1. bölüm - Çardak

33 2 1
                                    

                                                                                                                                                                                         19.04.2015


                      Yol boyunca arabanın tıkırtılı sesine ve mazot kokusuna mahkum kalmış az sonra bayılacak gibi hissediyordum . 6 ( altı ) saatlik yol bu araba ile çekilmez bir hale gelmişti . Yanıma fazladan bir kaç kitap almıştım . Okumayı seven ve yazan bir kişiydim . yol uzundu , Ankara dan izmire taşınıyorduk , Nisan ayı olmasına rağmen hava sıcak ve bunaltıcıydı . Arabamız eski olduğundan arka camlar pas ve kirden açılmıyordu , ön camlardan ise sadece bir tanesi açılıyordu . arabadaki bunaltıcı hava ve mazot kokusu midemi bulandırıyor çoğu zaman başımı döndürüyordu . fakat neyse ki 1-2 saatlik bir yolumuz kalmıştı . ama bu zaman dilimi gözümde öyle çok büyümüştü ki artık kitap okumaktan bile sıkılmıştım . arka koltukta kardeşim ve ben  oturuyorduk . Kardeşimin adı berk , 14 yaşında gereğinden olgun bir çocuk                        


                         annem seslendi - '' Eylül ! karnınız  acıktı mı ?  '' . ben genelde çok yemek yemeyi seven bir insan değilim fakat bu arabadan kurtulmanın tek yolu acıkmış olmam . '' evet anne açız bir yerde dura bilir miyiz acaba ? '' . Annem eliyle sağ tarafta tahminen 1-2 kilometre ileride bir restoran gösterdi . '' buraya babanla anneannenleri ziyarete giderken gelir , birer fincan çay/kahve içerdik .'' dedi . - yaklaşık 10 dakika sonra durduk  - . Burası nostaljik ve şirin bir yere benziyordu . pek de geniş sayılmayan soğuk ve araba sesleri ile dolu bir sokaktaydı , ürkmüştüm biraz fakat insan sesleri sadece restoran ın içinden geliyordu . içeri girmek için çıktığımız merdivenler gacırdıyor ve çıkardıkları ses kulaklarımı acıtıyordu . içeri girdik . tahtadan bir masaya oturduk rahat koltukları olan bir masaydı . garson geldi , elindeki menüleri uzatarak geri çekildi . menüde o kadar çok yiyecek ve içecek vardı ki fakat ben aç olmadığım için sadece kahve içtim . kardeşim , annem ve babam yemeğini bitirdikten sonra hesabı ödediler ve arabaya geri döndük . dışarısı hala esiyordu . arabaya döndüğümüzde arabanın içinin serinlediğini ve mazot kokusunun yok olduğunu fark ettim . 

İzmire varmıştık , yeni evimizi görmek için hiç can atmıyordum . eski düzenimi geri getirmem zor olacaktı fakat zorundaydım . Babam bir kaç kilometre sonra bir sokağa döndü sokakta bir sürü dublex binalar vardı . hiç apartman yoktu . burayı biraz da olsa sevmiştim . bir evin önünde durduk . Arabadan indiğim de evin tamamını görebiliyordum . Bahçesi gerçekten büyüktü . annem ; '' burası bizim yeni evimiz '' dedi ve eve bakıp umut dolu bir gülümseme bıraktı yüzüne . kardeşim koşarak evin bahçesine girdi , eve bahçeden giriliyordu . eve girdiğimde bütün eşyaların yerleştirildiğini gördüm . üst kata çıktım , odamı az da olsa merak ediyordum. kapının önünde durdum , bilmiyorum heyecanlı sayılmazdım pek fakat yinede merak içinde kapıyı açtım . İçerisi değişik ti , beğenmiş hatta bayılmıştım , güzel kokuyordu , lavanta gibi . Herşey yerli yerindeydi , kıyafetlerim dolabımda , eşyalar raflarda , çarşafım yorganım yatağımda hazırdı . odanın içinde gezmeye başladım , pencereden dışarı baktığımda , yan evin penceresini ve çiçeklerle dolu bahçesini görüyordum . 

Akşam olmuştu , odamın camından güneşin batışını çok net bir şekilde görebiliyordum . bu çok hoşuma gitmişti . '' Eylül hadi yemeğe aşağı gel '' annem çağırıyordu . et kokusu odama dolmuştu .aşağı indim ve masaya oturdum . annem yemekleri koyarken , etrafa bakındım . mutfak çok güzeldi büyüktü fakat çokta büyük sayılmazdı . yavaşça yemeğimi yemeye başladım . annem hala kendi kendine gülümsüyordu fakat bir şey vardı çatalı yemeğin içinde gezdiriyordu , fakat ne olduğunu sormadım . Yemek bittikten sonra annem masayı toplarken pencereden dışarıda bir çardak olduğunu gördüm . dışarı çıktım ve çardağa oturdum . hava kararmış ve yıldızlarla dolmuştu .                                        Arkamdan bir ses geldi , arkamı döndüğümde ise biri vardı . '' merhaba buraya yeni taşındınız sanırım ben yan evde oturuyorum adım koray , koray duman '' dedi , yaklaştı ve elini uzattı . bende elimi uzatarak '' merhaba , ben eylül , eylül yaman . tanıştığıma memnun oldum . evet buraya yeni taşındık .'' dedim . Elimi tuttu ve sıktı daha sonra ise karşıma geçip '' otura bilirmiyim ? '' dedi . düşündüm biraz fakat daha sonra oturabileceğini söyledim . oturdu . bana bakıp gülümsüyordu . onu dikkatlice inceliyordum . saçları dağınıktı fakat uzun değildi , kısada değildi . gözleri kahverengiydi çok sıradan ve masum gözüküyordu . bana döndü '' yıldızlar çok güzeller değil mi , onlar için her zaman umut var , ölmüyorlar , her zaman orada bir yerlerde kalıyorlar ve varlıklarını koruyorlar , onlar ölümden korkmuyor , yaşamıyorlar bile , hiç bir şeyden haberleri yok fakat sonsuzluğa kadar özgürler ve birlikteler işte bu yüzden onlar bu kadar güzeller '' dedi . şaşırmıştım daha önce böyle derin düşünen birine rastlamamıştım . gülümsedim '' annem her zaman ''  eğer dışarı çıktığında bir noktaya sabit ve derin bir şekilde bakıyorsan her şey bitmiş demektir fakat dışarı çıktığında gökyüzünü inceliyor isen , yıldızlara bakıp iç çekiyorsan hala bir umut var demektir . ''  derdi . bana döndü , '' umut , çaresizliğin tesellisidir . korkuların seni yendiyse ve bir şeyler artık eskisi gibi değilse ve düzelmiyorsa , kendini avutmak için kendine hala umut var diyorsun . bu bir teselli .'' dedi . etkilenmiştim ondan . ayağı kalktı ve eve gitmesi gerektiğini söyledi elimi sıktı '' tanıştığıma memnun oldum '' dedi . gülümsedim fakat bir yandan da içimde bir his vardı . '' bende '' dedim ve eve gittim 

                          

                          sabah olmuştu .  güneş tam odamın içine vuruyor , her yer parlıyordu . yataktan kalkmak istemiyordum fakat kahvaltı yapmalıydım . aşağı indim, sanırım omlet kokusu alıyordum . sofraya oturdum , kahvaltı yaparken bir yandan da televizyonu izliyordum . haberler açıktı  , her zamanki gibi ölüm , kaza , şiddet ve siyaset vardı . anlamıyorum ? neden insanlar birbirlerini öldürmeye çalışıyor yada öldürüyor ki ? .'' Eylül , istersen yemek zorunda değilsin ? odana çıkabilirsin tatlım . '' dedi annem . anneme baktım , gülümsedim ve odama çıktım. Yatağımı topladım üstümü değiştirdim telefonumu açmıyordum bir kaç gündür . kim bilir kaç kişi aradı yada mesaj attı ? . telefonumu da alıp aşağı indim . bahçeye çıktım .

                  yeniden çardağa gittim ve oturdum. Korayların evine baktım . onların bahçesi bizimkinden büyüktü ve rengarenk çiçekler vardı . dikkatimi bir kapı çekmişti , iki bahçeyi birbirine bağlayan bir kapı . bir gıcırtı duydum arka taraftan , biri bahçeye geldi , bir kadın . gülümsedi '' merhaba tatlım ben korayın annesiyim '' dedi . ayağı kalktım gülümsedim elimi uzattım ve elini tuttum '' merhaba , ah evet korayla dün akşam tanıştık .'' dedim . kadın güzel ve gençti ve nazik bir ses tonu vardı . gözlerini açtı ve '' annen içeride mi ? bizim yöremize özel bir yemek yapmıştım size de getirdim içeri girebilir miyim ? '' dedi . ' tabii ki , girebilirsiniz . '' dedim . Aradan biraz zaman geçti . bahçe kapısı açıldı . gelen kişi koray dı . onu sabah görünce gözüme daha değişik ve ilgi çekici gelmişti . bana yaklaştı '' merhaba '' dedi . gözlerinin içine baktım '' merhaba '' dedim . gülümsedi daha sonra yüzü düştü , sinirli bir bakış aldı gözlerini , dudakları titredi bir anlığına . ve bana döndü gözlerimin içine baktı '' benimle konuşmamalısın anladın mı ? konuşmamalısın ? '' dedi. şaşırmıştım ona döndüm ve gözlerinin içine baktım '' ben öz... '' lafı ağzıma tıkayıp bağırdı '' benimle konuşmamalısın duydun mu ? '' . korkmuştum . bana döndü ve gülmeye başladı '' evine git eylül '' dedi . gözlerim dolmuştu dün hiç bir şey yok iken şimdi böyle davranması üzücüydü . Ayağı kalktım ve koşarak eve gittim . 

               

                 Ağlayarak odama çıkıyordum , annem ; '' eylül , tatlım iyi misin ? yanıma gel '' dedi . merdivenlerden aşağı titreyerek indim . Annemin yanına gittiğimde korayın annesi hala evimizdeydi . Annem '' bu korayın annesi adı yelda , siz tanışmış mıydınız tatlım ? '' dedi . sesimin titrememesi için kendimi tuttum ve '' evet az önce tanıştık '' dedim . annem bana döndü ve '' neyin var senin ? iyi misin '' dedi . ne cevap verebilirdim ki ? korayın annesine döndüm '' oğlunuzun sorunları mı var ? '' farkında olmadan sinirle bunu söyledim . söyledim fakat çok utanmıştım geri çekildim . korayın annesi oturduğu yerde geriye kaydı ve bana baktı . '' korayda anksiyete hastalığı mevcut , insanlara, hiç bir şey yapmadıkları halde sinirlenip zarar vermeye çalışıyor , maalesef tedavisi yok . sana da mı zarar verdi ? . '' dedi utanmıştı ve gözleri dolmuştu . anneme baktım daha sonra '' hayır sadece çok iyi bir şekilde gayet sakin bir şekilde konuşuyorduk fakat birden bana bağırarak onunla konuşmamam gerektiğini söyledi '' tezgaha yaslandım kafamı önüme eydim daha sonra derin bir nefes aldım . '' özür dilerim , bilmiyordum .'' gerçekten utanıyordum , annesi gülümsedi ve '' sorun değil tatlım '' dedi .gülümsedim ve odama çıktım.


               artık yataktan çıkmalıydım . üstümü değiştirdim aşağı indim ve televizyonu açtım , yeniden sabah haberleri , sıkılmıştım artık . bahçeye çıktım . çardağa gittim fakat orada olmak istemiyordum , belkide koraya ilgi duymaya başlamıştım ? bilmiyordum en iyisi konuşmamak ve  beklemek . yaşadıklarımızı bana dediklerini unutamıyordum ama ona hak veriyorum . bilmiyorum . biraz zamana ihtiyacım vardı . en iyisi onunla görüşmemek diye düşündüm . sadece beklemek . babam okul işlemlerimi halletmişti ve önümüzdeki pazartesi okula devam edecektim . yeni insanlar , yeni hayatlar alışabilir miydim ? bilmiyordum . bilmiyordum . 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 14, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hissiz KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin