bak Ilgın beni deli etme yırmığı ağzına vurduğum gibi kırarım. "

"Noluyor lan ?Berk acıktın mı ,uykun mu var ,sevdiğin kız sana abi mi dedi ?"
"Bence ikimizin de trafo yandı. Hadi kantine gidelim. "

"Tamam hadi gidelim. "

Arka bahçeden ön bahçeye çıktık. Sonra okula girip kantine indik.

"Süleyman abi bize ordan iki tost versene. "

"Berk aç oğlan sana bir tane yeter mi ki ?"
"Doğru cevap bildiniz. Yetmez. O yüzden tostlar üç oldu. "
"Alın bakalım. Kızım sende al. Mazallah bu deli senin tostunu da yer. "
"Ama Sülüman amca yapma böyle. "

" Hadi yürü yürü. Tezgahın önünü kapatma. "

Masalardan birine oturduk. Göz ucuyla Berk'e baktım. Gözlerim kocaman oldu. Resmen tostla bütünleşmişti.
O sırada kantinden içeri Ateş denen o çocuk girdi. Her ne kadar okulda pasif kız olsamda. Gerçekte hiç böyle değildim. Fakat burası okuldu ve sessiz kalmaya çalışacaktım.

"Ooo! Bakın Amerikan kızımız da buradaymış. "

Önce sakin kalmayı denedim. Ama beni sinirlendirmeye devam ederse şaltellerim atabilirdi.

"Ne oldu ? İnek kız dilini mi yuttun!"
Bunu diyen ise Ateş malının yanındaki diğer bir maldı.

"Ben dilimi yutmadım da sen birazdan müsait bir tarafına geçirdiğimde küçük dilini yutacaksın. "

Bir kahkaha patlattı.

"İnekciğim güldürdün!"

"Ben seni bir güldüreciğim şimdi. "
Bunu duymamıştı çünkü mırıldanarak söylemiştim.
Oturduğum sandalyeden kalkıp Ateş'e doğru gittim ve müsait yerine tekmeyi geçirdim.

" Umarım inek ve sessiz kızla uğraşmaman gerektiğini anlamışsındır. "

Bunu dedikten sonra çantamı alıp okuldan çıktım.

Sen Öyle SanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin