Bölüm 1

21 2 0
                                    

Endişe duygusu tüm bedenimi sararken, birde bunun üzerine korkuda eklenince panik yapmamak elde değil. Bakışlarımı gecenin karanlığında adeta ben " pahalıyım " diyen telefonuma çevirdim, sekiz dakika olmuştu tam "sekiz"dakika Cansu'nun bana attığı korku dolu,titrek sesiyle"Arya sana ihtiyacım var" adlı ses kaydını dinleyeli. Başka bir yabancının - ki ben en yakın arkadaşı oluyorum- sesine bile tahammül edemiyosa, ya gerçekten kötü bir durum olmuştu, ya da herzaman ki gibi depresyondaydı. Cansu benim ev arkadaşım, kardeşim, dostum dediğim kişi, evden çıkarken bana her ne kadar sen de gel diye yalvarsa da, bırakın kabul etmeyi bu fikri bile düşünmemiştim. Gittiği yer Amerika'nın en ünlü barlarından birindeki Banu sürtüğünün doğum günü.Bu hayatta " nefret edilecek ilk 10 kişi" adlı bir liste olsa Banu muhtemelen 10 sırayıda kaplar, Cansu'nun oraya gitme sebebi tabiki o kızı sevdiği için değil, Ordaki bebelerinin çekildiği selfielerde görünmek ve daha sonrasında ailesinin " cemiyet" adı altındaki hava atma girişimlerinde bulunabilme olayıydı. Her ne kadar ailem bana gitmem için dil döktüyse onları kesin bir dille reddetmiştim,onlar da fazla üzerinde durmadılar biliyorlardı eğer oraya gidersem olay çıkaracağımı rezil olmamak için üstelemediler, bir keresinde onlara göre çok önemli bana göre gereksiz olan bir iş yemeğinde Banu üzerime " bilerek" içki döküp sonra da masum kızı oynamıştı, tabi benim şalterler tavan tüm sosyetenin içinde kızı dövüp yaka paça dışarı atmıştım. O olaydan sonra ailem bana demediğini bırakmayıp üstüne üstlük babamdan tokat yemiştim. Bunun üzerine hiç tereddüt etmeden bavullarımı toplayıp ilk uçakla Amerika'ya geldim. Cansu da beni yanlız bırakmamak için geldi peşimden, ama bu olayların iyi bir yanı varsa kesinlikle babamla aramın daha iyi olması.O olaydan sonra arkamdan buralara kadar gelip, benden özür dilemiş pişman olduğunu söyleyip geri gelmemi istemişti. Biz de Cansuyla ortak bir karar alıp lise 3.sınıfı burada okuyacağımızı bildirmiştik. Her ne kadar ailelerimiz biraz tereddütte kalsa da Cansu'nun üstün ikna yöntemleriyle bu işi halletmiştik. Tek karşı çıkan abimdi abartısız tam 2 ay boyunca ne aramalarıma cevap verdi ne de mesajlarıma en sonunda dayanamayıp barışmıştı elbette. Ama o günler hatırlamak istemediğim en önemli şeyler arasındaydı. Hatırlamak istemediğim bir diğer şey ise Banu'nun buraya gelmesiydi.Millete göre buraya gelme sebebi ufak(!) bir kaçamak olsa da, bana göre benim hayatımı zindana çevirmek, gittiğim lisede kimden biraz hoşlansam ertesi gün Banu'nun yanında görüyordum. Ben bunları düşünürken geldiğimi farkettim, artık arabayı ne kadar hızlı sürdüysem 1 buçuk saatlik yolu yarım saatte gelmistim. Cansu arayınca ne halde olduğumu umursamadan pijamamın üzerine dolaptan bir hırka kaptığım gibi apar topar buraya gelmiştim. Üzerimdekilere aldırmadan, içeri koşmaya başladım mekana yaklaştıkça bazı sesler duyuyordum biraz daha ilerleyince durup dinlemeye karar verdim;

" C-ansu bak bildiğin gibi değil açıklayabilirim bırak o elindekini güzelim.."

" Neyi açıklıyacaksın Allah'ın cezası!!! Beni nasıl aldattığın ımı? Hepinizden neftet ediyorum ben sana güvenmiştim lan Selim yapmaz demiştim!"

Cansu'nun sesini duyduğum gibi içeri daldım ;
her yer dağılmış müzik sesi kesilmiş herkes sanki filmmiş gibi bir yere bakıyolardı bakışları takip edip ne olduğuna baktım. Baktığım gibi de dona kaldım, Cansu elinde kırık içki şişesini bileğine sabitlemiş hıçkırarak ağlıyodu, Selim Cansu' nun sevgilisi anladığım kadarıyla artık eski sevgilisi bir şey söylüyodu ama bana uğultu gibi geliyodu, tek düşündüğüm Cansu'nun kendine zarar verme durumuydu ve bu his çok.. Kötüydü. Sonunda az da olsa sesimin çıkacağına inandığım zaman " C-ansu" diye mırıldandım. Sesim beklediğimden daha yüksek çıkmış olucak ki Cansu da dahil tüm bakışlar beni buldu. Cansu'nun beni gördüğü zaman gözlerinde oluşan pırıltı inanın bana her şeye bedeldi. Elindekini son hızla atıp koşarak bana sarıldı.
" A-rya gidelim burdan nolur" diye fısıldadı.
" Ştt geçti Cansu hadi gel gidelim"

Cansuyu kolundan tutup dışarıya doğru sürükledim, arkama dönüp ağzımı oynatarak Selim'e " Seninle Sonra Görüşecez" dedikten sonra arabaya bindiğim gibi gaza bastım şu an Cansu'nun canını yakan herkesi parçalamak istiyorum. Onun canını nasıl yakarlar? Cansu benim aksime gayet sakin ve uyumlu bir kızdır çoğu zaman arkamı o toplar zaten. Cansu gibi bir kız bu hale geldiyse mutlaka çok kötü bir şey olmuştu şu an üstüne gitmek istemiyorum eve gidince her şeyi bir bir öğrenicektim. Ama şu an anlayışlı olmak zorundaydım onu daha fazla üzmek istemiyorum. Göz ucuyla ibreye bakıp 160la gittiğimi gördüm. Cansu 80 i geçsem bana bir dünya söz söyler sonrada ondan gizli araba yarışlarına katıldığım için benle 2 saat konuşmazdı. Şu an durumun ciddiyeti oldukça fazlaydı ve ben bu hallerini fırtına öncesi sessizlik olarak görüyordum.
Bakışlarımı Cansu'ya çevirdiğim zaman gözlerini tek bir noktaya sabitleyip boş boş baktığını gördüm. Yok bu böyle olmuyacak! Yarın ilk iş gidip o Selim itinin ağzını burnunu kırmak. Ben bunları düşünürken aşina olduğum o tanıdık sokağa giriş yaptım. Cansuyla beraber iki katlı dublex çok şirin bir evde oturuyoruz. Cansu ve Ben gösteriş meraklısı asla olmadık, ailelerimizin bizim için aldığı o koca evi satıp birazıyla bu evi aldık, paranın geri kalanını hiç düşünmeden bağış için ayırmıştık. Arabayı evin garajına parkettikten sonra, aklıma anahtarları evde unuttuğum geldi,
" Cansu canım anahtarların yanında mı?"Cansu bana kısa bir bakış atıp titreyen elleriye çantasını uzattı, derin bir nefes alıp anahtarı deliğe sokup kül rengi olan dış kapıyı açtım, Cansu'ya doğru dönüp;
"Sen üzerini değiştir sonrada odama gel bunu beraber atlatıcaz"deyip ona şefkatle baktım kahverengi gözleri ağlamaktan şişmiş tüm makyajı yüzüne bulaşmıştı belli bellirsiz kafa sallayıp odasına gitti. Adımlarımı hızlandırıp mutfağa geçtim kahve makinesini prize takıp Cansuyla lacivert mi olucak yoksa pembemi konulu tartışmamızdan orta yolu bulup moru seçtiğimiz dolaptan beyaz bir fincan çıkardım. Kahveyi fincana koyup şeker atmadan hızla odama geldim. Cansunun yatağımda oturmuş hıçkırarak ağladığını görünce bardağı makyaj masamın üzerine bırakıp ona sarıldım.
"Cansu neler olduğunu anlatır mısın? Bitanem"

Cansu benden ayrılıp derin bir nefes aldı;

" Başlangıçta her şey güzeldi Selim beni evden almaya geldi bana iltifat filan etti sonra parti alanına geldik. Banu beni görüp yapmacık bir şekilde güldü sonra Banu'nun yanındaki kişiye baktım A-rya o Selen'di"

" Hani şu Selim'in eski sevgilisi olan mı?

"E-vet tabi Selim bunu görünce benden ayrılıp barmenin yanına gitti tabi ben de peşinden ard arda içmeye başladı ben de dayanamayıp yeter diye bağırdım. Sonra beni kolumdan tuttuğu gibi üst kata götürdü hızla duvara vurup dudaklarıma yapıştı, Ben de karşılık verdim giderek daha ileriye gitmeye başladı ben hazır değildim Arya, onada bunu söyledim çok sinirlendi ama sonra tamam dedi "
" Cansu istersen sonra anlatabilirsin "

" Hayır şimdi anlatıcam sonra partiye geri döndük ondan izin isteyip lavoya gittim oda soğuk bir sesle tamam dedi makyajımı tazeledikten sonra onu bıraktığım yere gittim orda yoktu her yeri aradım Arya her yeri sonra yukarı çıktım, öpüştüğümüz odadan sesler geliyodu, kapı aralıktı Selim Selenin üzerinde bir ileri bir gidiyordu Arya"

" bak gercekten eğer anlatmak istemez-"

" Sonra Selen ona pişman mısın diye sordu oda hayır güzelim dedi Arya pişman değilmiş kan beynime sıçradı o zaman damarlarımdaki tüm kanın yok olduğunu hissettim çok canım yandı "

Öfkeden vücudum kasılmıştı o Selimi öldürmemek için kendimi zor tutuyorum şu an, Cansuya dönüp yumuşak bir ses tonuyla

" Senin için yapabileceğim bir şey varmı? "Bunu onun moralini düzeltmek için yapıyodum şu an öl dese hiç düşünmeden ölüme giderdim

Cansu kendinden emin kararlı bir ses tonuyla;

"Gitmek istiyorum" Ona anlamaz gözlerle bakınca cümlesini devam ettirdi

"Türkiye'ye"

SARIŞINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin