Bölüm 1

25 1 0
                                    

Bugün yapılacak o kadar çok işim vardı ki başımı kaldırıp Can'ın ne dediğine kulak kabartacak kadar zamanım bile yoktu. Fazla otoriter bir kadınım biliyorum ama sözlerimi dinlemedikleri zaman hep sinirlerim bozulur, kendime hakim olamam. Hayal henüz 5 yaşında ve çok güzel bir kız. Onunla bu aralar pek fazla ilgilenemiyorum. Biz okula gittiğimizde ona Eda bakıyor-yardımcımız- onunla ilgileniyor. Can iyi bir çocuk, genellikle sözlerimden dışarı çıkmaz ve büyüklerine karşı hep saygılıydır. Onun en sevdiğim yanı insanlara yardım etmeyi çok sevmesidir. İnsanlar için üzülür, yardıma ihtiyaçları olduğunda bir şeyler yapmak için o küçük bedeniyle çırpınıp durur. Bu özelliğiyle onu babasına benzetirim. Tıpkı babası gibi yardım etmeyi sever. Murat, cerrah olduğu için o da benim gibi yoğun çalışıyor ve bizimle pek fazla ilgilenemiyor. Bazen bunu dert ediyor bazen de bu kadar işine düşkün olduğu için eşimle gurur duyuyorum. Keşke bugün hep beraber bir şeyler yapabilme fırsatımız olsaydı diye düşünmeden edemedim.
"Anne, gerçekten bugün okula gitmek istemiyorum. Bu sefer yalan söylemiyorum inan bana."
Ahh... Her zaman söylediği bahanelere bu sefer karnım tok. Ciddi anlamda Can'ın artık bir kendine gelmesi gerekiyor. Bu sıralar çok fazla devamsızlığı oldu. İlk okul 3. sınıfa gitse bile bir öğretmenin çocuğunun devamsızlık yapmaması gerektiğini bir türlü öğretemedim bu çocuğa.
"Yeter artık çok fazla naz yaptın hadi bakalım düş peşime."
"Ama..."
"Sen yine ödevlerini yapmadın değil mi? Öğretmenler odasında kulağıma bir tane bile şikayet ilişirse, bu sefer uzun süre bilgisayara el süremeyeksin ona göre."
Off çekerek "peki anne"dedi.
Tüm gün boyunca yazılıları okumaktan gözlerimin altının şişmeye başladığını fark ettim. Biraz fondoten sürdükten ve makyaj yaptıktan sonra Canla beraber evden çıktık. Arabaya binerken yine, Türkçe öğretmeni olmak yerine hep hayalimin mesleği olan bir kimyager olsaydım ne değişirdi acaba diye düşünmeden edemedim.
"Anne, gerçekten içimde kötü bir his var sadece son kez okula gitmesem olmaz mı?"
"Hayır dedim sana Can, lafımı dinlemeyi öğren artık!" 9 yaşına girdiğinden beri böyle davranışlarda bulunmasının sebebini bir türlü anlayamıyorum. Can, her zaman etrafındaki insanlar tarafından imrenilerek bakılan bir çocuk olmuştur. Bu sıralar çok fazla şaşırtıyor beni.
Birden telefon çalmaya başladı. Normalde benim araba kullanırken telefona cevap vermeyeceğimi herkes bilir ama bu sabah okula biraz geç kaldığımız için arayan okul müdür yardımcımız Mert Bey olabilir diye telefona cevap vermek istedim.
Bir elim direksiyondayken diğer elimle arka koltukta telefonumu aramaya başladım. Arkadaki adam korna çalıp beni tedirgin etmese bu işi hemen bitirirdim.
"Anne önüne..."

Gözlerimi karanlık bir odada açtım. Perdeler kapalı, kapının yanında iki kişilik bir koltuk ve kolumda serum vardı. Duvardaki saat gecenin 2'sini gösteriyordu. Dün sabah neler olduğunu hatırlamak için beynimi biraz zorladım. Neden buradaydım ki? Sabah olanlar birden beynime hücum edince tedirginlikten elimin titremeye başladığını hissedebiliyordum. Hastahanedeydim. Can da burada miydi? İyi miydi? Bir yerine bir şey olmuş muydu? Yerimden aniden fırladım. Koridorda koştururken gece nöbetine kalan hemşire: "Ceyda Hanım sizin odanızda olmanız gerekiyor." Diye seslendi. İsmimi normal olarak biliyordu, o zaman Can'ın da nerede olduğunu bildiğini düşündüm.
"Can nerede? Oğlum nerede lütfen söyleyin!!" Korkudan aklımı yitirmeye başladığımı hissediyordum.
"Lütfen sakin olmaya çalışın bayan. Söyleyeceklerimi sakin bir şekilde dinlemeniz gerekli, tansiyonuzun yükselmesini istemeyiz.
Kötü bir şeyler olmuştu. Çok belli oluyordu ve bu lanet kadın bana hala sakin olmaya çalışmamı söylüyordu.
"Oğlunuz şu an yoğun bakım ünitesinde."
"Aman Allahım."
O an kalbimin duracağını sandım...

6. HİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin