Sabah alarmın sesiyle uyandığımda başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Geceden kalmanın etkisi işte. Başımı yastığa gömüp, elimi komidine atıp kırmızı düğmeyi aradım ama sonra oflayarak ayağa kalktım. 7 gündür bu berbat şehirdeyim ve hala alışamadım. Paldır küldür mutfağa gidip ağrı kesici arandım. Şu üst dolapların birinde bir aspirin buldum ve susuz içmeye çalıştım. Boğazıma kaçtı öksürmekten ölmeden kendime su katmayı başardım ve nihayet doğru düzgün bir şekilde içebildim.
Ben Emir Güngör. Babamla aynı adı taşıyoruz. Hakkında birşey bilmediğim aile geleneklerinden biriymiş işte. Emir Güngör denince akla babam geldiğinden -ki o ölene kadar da o gelecek- babam teftiş için beni üzerimizdeki şirketlere gönderir. Bu sebepten dolayı yeni açtığımız fabrikayı teftişe gönderdi.
Burda geriye kalan tek işim babamın istediği yazlıktı. Tatil günlerinde eski memleketine gelip hem- haklarında bir şey bilmediğim- akrabalarıyla görüşücek, hem de buraya yaptırdığı fabrikaları kontrol edecekti. Bende bu berbat şehre bir daha gelmek zorunda kalmayacaktım. Ömrümde bu kadar yanılamazdım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Temmuz, Ekim'e Aşık Olursa
RandomUfacık bir yalanla siz bilmeden de olsa hayatınız değişebilir mi? Bu hikaye filimlerdikinin aksine monoton bir hayat yaşayan zengin bir adamın hayatının renklenmesini anlatır. Takii o güne kadar... (Bu hikaye "Ghajini" adlı filmden esinlenerek oluşt...