Benim adım Siyah. Siyah Yılmaz. 19 yaşındayım. İstanbul'da yaşıyorum. Üvey zavallım yani üvey babamla yaşıyorum. Kendisi oldukça zengin. Yılmaz Holding'in sahibi. Ben pastanede çalışıyorum. Üniversiteyi açıktan okuyorum. Hayatım asosyalliğin dibine vurmuş şekilde. Tek adrenalinim rüyalarım ve o.
-----
"Suzan Abla ben çıktım."
"Tamam canım. Haftalığını kasadan alabilirsin."
Tezgaha ilerleyip önlüğümü astım. Kasadan 200 lirayı alıp cüzdanıma koydum. Sılaya görüşürüz diyip dükkandan çıktım. Yavaş adımlarla eve yürümeye başladım. Bir süre sonra kapının önünde durdum. Zile bastım. Her zamanki gibi kapıyı Zeynep Abla açtı.
"Hoşgeldin güzellik" dedi yanağımdan makas alıp.
"Ooo mutfaktan yine mis gibi kokular geliyor"
"En sevdiğinden, köfte ve patates kızarttım."
"Bitanesin" dedim yanağına öpücük kondurup. Sonra merdivenlere ilerleyip "Üzerimi değiştirip geliyorum" diye seslendim.
Odama çıkıp üzerime pandalı pijamalarımı geçirdim. 4ever Panda qalp qalp qalp.
Telefonumu kaptığım gibi aşağıya indim. Zeynep Abla ve babam masadaydı. Evet Zeynep abla evin hizmetçisi olsada, ona bu lakabı takmaktan hiç hoşlanmam. O da bizimle beraber ve aynı koşullarda yaşıyor. Masada yerimi alıp köftelerime dadandım.
''Boğazında kalacak yavaş ol kızım'' diye uyaran üvey zavallıya kafamı kaldırıp ters bir bakış attım. Aradan uzun bir süre geçti. Ağzımı açıp konuşmaya yeltendim.
''Benimle bu kadar samimi olma. Sevmem'' diyerek masadan kalktım. Hızlı adımlarla odama çıktım. Yatağa oturup Bengisuyu aradım. Bengisu biricik befefem. Qalp beng qalp bff.
Beng telefonu ''Siyah ben intihar ediyom ok byü'' diyerek açtı.
''Dur kızım noluyoz'' dedim en kıro tavırlarımla.
''Ya Okyanus'un ağzına şaapçam. Ya da intihar edicem. İntihar daha mantıklı. Yani Okyanusun ağzına şaapamiyacağım için intihar daha kolay ya. Daha fazla beklememin bir anlamı yok. Hassktr. Annem çağırıyor. Az sonra ararım ben seni kırom. Byü.''
''Götünden soludun zalimin kızı''
''Kes'' dedi kikirdeyerek.
''Makas'' dedim ve kamyoncu dayı smilesi takındım yüzüme.
''Off'' diye haykırdı.
''On'' dedim ve en iğrenç şekilde meydan okudum befefeme.
''Dokuz. Zaa'' diyerek kapattı telefonu.
Arkasından 'götoş' dedim. Sonra sırıtıp telefonu şarja taktım. Priz yatağımın yanında dağılın gençler. En son Pou'yla aynı dertteydim.
''Sende yedin yedin şiştin anasını satıyım. Karıdaki rahatlığa bak iksiri içiyo zayıflıyo. Bende istiyom bnne.'' diye Pou'ya kızarken uyuya kalmışım.
-----
''Git. Çık git!'' diyerek bağırdım ona.
''Gidemem. Bırakamam seni.'' dedi tüylerimi diken diken edecek ses tonuyla.
''Kimsin. Bırak beni artık. Nolur. Lütfen.'' diyerek haykırıyordum. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken. Arkamdan yavaş ve yankı yapan ayak sesleriyle önüme geçti. Tam karşımda durduğunda kendimi kör olmuş gibi hissediyordum. Halüsinasyon gibiydi herşey. Karşımdaydı. Üzerinde bembeyaz kıyafetler vardı. Melek gibi. Yüzünü göremiyordum. Anlaşılmıyordu hiçbirşey. Kendi üzerime baktım. Vücuduma tam oturmuş simsiyah bir elbise. Gecenin en karanlık dibiydim. O ise gökyüzünün en saf hali.
''Ben. Ben çok kötüyüm.'' dedim buruk sesimle.
''Sen siyahsın. Ben ise beyaz. Bembeyaz...'' Duraksadı. ''Herkesin hayatında bir miktar siyah vardır. Sende, sende benim hayatımı siyaha bular mısın? Siyahın içinde kaybolmak istiyorum. Senin içinde kaybolmak istiyorum Siyah...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın İçindeki Siyah
Teen Fiction''Sen siyahsın'' dedi nefesini boynuma üfleyerek. Tam konuşacakken sözünü böldüm. ''Sen ise Siyahın İçindeki Siyahsın.''