Aylardır evden dışarı çıkmıyorum. Karanlık odam da defter ve kalemimle tek başıma kalmak zorundayım. Ailemin yersiz endişelerini de anlamış değilim, hoş onların yaptığı bir çok şeye akıl sır erdiremiyorum ya . Neyse şu defter boşa gitmesin de size hikayemi anlatayım;
Küçüklüğümden beri hep içine kapanık biri olmuşumdur. Çok fazla arkadaşım yoktu, toplasan bir elin parmakları kadar bile etmezdi.Hiç bir zaman sosyal bir kişi olamadım. Hani hemen hemen her sınıfta bulunan sınıfın en sesiz, kendi halinde takılan, tenefüslerde kitap okuyan, yeri geldiğinde dalga geçilen kişi vardır ya işte ben oydum. İlk okulda ve hatta kreşte bile böyleydim ben. Lise son sınıfa geçtiğimde bile aynıydım -yani yaklaşık 10 ay önce falan - , sanırım aynı olmaya da devam edeceğim bundan sonra da. Mutlu muyum mutsuz mu onu bile bilmiyorum. aslında biliyorum hemde çok iyi biliyorum ama kendimi kandırıyorum. Mutlu olsam böyle olmazdı. Mutlu olmam için artık bir sebep yok ki. Hiç arkadaşım yok. Belki de var bilemiyorum. Ailem deseniz babam ve annem sürekli işleriyle meşguller, evimizde ki çalışanları annemden daha çok gördüğüm kesindir yani. Zengin ve soylu bir aile ağacımız var büyük büyük dedem ölmeden önce bir çok yatırım yapmış, bir şirket kurmuş ve o ölünce de haliyle dedeme bırakmış herşeyi. Aslında bakarsanız bir zamanlar mutluydum ben. Yakın bir zaman önce ama size daha eskisini anlatacağım. Tam 6 sene önce babanemi ve dedemi trafik kazasında kaybettik. Onları toprağa verirken tüm mutluluğumu da toprağa gömdüm. Annem ve babamla aramda daima mesafe olmuştur ama dedem öyle miydi? Asla. Şimdi düşünüyorum çocukluğumu yaşattığın o iki güzel insandı. Dedemi ve babanemi toprağa verince elde ne var ne yok hepsiyle babam ilgilenmeye başladı doğal olarak.
Ha unutuyordum bir de hani sizlerin dost dediği insanlar var ya işte ondan benim de vardı bir tane. Aden, Aden'im. O varken sanki hayatta ki tek varlığım oymuş gibi geliyordu. Ailemden daha yakındı. Aden bahçivanımızın kızıydı. Aynı sene aynı ayda doğmuşuz. Aden ve ailesi bahçemizde ki müştemilatta yaşıyorlardı. Kendimi bildim bileli Aden ile çok yakındık. Dedem öldükten sonra nerdeyse tek konuştuğum insan oydu. Ama onu da kaybettim. Babası artık buralarda yapamayacaklarını söyleyip memleketlerine gitmek istemişti. Ve ben 3 sene önce bu kararla birlikte en iyi arkadaşımıda kaybetmiştim.
İşte ben Destina adımın tersi bi hayat yaşıyorum. Hayatım bir destan değil, hayatın gizini de taşımıyorum. Yaşamım pek destansı değil ama hayallerim destana yakın. Ne acı ki hayallerime aşık biriyim. Defteri kapatmadan önce benden size bir tavsiye sessiz sakin insanlara iyi bakın, dikkatle incelediğinizde dünyalarında mutlaka birşeyler olağanüstü olduğunu fark edeceksiniz. Hattâ belki onlar sizle aynı dünyayı paylaşmıyor bile olabilirler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DESTİNA
Teen FictionHer gördüğün şey gerçek mi sence? Öyle olduğunu sanıyorsan zaten en başında yanılmışsındır. Bir şizofreni hastasını düşün, onlar hayal ile gerçeği ayırt edemeyenlerdir. Onların dünyası bizimkinden farklıdır. Onların dünyaları hayalden ibarettir.