Yeni bir sabaha uyandım, diye başlamadan önce size kendimi tanıtayım. Korku hikayelerine sarmış, bütün gün oyun oynayan bir kişiyim. Bi aralar günlerce, cinayet işlemek hakkında düşünmüştüm ve kendime özgü fantezilerim var. Daha önce cinayet işlememiş olmama rağmen sanki yüzlerce insan öldürmüşüm gibi bir his var içimde. Neyse biz hikayeye geçelim.
Yeni bir sabaha uyandım. Okullar yeni açılmış olduğu için günlük işlerim değişmişti. Sabahın 8'inde kalkıp hazırlanıp okula gitmek, 9-10 saat okulda durmak, tekrar eve gelmek, oyun oynamak ve creepypasta okumak... -Küçüklüğümden beri içimde bir creepypasta sevgisi var, her gün yeni bir hikaye okumadan duramıyorum.- Ağır ağır, yataktan kalktım ve yavaş adımlarla kapıya doğru yöneldim. Her zamanki gibi ev sakindi. Kapıyı açtıktan sonra koridora bir göz gezdirdim ve bütün kapıların kapalı olduğunu gördüm, yani hiçbir yerden ışık girmiyordu. İşte bu! En sevdiğim, koridorda ilerlerken hissedilen korku. Gitmem gereken yer mutfaktı, yani koridorun en sonu. Dolabın kapağını açtığımda her öğrencinin karşılaştığı şeyle karşılaştım. Boş bir dolap, sadece peynir ve birkaç dilim zeytin. Boş karınla okula gitmek ve o günün okulun ilk günü olması nasıl bir his bilir misiniz? Okulla pek fazla ilgim olmasa da, birkaç yeni arkadaş bulmak benim için fena olmazdı. Okula vardığımda ilk işim 1. kattaki panoda asılı olan sınıf yerleştirmeleri. Ne yazık ki 10A sınıfındaydım.- Yaşımın bu kadar küçük olmasından bende şikayetçiyim merak etmeyin - Sınıfa girdiğimde en çok istediğim o en arka köşe boştu, hızlı adımlarla gidip oturdum. Soğuk sıranın verdiği dondurucu his bütün uykumu kaçırmıştı ne yazık ki. - Bu arada arkadaş bulma konusunda ciddiydim, bir arkadaşım bile yok. Çok yalnızım T.T - Sınıfta yapmaya değer tek şeyi yaptım, kulaklığımı taktım ve kafamı sıraya koydum. Okula, yaklaşık 20 dakika erken gelmiştim, 20 dakika boyunca aynı şarkıyı dinlemeyi düşünüyordum. Sıralar yavaş yavaş dolmaya başlamıştı, gerçektende çok yavaş. Öğretmen sınıfa girdiğinde kafamı kaldırdım ve yanımın boş olduğunu gördüm. Bir yıl daha yalnız geçecekti. Ders başladıktan 13 dakika sonra kapı çalındı ve içeriye kısa boylu bir çocuk girdi ve boş yere oturdu, yani benim yanım. Buram buram parfüm kokan çocuk yüzünden nefes alamaz hale gelmiştim, son derecede dikkatimi bozuyordu - Yok yok dikkatim derse değil, deftere resim çizmeye çalışıyordum - Neyse ki tenefüs zili çalmıştı ve camın kenarına gidip hava alma imkanım olmuştu, oksijenin ciğerlerime girişi rahatlatmıştı beni, soluk borum parfüm yüzünden aşınmış olmalıydı çünkü zor nefes alıyordum. Neyse ki 1-2 dakika sonra düzelmişti, insanların içine çıkmaya pek alışık olmadığım için ellerim ceplerimdeydi, yavaş yavaş sırama yürüdüm, hiçkimsenin umrunda olmadığımı bilmek rahatlatıyordu. Sırama oturduğumda, çocuğun parfüm kokusunun sıraya sinmiş olduğunu farkettim. Yine kulaklıklarımı takmış ve parfüm kokusu içerisinde nefes almaya çalışırken müzik dinliyordum. Birkaç dakika sonra yanıma bir kız geldi ve ne dinlediğimi sordu, tabiki de Tokyo Ghoul - unravel dinliyordum ama söylediğimde hiçbirşey anlamıyacağını biliyordum. Sessiz bir şekilde şarkının ismini söyledim ve o saniye kızın gözleri parladı, heycanlı bir şekilde "Tokyo ghoul mu? Animelerin hayranıyım ve Tokyo ghoul çok hoşuma gidiyor" dedi. Ona otaku olduğumu ve Tokyo Ghoul'u bir günde bitirdiğimi anlattım. İçim rahatlamıştı, sonunda bunu birisine söylemiştim. Ve bir arkadaş kazanmış oldum. Ama sadece bir arkadaş, onunla da pek yakın değildik, her tenefüs yanıma gelip bir şeyler anlatıyordu bende onu dinliyordum. Hepiniz bilirsiniz, okulun ilk günü çok uzun geçer... Bütün gün sıramda oturmaktan başka bir şey yapmadım. Eve gittiğimde, bilgisayarın düğmesine bastım, hızlı bir şekilde kıyafetlerimi değiştirip kendimi koltuğa attım. Günün yorgunluğunu -Evet oturduğum yerde yoruluyorum - üzerimden atmaya çalışıyordum. Facebook'u açtığımda uzun zamandır görmediğim ve özlediğim arkadaşlık bildirimi vardı. Birisi beni arkadaş olarak eklemişti, sanırım bu okuldaki kız.
Her gece yatmadan önce birkaç şey düşünüyorum, bu gece aklımda yanımdaki çocuğu öldürmek vardı. Eğer onu öldürecek olsaydım nasıl şekilde öldürecektim, onu düşünüyordum. Sanırım, ellerini bir ip yardımıyla tavana bağlardım ve zorla cam parçaları yedirirdim, midesi tamamen dolduktan sonra... Onu bir kum torbası olarak kullanırdım ve saatlerce onu yumruklardım, sanırım ancak bu şekilde parfüm kokusunu durdurabilirdim. Ama böyle bişey olamayacağını çok iyi biliyorum, Sadece düşünmek bile huzur veriyor.
İyi-kötü yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi bekliyorum, sonraki bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil
Science FictionBenim bir katil olduğum doğru, hemde değişik fantezileri olan bir katil. Henüz genç olduğum için resmi bir katil olamadım... Maalesef.