Ellerimi sıkıca kavrayan sıcak elleriyle kalbim buruk bir tebessüm savurdu.
''-Bunu bana neden söylemedin?''Hüzünleriyle örttüğü sinirini her kelimesinde hissediyordum.Sinirliydi bana.Kızgın,kırgın..Haksız da sayılmazdı.Gözlerime bakıyor fakat gözlerimi görmüyordu sanki.Duvara bakar gibi hissizdi yüzü.Ama tanıyordum onu.Düşünceliydi.
''-Söyleyemezdim''dedim gözlerimi gözlerinden kaçırırken.O hayat bulduğum gözlerine şimdi bakamaz olmuştum.Bu garip bir iç güdü,ismini koyamadığım bir duyguydu.Utanç desem değildi,korku desem zaten korkularım yüzünden bu haldeydik.Soru işaretiydim artık.Sorulardan bıkmış soru işaretleriydik.
''-Hayır söyleyebilirdin''derken kalbindeki kıvılcımlar bana ulaşmıştı.Sesi daha yüksek,daha sinirliydi.Elleri ilk defa soğuktu.Gözleri ilk defa üşütüyordu beni.Başımı ağır bir şekilde sağa sola salladım.
''-Anlamıyorsun''Sesim tahmin ettiğimden daha kısık,daha boğuk,daha güçsüzdü.Elimi ellerinden hızlıca çektim.İlk başta biraz afallasa da belli etmeden toparlandı.Hastanenin rahatsız yastığında başımı sağa çevirdim.Sol tarafımda kalmıştı o.Sol yanımın en derin tarafında..
Anlamıyordu beni,anlamaya da çalışmıyordu.Dolan gözlerimi sıkça kırparak göz yaşlarımın düşmesine izin vermedim.Onunla tanıştıktan sonra daha mutlu bir hayata gözlerimi açmıştım.Gözlerimi kapattım.Hastanenin nefret ettiğim kokusu ciğerlerimi doldururken tekrar o günleri hatırladım...