-2-

76 8 15
                                    

Eylül'den

Bu çocuk çok umursamaz ve kendine has ben kimseyi tınlamam havası vardı.
Düsuncelerimden beni çıkaran onun sesi oldu
- " vay vay bakın bizim küçük ufaklık bana neler söyledi" masal beni hızla kolumdan çekip dışarı çıkardı ve "eylül sakın onlarla muhattap olma çünkü onlar bir çeşit bela" bende " peki bana ufaklık diyen kendini bilmiş kimdi?" gerçektende kimdi bu çocuk " O Doruk çete başları yanında kumral olansa Çetin kısaca çet derler şuandada konuştuğu çocuk en yakın arkadaşı Mert benim ploto- herneyse"
Sanırım masal bu çocuktan hoşlanıyor bende "yanlarında bir kız vardı?" dedim soru soran sesimle masalda hemen cevapladı " O Pelin Doruğun tek gecelik takıldığı kızlardan biri ama nedense dört gündür beraberler."demesinin üzerine "herneyse" deyip sınıfa tekrar girdik. Çete ordaydı bakmamaya çalışak yanlarından geçtik ama yanlarında pelin yoktu masala dönüp "pelin nerde" diye sorunca masalda " o başka sınıfta" dedi hemen sora sınıfa sinirli olsuğu yüz hatlarından belli olan bir kadın girdi sanırım bu hocamızdı.
- "okula yeni bir öğrencimiz gelmiş. Hakan Güneş'in kızı bu sınıfta kendini tanıt eylülcüm" dedi. Hadi ama illa babamın adını vermek zorundamıydı hemde bu kadın benim adımı nerden biliyo neyse bunları düsünmenin sırası değil ayağa kalkıp kısa keserek " Eylül Güneş İzmir'e Antalya'dan geliyorum" hoca kafasını onaylar biçimde sallayıp oturmamı işaret etti.

Sonunda zil çaldığında masalla sınıftan çıkıp birşeyler içmeye kantine gittik.
İçeceklerimizi içtikten sonra masal lavobaya gideceğini söyleyip yanımdan ayrıldı. Biraz bekledim masal hala gelmemişti bende sınıfa çıktım.
Sınıfa girdikten sonra birkaç adım atmıştımki ayağım birşeye takıldı ve kendimi yerde buldum.
Kulağıma gülüş sesleri gelmeye başlayınca bunun bir şaka olduğunu anladım. Ayağa kalktığımda sınıftaki dikkatler üstümdeydi ve herkes gülüyordu bu çok sinir bozucuydu.
"Kim yaptı bu aptal şakayı?" diye bağırdığımda sınıftaki gülüşmelerin yerini fısıltılar almıştı.
Arkamdan " ben yaptım ne olacak?" diye tanıdık bir ses gelince bakışlarımı oraya çevirdim ve tamda tahmin ettiğim kişi Doruğu gördüm. Yüzünde ukala sırıtışıyla bana bakıyordu " bu aptalca şakayı senden başka hangi aptal yapabilirdiki zaten" dedim. Aslında amacım beni rezil ettiği için onu rezil etmekti ama yüzünün aldığı hali görünce ne yalan söyliyim korkmadım değil ama ben Eylül Güneş asla geri adım atmam diye düşünerek cümleme devam ettim " bu asalak şakalarını git o asalak arkadaşlarına yap " dedim. İşte şimdi gerçekten sinirlendiğine eminim bunu kasılan çenesindende rahatça anlayabilirim.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan bir anda boğazımdan tuttuğu gibi duvara yapıştırdı. Bir eliyle boğazımı sıkarken diğeriylede iki bileğimi tutuyodu. Zar zor nefes alıyordum bir yandanda canım acıyordu. Az önce sınıfta olan fısıltılarda yoktu artık herkes bizi izliyordu büyük ihtimalle doruğun bir sonraki adımını bekliyorlardı, sınıftan bir çocuk öğretmenin koridorda olduğunu ve sınıfa doğru geldiğini söyleyince bir an olsun içim rahatladı. Doruk boğazımı sıkan ellerini biraz gevşeterek kulağıma doğru yaklaştı ve "bu seferlik kurtuldun ama burada benim sözlerim geçer bu yüzden benimle düzgün konuş yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim" dedi ve boğazımı bıraktı, bıraktığında öksürmeye başladım bileğimide sıkmıştı hayvan bileğime baktığımda kızardıklarını fark ettim yerime geçip bileklerimi ovuşturdum sınıfa hoca girdi gözlerim masalı ararken sınıfta olmadığını fark ettim.
Zile 5 dk kala masal sınıfa girdi ve hocaya müdürün odasında olduğunu söyleyerek yerine yani benim yanıma oturdu. Oturur oturmaz gözlerini bir noktaya sabitleyip pörtletti onun baktığı noktaya baktığımda baktığı yerin bileklerim olduğunu anlamam uzun sürmedi bu konuyu uzatmak istemiyordum o nedenle kulağına yaklaşıp "sonra söz anlatacağım" dedim kafasını onaylar biçimde salladı bende gülümsemekle yetindim o sırada zil çaldı son ders olduğu için çantamı alıp masalla beraber arabalarımızın yanına ilerlerken masalın biseyler sorucak ama soramıyomuş gibi bir hali vardı bu haline gülümseyip bu konuyu ilk ve son kez konuşup kapatmak için tüm olan biteni anlattım. Tabikide şaşırdı bana öğütler vermeye başlayacağını anladığımda direk konuşmasına izin vermeden ben konuştum " bu konuyu daha fazla konuşmak istemiyorum lütfen " dedim anlayış gösterdi sonrada arabalarımıza binip ikimizde evlerimize gittik.

Eve geldiğimde annemle babam gelmişti ama bir yere gideceklermiş gibi bir halleri vardı. Anneme dönüp " bir yere mi gideceksiniz?" dedim ve cevabını bildiğim yanıtı aldım " evet iş yemeği var tatlım sen bizi bekleme" dedi ve babamla beraber evden çıktılar bende yemeğimi yiyip uyudum.

Sabah kalkınca duş alıp formalarımı onun altınada bordo konverslerimi giydim. Aşağıya indiğimde annemle babam çoktan kahvaltılarına başlamışlardı bende günaydın diyerek masaya oturup bende kahvaltımı etmeye başladım.
Kahvaltımı bitirdikten sonra annemle babamı öpüp üzerimede bordo ceketimi geçirip evden çıktım.
Arabama binip okula doğru giderken önüme bir çocuk çıktı aniden fren yaptım ve arabayı durdurdum benim arabayı durdurmamla  beraber bir araba arkadan benim arabama çarptı. Hızla arabadan indiğimde çocuğun annesi kızını alıp oradan uzaklaştı. Arka tarafa doğru gittiğimde arabamın tamponunun gitmiş olduğunu fark ettim diğer aracında sahibi arabadan iner inmez "hey ufaklık daha araba kullanmasını bilmiyorsan araba kullanma" dedi.
Gözlerimi konuşan kişiye çevirdiğimde bu kişinin doruk olduğunu anladım.
" hasarın karşılığını öderim" dedim oda bunun üzerine " bence hasarı daha güzel yollarla ödeyebiliriz" dedi. Ona cevap verme gereği bile duymadan arabama geri dönüp okula sürmeye devam ettim.
Okula vardığımdada şöförümüz mehmet amcayı arayıp bana diğer arabamı getirmesini rica ettim.

Mehmet amca sonunda mini chuper'ımı getirdi bende diger arabamın anahtarlarını verdim ve okulun içine doğru yürümeye başladım.
Neden bilmiyorum ama pelin bana dik dik bakıyordu sanki benimle bir zoru varmış gibiydi bakışları ama takmayıp sınıfa girdim ve çantamı bırakıp bahçeye inmeye karar verdim.
Bahçeye indikten sonra bir banka oturdum. Pelin yanıma gelip " az gelsene sen bir benimle" diyip kolumu tuttu. Kolumu tutan elinden kurtulup " ne oldu? Ne istiyorsu?" diye sordum. " okula girelimde görürsün ne istediğimi" dedi. Normalde sallamazdım onu ama ne yapmaya çalıstığını gercekten merak ediyor olduğum için kafamı aşağı yukarı onaylar biçimde sallayıp okula yürümeye başladım.
Okula girip koridorun sonunda durduk bir anda " sen kimsinde benim sevgilime bağırıyorsun ha" dedi. Bende "bana sesini yükseltme sen kimsinde bana hesap soruyorsun" dedim. Pelinle tartışmamız iyice gerginleşmişti. Pelin bana tokat attı bakın bana attı o kimde bana tokat atıyor. Tokatın üzerine onun saçlarından tutup yere düsürdüm boğazını sıkıp " bir daha bana bağırma ve o sevgilinede söyle ondan korkmuyorum" dedim ve kantine doğru ilerlemeye başladım. Masalardan birine oturdum ve oturur oturmaz masal yanıma gelip " sen ne yaptın öyle! Ölmek mi istiyorsu ! Doruk seni mahfedecek!" diyince masala kapa çeneni dermiş gibi baktım bu onun susmasına yetti. Sonra zil çaldı sınıfa dogru giden uzun koridorda ilerlerken karşıdan Doruk ile Pelin geliyordu...

Multi: Eylül

Bölüm erken gelicek demiştim ama ailevi sebeplerden ötürü geç yayınladım kusura bakmayın insallah beğenmişsinizdir votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum yeni bölümde görüşmek dileğiyle :)))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UMURSAMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin