Söz konusu klip: https://www.youtube.com/watch?v=z40VV6gNp2A (Türkçe altyazıyla izlerseniz daha anlamlı olacağını düşünüyorum.)
****
Bir şey uzattı Taekwoon'a. Genç adam, odanın camlarından güneş girmesine rağmen görmüyordu hiçbir şey. Yine de uzun parmaklarının arasına aldı uzatılan şeyi. Bir karttı bu. Üstündeki kuru çiçeği hissetti parmak uçları, kokusu da burnuna geliyordu. Göremiyordu ama baktı elindeki şeye. Üstünde ne yazdığını biliyordu, bu günün geleceğini hep bildiği gibi. Omuzlarından başına doğru minik örümcekler tırmanıyormuş gibi hissedince titredi. Eskiden kıyamadığı için bakmadığı sevgilisinin yüzüne şimdi korkudan bakamıyordu. Gerçi, baksa onu da göremezdi.
Kız, zarif adımlarla yatağın etrafından dolaşıp elindeki bavulu doldurmaya başladı. Elbiselerini yerleştirdi önce sakince, küçük ellerinin titrediğini fark etti sonra. Öfkelendi. Hayır, aslında başından beri öfkeliydi. Sevdiği adamı düğününe misafir olarak çağırdığı için; sevdiği adam onu buna mecbur bıraktığı için; sevdiği adam ona dur demediği için; sevdiği adam, o kendisini bırakıp başka bir adamla evlenecek kadar ileri gittiğini bildiği halde, her gece o uyurken saçlarını okşadığı için. Sevdiği adama öfkeliydi. Sevdiği adam da farkındaydı, her şeyin.
Ama işte, yine orada oturmuş genç kızın bağıra bağıra eşyalarını toplamasını dinliyordu hiçbir şey yapmadan. Dizlerini karnına çekip içine kapandı. Dışarıda olanlara tepkisiz kalabilmesinin tek yolu buydu; damarlarında dolaşan kanda olan biteni dizginlemeliydi önce, sonra yüz ifadesini sabitlemeliydi. Takacağı maskenin kırılmaması için gereken şey buydu.
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın çığlıklara dayanamadı. Kalbi göğüs kafesinin içinde patlayacak gibiydi. Kalkınca ayaklarının altındaki döşemelerin gıcırdaması onu bir saniyeliğine durdurdu. Korkuyordu kendisinden. Kendine hakim olamamaktan ödü patlıyordu. Yumruklarını sıkıp koşar adım banyoya girdi.
Çeşmeyi açıp ellerini suyun altına uzattı. İrkildi kan kokusu burnuna geldiğinde. Biri onu omuzlarından tutup sarsıyordu sanki. Sonra yavaş yavaş suyun rengi kırmızı oldu. Şaşırmadı genç adam, kendi kanıyla temizlenmek onun için yeni bir şey değildi. Şimdi sırası değildi yalnızca, o kadar. Olur da sevgilisi gitmeden son bir kez uzanırdı ona... Küçük ellerini lekelemek istemiyordu.
Suyun şeffaflığına kavuşmasını beklerken kendini daha fazla tutamayıp aynaya baktı. Gerçek yüzü oradaydı, henüz maskesini takamamıştı. Kaşlarını çattı.
"Mutlu olacak," diye mırıldandı öfkeyle. Aynadaki güldü başını yavaşça iki yana sallayarak. "Biliyorum," diye ısrar etti Taekwoon. "Beni sevmiyor artık, benimle mutlu değil ki zaten."
Kendine hatırlatmaya çalışıyordu. "Cehennemin dibine git!" diye bağırırken gözlerinde yanan nefreti, onun kıymetli canını acıtmamak için kendisiyle verdiği savaşı, ikisi içinde işkence olan o anları bir bir hatırlamaya çalışıyordu. Genç kız gözlerinin önünde eriyip bittiği için ona biraz zaman da vermişti, hani şu ilaç dediklerinden. Henüz tam anlamıyla iyileşmediğini biliyordu ama kanatlarının yarası hafiflediğinde ilk yaptığı şeyin kaçıp başka bir yuvaya sığınmak olduğu gerçeği Taekwoon'a her şeyi yanlış yaptığını hissettiriyordu. Yapmamış olmayı isterdi. Yine de yapmıştı, geri alamazdı. İşte tam da bu yüzden yaralı kuş sığınacak bir yuva bulmuşken onu bırakmalıydı.
"Zaten benimle mutlu değil," diye tekrarladı. "Birbirimizi sevmiyoruz."
Beyaz havluda kırmızı lekeler bırakarak ellerini sildi. Sevgilisinin buraya girmeyeceğini umut ediyordu.
Salondaki masanın sandalyelerinden birini çekip oturdu. Titreyen ayak bileklerine dokunmak için dizlerini karnıma çekti. Korkusu dinecek miydi? Belki biraz sakinleşse onun için çok daha güzel bir veda sahnesi yaratabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Liar [Tek Bölümlük Hikaye]
Short StoryVIXX LR'ın Beautiful Liar şarkısından esinlenilerek yazılmıştır.