Dedim ya önceki bölümde " 6 ay evden çıkmadım desem yeridir. " Bazı şeyleri hazmetmek, sindirmek ve bünyeden atmak cidden zaman alıyor.
Bir gece acaip içmişim, hani klavyenin tuşlarını göremiyorum ama twitter da ahkam kesmekten de geri kalmıyorum.
Tam o arada nasıl olduysa bir bayan takıldı gözüme ki öyle kalkıp herkese mesaj atan bir tip değildim. " Sarhoş muhabbeti çekmeye var mısın ? " diye sordum. Verdiği cevabı bile hatırlamıyorum ama iki buçuk yılımız birlikte geçti. Demek ki olumlu bir cevap vermiş.
İlk görüşmenin arkasından bir süre daha arkadaş kıvamında bir sohbet gelişti. Ben tabi ki konuyu hemen çekiştiriyorum, sündürüyorum ama yukarda Allah var, çok seviyeli ve dürüst birisi çıktı karşıma.
Bir süre sonra benim bu saçma delikanlılıklarım ve verdiğim bir söz yüzünden ayrılmak zorunda kaldık. İşte eşeklik bende aslında. Ne diye kalkıp söz veriyorsun ki ? Amacın ne kardeşim bir tek sen mi kaldın sözünü tutan, bir sen misin delikanlı ! Ulan dünya bile yuvarlak bırak işte saçmalamayı !!! Ama yok, taviz vermeyiz ve hala da vermiyorum. En son bu davranışlarımın şaaaakkk diye suratıma fakir edebiyatı diye çarpılmış olması bile beni henüz yolumdan döndürmedi, oraya biraz sonra gelicez.
Sonra yine yazdım... Cevap geldi ama soğuk, samimiyetsiz ve uzak ! Uğraştım didindim gönlünü aldım. Yavaş yavaş arkadaşlığımız bir ilişki olabilecek kıvama gelmeye başladı. Sonunda biz artık bir araya gelelim noktasına geldiğimiz günlerde kız arkadaşım ayrı bir eve çıktı ve ben ilk gününde - 10 Ağustos 2013 - onun yanındaydım.
Evi zaten bilmiyorum, İstanbulu kısmen biliyorum... Motorla zar zor buldum. Bir de taaaaa İstanbulun en uzak noktalarından birisinde yaşıyor. Ama semt sakin ve güzel bir yer. Hep sevdim, hala da seviyorum yani.
Önce benzer isimli bir sitede güvenlikçi arkadaşla muhabbet ettikten sonra doğru yere geldim. Telefon ettiğimde - ki telefon numarasını 4 ay görüşmüş ve benimle tanışmaya karar vermiş olmasına rağmen yola çıkmadan bir gün önce verdi... o kadar da ketum yani - birazdan geleceğini, benim beklememi söyledi. Ben de alışveriş yapmışım, elimde migros poşetleri, motorsikletin arkasında yüklemişim çantaları dayandım güvenliğin kapısına. Adam beni paketçi falan sandı herhalde elimdeki poşetlere bakınca.
Ben sigara almadım yanıma. Çünkü söz verdim, içmiycem sigara dedim. Ama arkadaş güvenlikçi içiyo ! Valla utanma sıkılma olmaz sigara işinde. Ekmek isteyemezsin açlıktan ölürken ama sigarasız kaldın mı o illet kendini istetiyor arkadaş. Güvenlikçiden bir sigara aldım ve yerine bir sakız bırakmayı da ihmal etmedim.
Bir süre sonra kız arkadaşım geldi arabasıyla ve ilk defa görüşmemize rağmen çok sıcak bir karşılama oldu. Güvenlikçi kız arkadaşımın " hoşgeldinnnnnn" deyip beni öptüğünü görünce sanırım şok oldu. Baktı kaldı öyle.
Eve geçtik ama daha evde ilk günü olduğu için her yer darmadağın. Ya arkadaş misafir olarak geldim, kendi evimde bu kadar hamallık yapmadım ben. O kutuyu getir, bu kutuyu götür... Yok olmadı değiştir...
Ha tabi bir de bana süpriz yapmış... Sözde yatak odası gelmemişti daha, o da gelmiş ve kurulmuş. Fakat evde masa yok ! Kutuları birleştirip masa yapıyoruz, yaklaştırıyoruz koltuğa ve yemeğimizi o şekilde yiyoruz.
Hani şikayet ediyorum sanmayın. Belki de hayatımda geçirdiğim en güzel günlerin başlangıcıydı. Ve hiç pişman olmadım o günleri yaşadığıma. Kendisi hiç karşısına çıkmamış olmamı dilese de, bin defa aynı noktada bitirsek te, binbirinciye yine aynı yerden başlarım. Ne kadar aksi olsa da, bir o kadar güzel ve şirin birisi.