D-1

56 5 3
                                    

yorgundum. hemde çok. bu yaşımda bir cinayet işlemem hayatıma ettiğim en büyük ihanetti. ama... Lanet olsun kazayla oldu işte! Sahil kenarında oturuyordum. tek başıma. Bu olanları aklımdan da hiç çıkaramayacaktım. kimse de olmadığı için ağlamaya başladım. Çevremdeki hiçbir şeyi hissetmiyordum. Sadece yanıma birisinin geldiğini daha doğrusu oturduğunu hissettim.

"İyi misin?"

Ağzımı açıp konuşacaktım ki.

"Ama bir insan  mutluysa niye ağlar ki hemde bu gece vaktiyse." diye ekledi.

En sonunda içime o kişinin yüzüne bakma isteği oluştu ve döndüm. Tanrım! Keşke seninle dertlerim olmadan önce tanışsaydık.

"Boşversene benim bile umrumda değil."

Anlamamış gözlerle bana baktı.

"Yani ağlamamdan bahsediyorum. Bunu sonuna kadar hakettim."

Tabiki ona birisini öldürdüğümü söylemeyecektim. Sanırım onun da dertleri vardı. Sıkıntıyla iç çekti ve banka iyice yaslandı. Yandan bakılınca ne kadar da tatlı duruyordu öyle. Kendimi hemen cimcikledim. böyle düşünmemeliydim. Aşk artık senin lügatında yok Derin,sen büyük bir karanlığa gömüldün. sen yoksun!

"Senin neyin var"

"Ben hep böyleyim bakma sen bana."

"anladım... Neyse ben kalsam iyi olacak."

Tam arkamı döndüm gidecektim ki dur diye bir ses duyunca oturduğum banka geri döndüm.

"Evet?"

"Eğer istersen gideceğin yere kadar bırakabilirim." dedi karşıdaki arabasını göstererek.

ben yurtta kalıyordum. Allah'tan tek odalar vardı. Çünkü geceleri gördüğüm rüyalar sonucu psikolojik sinir krizi geçiriyordum. Yan odadaki kızlar ara sıra kalkıp bir şeymi oluyor diye geliyorlardı. Artık alıştılar bu halime. Gözlerim dolmuştu.

"yok ben giderim. yinede teşekkür ederim."

Yüzüne baktığımda kahverengi gözlerinin içinde kayboluyordum. Tanrım daha tanışlı -aman ne tanışmaysa- yarım saat olmadı ben neler hissediyordum böyle. Kendime içimden saydırmaya başladım.

"Tamam ısrar etmiyorum. Belki de yalnız kalmaya ihtiyacın vardır... Atahan."

İlk başta anlamayan gözlerle ona baktım. sonra ismini söylediğini idrak edince bende ona söyledim.

"Derin"

biribirimize baktıktan sonra yanından ayrıldım. Sanırım yürümeyi tercih edecektim. Dünyayla bağlantımı koparıp öldürdüğüm çocuğu düşünerek sadece yürüyordum. Arada yanağımdan süzülen kaçamak damlalara da engel olamıyordum. En sonunda şiddetli bir korna sesi ve gözümü alan farlar. Araba aniden tam önümde durdu. Ben de ağlamaya kaldığım yerden devam ederek yoluma devam ettim. Arkamdaki i 'manyak mıdır nedir. hasta' sözlerine  aldırış etmeyerek. Yurda döndüğümde saat 11:37 idi Derin bir iç çektim. Normalde asla bu vakitte yatmazdım. Üstelik tek başıma da değildim.

"anne haydi ama yapma saat daha 12!"

Annem sabır dilendi ve elindeki yastığı alıp bana fırlattı. ben de kaçıyordum. İkimiz de hallimziden memnunduk. Son hamleyle annemi öperek iyi geceler diledim."

Gözlerimden yaşlar süzüldü. Anılar bu vakitte yine beni üzüyordu. Tebrik ederim! 

Onları hatırlamamaya özen gösterererek sahildeki çocuğu düşündüm. Gözlerini düşünmek. Bana sadece bakması bile ne kadar da muhteşemdi.

Sabah çok büyük bir şokla kalmıştım. İnananamıyorum bugün bugün sinir krizi geçirmedim! O kadar mutluydum ki... ama ben hala kötü birisiydim. Üstüme rastgele bir şeyler giyinip dışarı çıktım. Sanırım mezarlığa gidecektim. 

Mezarlığa geldiğimde yerini blidiğim için hemen çocuğun yerini buldum. Mezarını gördüğümde gidip gitmemek arasında ikilemde kaldım. Allah'ım ben ne yapmıştım böyle! Hemen mezarın baş ucuna oturdum.

"Affet beni. Ama nasıl affedebilirsin ki..." 

Ağlamaya başladım.

"Seni bu hayatla bağını koparttım ama gerçekten bilerek olmadı. Her şey kazaydı affet beni Yiğit. Sana yaptıklarımdan sonra hayatımın bu hale dönüşmesinden de ben sorumluyum biliyorum. Keşke, keşke burada olsaydın. Sana çarptıktan sonra yaşasaydın elimden gelen her şeyi yapardım. Sana ben bakardım."

Başımı yukarı kaldırıp gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Neden böyle olmak zorunda her şey. Annenle baban benim yüzüme bile bakmıyor.  Bir de abin varmış onu bilmiyorum kazada yoktu.  Zaten hayatım mahvoldu. Kendimden tiksiniyorum. Ben ... B-be-ben özür dilerim."

diyerek çökmüş olan dizlerimi kaldırdım. Ama arkamı dönmemle dengemi kaybetmem ve bilegimin bir el tarafından tutulmasıyla kurtulmam bir oldu. Bu Atahandı. Tanrım onun burada ne işi var! Yüzüne baktığımda suratı kaskatıydi. Gözleri ise bomboş bakıyordu.

"Senin kıymetlimin mezarında ne işin var?!"

Arkladaşlar bu da yeni kitap :)))

Tabi bunu sonradan yayinlayacaktım ama fare yayınladı. :D Lütfen begenin sınır +5 voe ve +1 yorummm :))))))))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DERİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin