Bölüm 1

28 3 1
                                    

Bir bahar gününe daha annem ve babamın kavgası ile uyanmıştım. Bu kaçıncıydı bilemiyorum artık. Günden güne kavgaları büyüyordu. Babam artık eve geç gelmeye başlamıştı. Hiç gelmediği de oluyordu. Babamda değişen çok şey vardı. Eskisi gibi değildi. Önceden çok mutlu bir aile tablosu çiziyorduk. Ta ki tipili bir kış gecesi babamın telefonu çalana kadar. Konuşma aynen şöyle gerçekleşmişti: Sana bir daha beni aramamanı söylemiştim, yine ne var? ... Ne! ... Peki, tamam geliyorum. Benim babam bu konuşmadan sonra hiçbir zaman tanıdığım kahramanım olmadı. Babam kapıyı sertçe kapayarak çıktı. Annem hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Ne demeye çalışsam boğazımda kalıp düğümleniyor, söyleyemiyordum. Yukarı çıkıp üstüme lacivert çizgili beyaz tişörtümü ve kot pantolonumu giydikten sonra saçlarımı özensizce topladım. Bir sandviç hazırladıktan sonra, okula doğru yola koyuldum. Okula geldiğimde çok erkendi ama her zamanki gibi Eylül benden önce gelmişti. Dolabımdan Almanca sözlüğümü ve defterimi aldıktan sonra, ilk önce kantine indik ve bir sabah kahvesi içtik. Okulun ilk haftası bitmesine rağmen yeni kişiler gelmeye devam ediyordu. Bugün okula korkutucu bir kız gelmişti. Yüzüne baktığımda yaşanmışlık ve yıpranmış bir yüz görünüyordu. Sanki bizden yaşlarca büyük gibiydi. Ve öyle davranıyordu. Kantine okulda ilk defa gördüğüm bir erkek girdi. Eylül sessizce,

"Bu çocuğu daha önce gördün mü? Kalıbına bakılırsa zengin birisi gibi."

"İlk defa görüyorum" Çocuk kahve alıp boş bir masaya oturdu. Eylül,

"Şu an sana bakıyor, bence gidip tanışmalıyız."

"Hayır, kendisinden pek hoşlanmadım." Zil çaldı ve koridorda sınıfa doğru yürümeye başladık.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mor İksirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin