Gidiyorum

21 4 0
                                    

Multi Ada. İyi okumalar...

"Annee! Yüksek bel gri pantolonum nerde!" diye mutfakta olan anneme seslendim.

"Dolabına bak! En son katlayıp dolabına koymuştum." diye o da bana karşılık verdi.

Annelerin kalıplaşmış cümleleri. Gözlerimi devirdim. Dolaba biraz daha boş boş baktıktan sonra çoğunlukla siyah ve gri olan kıyafetlerimin arasında ki beyaz tişört dikkatimi çekti.

Ata'dan kalan tek şey... Ata benim ölen ikizimdi. Birbirimizin zıttı olsak da iyi anlaşırdık. O beyazsa ben siyahtım. O siyahsa ben beyazdım. Ama siyah ve beyaz gibi uyum içindeydik.

3 sene önce yani biz 14 yaşındayken evimiz de çıkan yangın da hayatını kaybetmişti. Ata'nın ölümü hepimizi derinden sarssada kendimizi toparlamıştık. Yani en azından annem ve babam...

Yangında Ata'ya ait olan -bize ait olanlar da- her şey yanmıştı beyaz tişörtü hariç. Benim üzerim de olmasaydı o da yanacaktı. Eğer giymeseydim Ata'ya dair hiç bir şey kalmayacaktı.

Gözümde bir damla düştü. Diğerlerinin düşmesine izin vermeden hemen yüzümü sildim.

Ata'nın tişörtünü alıp üzerime geçirdimSonundatan yüksek bel olmasa da gri bir pantolon alıp giydim. Tişörtü de içine sokup biraz bol bıraktım. Çantamın içinden eyelinerımı ve rimelimi alıp aynanın karşısına geçtim.

Bir yirmi dakka makyajım için uğraştım sonra saçlarımı yapmak için düzleştiricimi fişe taktım. Saçlarım için de bir yarım saat uğraştıktan sonra artık hazırdım. Aynada kendime son bir kez daha baktıktan sonra salon da çamaşır katlayan annemin yanına indim.

Şimdi evden çıkmam için en zor kısım başlıyordu. Annemden izin almam lazım. Koltukta oturan annemin arkasından sarıldım.

"Annelerin en güzeli. Her şeyim..."dedim.

"Kızım uzatma da ne istiyosun onu söyle." dedi. Kızını nasıl da tanır. İçimdeki gülme isteğini hemen geri teptim ve konuşmaya başladım.

"Bir şey istemiyorum, her seni sevdiğimde niye böyle diyosun. Annelerin en güzelini kim sevmez?"dedim. Biraz daha yalakalıktan bir yerim eksilmez.

"Çünkü her yalakılığından sonra bir şey istiyosun" dedi.

Ben de ister istemez pes ettim. "Biraz dışarı çıkabilir miyim?"

"Nereye gideceksin?" dedi.

"Hiç sadece biraz sahilde oturacağım." dedim. İzin vermesini umut ederek...

"Ada kızım görmüyor musun bir sürü iş var akşama misafir gelecek ve sen benden dışarı çıkmak için izin istiyorsun. Hayır gidemezsin bana yardım edeceksin." dedi.

Biraz hayal kırıklığına uğramadım diyemem o kadar hazırlanmıştım. "Ama anne o kadar hazırlandım lütfen."

"Hayır."

"Lütfen."

"Hayır."

"Lütfen." son bir kez daha şansımı deneyip yavru köpek bakışlarımı attım. Bakışları anında yumuşadı. Ahahha işte bu. Kazanan Ada.

"Tamam ama geç kalma sadece bir saat. 18:00 da burda olmassan bir daha izin vermem." dedi. İşte benim annem. Yanağına sulu sulu öpücükler bırakmaya başladım.

"Teşekkürler..." bir daha öptüm "Çok teşekkürler..." bir tane daha öpücük bıraktım ve bir tane daha bırakacakken konuşmaya başladı.

"Kızım bence ben vazgeçmeden git." dedi.

Hemen annemi bırakıp dış kapıya doğru koşmaya başladım, spor ayakkabılarımı elime alıp dışarı çıktım. Ayakkabılarımı da hemen giydikten sonra sahile doğru yürümeye başladım. Tabiki tek başım takılmayacaktım.

Tamer'i görmemle beni fark etmesi için elimi kaldırıp salladım ve adımlarımı hızlandırdım.

Beni fark edince o da bana doğru yürümeye başladı. Suratsız bir şekilde. O an morelinin bozuk olduğunu fark ettim. Sonunda aramızda bir iki adım kala kollarımı açtım ve aramızda mesafe kalmayınca sıkıca sarıldım. O da kollarını isteksizce bana dolayınca bir şey olduğunu kesinleştirdim.

Acil mesaj atıp beni buraya çağırmıştı, yine babasıyla kavga ettiğini düşünüp kollarımı ondan ayırdım. Babasıyla sık sık kavga eder ve benimle dertleşirdi. En yakınımdı o benim. Annemden babamdan çok ona değer veriyordum ve bu hali canımı fazlasıyla yakıyordu.

"Yine mi kavga ettiniz?" dedim. Sessiz kalıp yürümeye başladı. Bende peşine takıldım. En sonunda bir kayalığın üzerine oturdu ve denize doğru bakmaya başladı. Bende hemen yanına kuruldum.

"Gidiyorum..."

"Anlamadım?" diye sesli bir tepki verdim.

"Gidiyorum işte. Babam bu sefer beni Fransa'ya halamın yanına yolluyor. Çok büyük kavga ettik Ada gör-" birden susunca gözlerimi denizden ayırıp merakla ona döndüm. Gözleri kızarmıştı ve ağlıyordu. Evet evet ağlıyordu.

"Yapma ama..." diyip bende göz yaşlarıma hakim olamadım ve ağlamaya başladım.

Kollarını bana dolayıp ağlamasını gizlemeye başladı. İlk defa... İlk defa benim yanımda ağlıyordu. Onu ilk defa böyle görmüştüm.

Bırakamazdım ki onu, yapamazdım... Ata'dan sonra olmazdı. Herşeyimdi o benim.

"Gidemezsin... Bırakmam, bırakamam..." dedim hıçkırıklarımın arasından.

Kollarını ayırıp yüzümü ellerinin arasına aldı. "Sende benimle gel. Ben sensiz yapamam."

"Tamer sen ne dediğinin farkında mısın? Sence buna izin verirler mi?"

"Kaçalım o zaman. Gidelim buralardan, Ada. Biriktirdiğim bir miktar para var. Yeter bize, bir iş bulurum çalışırım. Ha güzelim gidelim buralardan?" dedi yaşlı gözlerinin arkasına saklanan umut dolu sesiyle.

"Tamer bırakamam ailemi. Ata'dan sonra benide kaybetmeye dayanamazlar. Onlara bunu yaşatamam. Yapamam... Hem konuşuruz zaten her şeyin sonu değil bu bir başlangıç. Sence de bu ded-."

Şiddetle ayağa kalktı ve gözlerini sildi. "Ailen mi ben mi Ada?" sorduğu soruya şaşkınlıkla baktım. Bana nasıl böle bir şey sorardı. Sessiz kaldım, bir şey demedim, diyemedim.

"Bende öyle tahmin etmiştim." dedi ve arkasını dönüp benden uzaklaşmaya başladı.

Kolunu tuttum ve kendime çevirdim. Var gücümle bağırdım. "Gidemezsin!"

Son kez gözlerimin içine baktı ve "Seni seviyorum..." diyip benden uzaklaşmaya başladı. Dayanacak gücü kendimde bulamayıp dizlerimin üzerine çöktüm. Sadece O'nun ellerimin arasından kayıp gitmesini izliyordum, buna kendi ellerimle izin veriyordum. Onu dururabilirdim ama yapamadım.

Ağlamam daha ne kadar şiddetlenebilir bilmiyordum ama yaşlı gözlerimi silip yenisi gelmeden saate baktım. Her zamanki gibi hiç bir şey olmamış gibi eve gidip annemin ve babamın yüzüne gülecektim.

Bundan sonra herşey eskisi gibi olabilir miydi onu dahi bilmiyordum. Ata'dan sonra Tamer'i kaybetmeyi kaldırabilecek miydim? Yada hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam mı edecektim? Bundan sonra hayatımda Tamer olmayacaktı O olacaktı. Hayatından birini silmek, çıkarmak bu kadar basit miydi?

Merhaba... Umarım bölüm hoşunuza gitmiştir. Biraz duygusal biraz romantik bir hikaye olacak bunu en başta anlamışsınızdır zaten... Bu ülkede birden fazla genç annesinden babasından izinsiz bir sürü şeye kalkışıyor bu hikayede de bunu göreceksiniz. İlerleyen bölümde bunu daha iyi anlayacaksınız. Diğer bölümde görüşmek üzere...

Sen VE BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin