Evet yeni bi hikayeyle karşınızdayım...Benim kim olduğumu boşverin çok önemli değil . Neyse bu benim yan hesabım ve bu sefer bi bilimkurgu , macera konusu... Sakın ilk bölümlere bakıp aşk hikayesi sanmayın.. Konunun aşkla hiçbir alakası yok yani şimdilik yok...
Neyse iyi okumalar..... :)))
" '...Ben seni unutmak için sevseydim sana oIan tutkunIuğumu kaIbime değiI
Güneş çıktığı zaman kayboIan buğuIu camIara yazardım.'
James kızın sözlerini dinlemeden onu iki kollarının arasına alarak sıkı sıkı sardı. Kollarının arasındaki kız hala ağlıyordu. Kalbi kırılmıştı, canı acımıştı belki ama James'ın da canı yanıyordu. Onun gözyaşlarının aktığını gördükçe acıyan kalbine lanet ediyordu.Onu her görüşünde hızlanmaması için kalbini şartlandırıyordu ama olmuyordu... Lanet olasıca kalp yavaşlamıyordu.
Ne kadar kendi içinde itiraz etse de olmuyordu işte... Olmayacaktı da...
Ona sevdiğim kız diyemezdi ya da aşık olduğum.. Ona 'KALBİMİN RİTMİNİ DEĞİŞTİREN KIZ' diyebilirdi sadece. O James'ın kalbinin ritmini değiştiren kızdı.
Birden konuşmaya başladı . Neden başladığını o da bilmiyordu aslında ; ona onu anladığını söylememk için mi , ona olan sevgisini göstermek için mi yoksa ritmini kaybeden kalp atışlarının duyulmaması için mi ?Bilmiyordu...
"Bazen ... bazen sadece zaman gerekir. Bu söylediklerim pek bir şey değiştirmeyecek belki fakat geçmesi için elimden gelen her şeyi yapacağım...Senin acın benim parçalanışım. Senin yıkılışın benim yıkılışım.. Tek bi fark sen bir kere yıkılıyorsun bense... bense senin yıkılışını gördükçe her gün , her saniye yıkılıyorum.Senin bir damla gözyaşın benim boğulmam için sebep..."
Birden şaşırdı...İçindekileri söylediğini biliyordu fakat bu kadar ağır olduğunu bilmiyordu.Ya da ona böyle (kendi felsefesine aykırı derecede) laflar söyleyebilecek kadar ağır şeyler hissettiğini bilmiyordu.
Küçük kız başını kaldırdı ve James'ın gözlerine odaklandı. Gözlerinin arasında değişik bir temas , bir güç akımı vardı.Etraflarında şiddetli bir rüzgar varmış da onlar bu rüzgara karşı anca bu göz temasıyla tutunabiliyorlarmış gibiydiler.
Küçük kız ağlamaklı sesiyle konuştu :
"Hep yanımda kal olur mu , sana ihtiyacım var ..."
James onun saçlarına küçük bir öpücük kondurdu. Bu ona bağlanışının sevgisinin simgesiydi.
Aşk böyleydi işte .. Gurur aramıyordu..
Sebep , amaç , söz , öğüt yoktu onda ...
'Unutma sen aşkı bulamazsın , o seni bulur . Bulduğu zaman aşkın için her şeyini feda etmeye cesaretin var mı ? Şüphesiz aşk en büyük sömürgeci... Ne gurur bırakıyor ne para ...Ne limit arıyor ne de söz dinliyor...' "
Jessie orada yazmamasına rağmen son sözü de söyleyerek bitirdi :
"THE END "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GELECEĞİN YANSIMASI
Science FictionÜniversiteyi yeni bitirmiş Luke , hayatının sıradanlığından sıkılmıştır. Onun için hayatı kurulmuş bir düzenek gibidir. Her gün bir öncekinin aynısı olan bir hayat düzeneği... Fakat başında oluşan bir ağrı bu sıradanlığın sonudur. Küçük bir işaretle...