Bir yıldır psikoloğa gidiyordum. Annem ve babam ayrılmışlardı ve bende de bırakılma fobisi çıkmıştı yani en azından bana bu kadarını söylüyorlardı. Babamla arada görüşüyorduk. Sadece maddi yardımlar yapıyordu. Aslında psikoloğumu seviyordum. Bana her seansımız bittiğinde " sen iyi olacaksın, önünde uzun bir yol var. Daha 17 yaşındasın. Ve 18ine iki ay sonra giriceksin. Ayrıca sen Dolunay Akçay'sın tabi ki herşeyi yıkıp güçlü olacaksın." derdi. Bu beni bir misli mutlu ederdi. Annem işinden dolayı benimle pek ilgilenemiyordu. Kendisi büyük bir firmada patron yardımcısıydı. Babam da ona rakip olan firmada patrondu. Vardı benimde iki üç yakın arkadaşım. Hilal, Berfin ve Batu hepsiyle lisenin başında tanışmıştık. Hilal aynı zamanda annemin arkadaşının çocuğuydu. Batu ve Berfinde babamın arkadaşının çocuğuydu. Tesadüftür onlarla aynı lisede olmam. Aslında psikoloğum ' imkanınız varsa o arkadaşlarını da alıp okulunu değiştir.' demişti. Bunu annem çok düşündü. Ve daha iyisine karar verdi. Güzel Antalyamızı birakıp içinde kaybolacağım yeni bi ülkeye benzeyen istanbula gidecektik. Babamla konuşmuşlar oradaki evi okulu falan ayarlamış. Anneminde firmasının İstanbulda şubesi varmış orada devam edecekmiş. Bana fikrimi sormadılar. Hilal, berfin ve batuya ne olacaktı? İşte bu yüzden anneme " ama anne o büyük şehirde arkadaşlarım olmadan nasıl vakit geçiricem onlarsız napıcam?" diye çıkıştım. Annem sakindi, hep öyle olurdu zaten. "Bunları benimle konuşma dolunaycım, yarınki seansında psikoloğunla konuş. Ayrıca psikoloğunda bu hafta içinde istanbula üç aylığına gidiyor diye duydum." dedi. Birşey demeden merdivenlerden odama çıktım. Kafamdaki sorular çok fazlaydı. Mantıklı düşünemiyordum zaten. Delinin tekiydim. Bunu bana yapmaları haksızlıktı. Annem ve babam ayrıldıktan iki üç gün sonra intiharı denemiştim. Tam 13. kattan atlayacakken berfin ve batu tutmuştu beni. Seviyorum be onları. Şimdileri daha iyiyim. Bu düşüncelerle uyumuşum işte.
Ertesi gün okul için uyandım. Erken gidicektim dün berfin aramış ve öyle demisti nedenini söylemedi. Neyse gidince öğrenirdim.Yine siyahlara büründüm. Siyah kısa kahküllü saçlarım olmasına rağmen çok beyaz tenliydim. Ve gözlerim açık kahverengiydi. Giyinip çıktım hemen evden. Whatsapptan iki mesaj gelmişti ve biri berfindendi"erken gel." anladık be kardeşim nolduysa artık. "Nedenini söylemedin?" diye yanıtladım. Diğer mesaj batudandı "Sakın erken gelme." demişti hoydaaaaa abicim ama ne oluyodu böyle? "Neden" dedim " hilal üzücek seni" dedi. Kafam bi milyondu. Bu neydi şimdi? Batuyu dinlemiycektim o okula gidicektim ve neyse onu görecektim.
Okulun önündeydim. Karşımda okulun sevilen kızı Gamze vardı. Severdim onu. İlk defa tuhaf bi şekilde sırıttı. Anlamadım ve bende gülümseyip sınıfa girdim. Ve girmemle gözümden yaşlar akması bir oldu. Batu ve berfin kapıda durmuş bana bakıyordu berfin' öğrenme zamanın gelmişti' dedi. Hayır böyle öğrenmemeliydim. Hilal ve bir senelik sevgilim Deniz sınıfın ortasında sarmaş dolaşlardı ve gülüşüyolardı. Hilalin saçını tutup tuvalete götürmem iki saniyemi aldı. Düzgün bi kız değildim. Kimseye göre yaşamıyodum. Onaylarsam yapardım. Berfin falan da tutmadı beni biliyodu tutsa onu da döverdim. Hilalin dedikleri iyice sinirlenmeme neden oldu. " ya sen burdakilerin masum kişiler olduğunu mu düşünüyosun. Tek suçlu ben miyim? Peki açıklıyorum o zaman. Denizle yedi buçuk aydır sevgiliyiz. Seni sevmedi hiç. Sadece deliydin ve giderse daha çok üzülürsün diye düşündü. Ah, düşünceli sevgilim benim ah. Berfin ve batu ne kadar masum? Ondan da haberin yok tabii. Babanın yeni sevgilisinin çocukları onlar. Uyuyan güzelimiz uyuyo. Baban geçen hafta şirketin adını "BerTu" diye değiştirmedi mi gerizekalı. Haberin yok ki hiçbirşeyden. Tek suçlu ben değilim kızım uyan artık uyaaaaan." demişti. Göz yaşlarım benden izinsiz durmadan akıyordu. Açık kalmış bir musluktu sanki. Bitmiştim. Herşeyim dediğim adam beni hiç sevmemiş ve yedi buçuk aydır başkasıylaydı, o başkası da en yakın arkadaşımdı. Diğerleri ise babamın sevgilisinin çocukları. Söylemeliydiler. Neden sevmişti bu kadar onları da beni sevmemişti. Demek 'berTu' berfin ve batunun ismindendi. Ders dinleyecek halim yoktu. Psikoloğumu aradım. Beni almalıydı buradan. Aradım ve aldı beni konuşabileceğimiz muayenehanesine götürdü. Herşeyi anlattım. Ağlayarak. Kendimden,saflığımdan nefret ediyordum. Psikolog sağolsun biraz sakinleştirdi. " hayat dilekleri gerçekleştirme yeri değil. Herkes senin kadar temiz düşünceli biri değil. İnsanlar beyaz halde dünyaya gelir. Tanrı onları beyaz getirmiştir ve beyaz götürecektir. Fakat bir de şeytan dediğimiz siyah vardır. Siyah onları kandırıp lekelendirmekle görevlidir. Sen temizsin. İlk doğduğun gibi beyazsın. Bunun için gurur duymalısın kendinle. "dediğinde ben buna inanmadığımdan " sigara içiyorum, düzgün bir öğrenci değilim, kavga ediyorum bunlar beni siyahın içinde boğar bile." diyiverdim. " Herkesin rahatlama şekilleri farklıdır. Sigara içtiğini annene söylemeyebilirdin de. Ama doğruyu söyledin. Kavga ediyorsun çünkü nedenlerin var. Boş yere kavga etmiyorsun ki. Ben yemek yaparak rahatlarım. O da rahatlatmazsa rakıları bardağa koyarım sen rakı neden bardağa yarım konur bilir misin dolunay?" sorusuna hayır anlamında kafamı salladım. " çünkü rakı içen insan zaten yarım kalmıştır. Dertsiz insan onu hissederek içmez. Bak gidelim istanbula yeni insanlarla tanış bende seninle olacağım hem. " demişti bu konu gelince yine ağlamaya başladım. Ama rahatladığım için ağlıyordum. " nasıl güveneceğim kimseye, herkes aynı."dediğimde direk yanıtladı. " haklısın" dedi ve durakladı. Devam etti " sahneler aynı, kişiler farklıdır. Bu ilişkilerde de böyle, arkadaşlıklarda da. Biri gelir gitmem der, sen buna inandığında bir bakarsın o gitmiş. Örneğin deniz eski sevgilinden neyi farklı? Aynı konuşmalar, aynı hareketler onun için sende öylesin. Üzme kendini. Kır kelepçelerini unut eskileri ve yenilere adım at. Berfin batu hilali de affet. Bu en iyi intikamdır. Affet, fakat karşına çıkmalarına izin verme. Umursamazsan, üzülmezsin." dedi. Bu adamda birşey vardı beni iyileştirebilen. Çıktım oradan ve okula gittim teneffüsü bekledim. Hilale "onunla mutluysanız öyle kalın seni affediyorum. Ne kadar umrunda bilmiyorum ama benim karşıma çıkma." dediğimde gülüp gitti. Batu ve berfinde geldi hemen yanıma " babamla annenizin mutluluğunun bozulmasına izin vermeyin. Sizde iki kardeş kendinize dikkat edin fakat benim bir daha karşıma çıkarsanız affetmem ve babamın yanında kalmaya başlar o evi size dar ederim. " diyip çıktım okuldan.