Tanıtım

253 19 7
                                    

Elini uzattı. Son kez dedim, içimden. Son kez ona kapılayım. Uzattığı elini tuttum. Buz gibiydi. Diğer elinde tuttuğu sigarasını atıp, elini belime atarak beni kendine çekti. Gecenin bir vakti, müziksiz sadece şehrin dört bir yanından gelen sesler ve benim hıçkırıklarım eşliğinde dans ediyorduk, buna dans denir miydi bilmiyordum ama ömrümün geri kalanını onunla bu çatıda sallanarak geçirebilirdim. Yanağımdan düşen gözyaşımı silmek için buz gibi ellerini yanağıma değdirdi. Sus dedim kendime, ağlama. Gerizekalı, kes artık, kes.

 O ise derin bir iç çekti.

Alnını alnıma yasladı, sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. Sanki birisi duyacakmış gibi fısıldadı.

"Yapamazsın."

Daha fazla ağlamamak için iki elimle ağzımı kapattım. Ama nafileydi. O konuştukça sanki içimden bir şeyleri söküp alıyorlardı.

"Zorundayım,"

Başımı kaldırıp ona baktım. Gözünden bir damla yaş süzüldü.

"Zorundayım,"

Parmaklarımın ucunda yükselerek, gözyaşından öptüm. Yanağından öptüm.

"Zorundayım,"

Göğsüme bir şey saplanıyordu.

Onun da sesi işkence çekiyormuş gibiydi.

"İzin veremem, vermemem lazım."

"Siktir."

Gözlerimin içine baktı, elleriyle yüzümü avuçları arasına aldı. Ellerimle sıkı sıkıya ceketinin ceplerine tutunuyordum.

"Ağlama, ağlama."

Elimdeydi sanki.

Önce alnımdan, sonra da gözlerimden öptü. Başını başka tarafa çevirip gözlerini sildi. Tekrar bana döndüğünde, ellerimi avuçları arasına alıp ısıtmaya çalıştı. Tebessüm etmeye çalışarak,

"Ellerin buz gibi."

dedi.

Cevap vermedim. Gözlerimi ellerimizden ayırmıyordum, ayıramıyordum hipnotize olmuş gibiydim. Ya da aklımı kaybetmek üzereydim. Biraz daha ısıtmaya çalıştıktan sonra bıraktı. Tekrar ceketinin ceplerine tutundum. Hala sessizce ağlıyordum, yaşlar sessizce süzülüyordu yanaklarımdan. Elleriyle yüzümü kavradı.

"Bana bak,"

"Bana bak."

Başımı kaldırdım. Kızarmış mavi gözlerine baktım. Bir zamanlar bakmaya çekindiğim o mavilere doyasıya baktım.

"Seni aramaktan son nefesimi verene kadar vazgeçmeyeceğim."

Sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Bir anda sıkıca sarıldım ona. Hıçkırıklarımın arasından,

"Korkuyorum."

Dedim.

Konuşmaya zorladı kendini ve acı çeken bir sesle,

"Biliyorum."

Geri çekildiğimde, gözlerimin altında biriken yaşları baş parmağıyla sildi.

"Ama korkma."

"Çünkü sen, benim tanıdığım en güçlü kızsın. Sana şerefim ve namusum üzerine yemin ederim ki...Yemin ederim ki seni bulacağım. "

İçim korku ve acıyla dolup taşıyordu. Onu daha şimdiden özlemeye başlamıştım. İnsan yanında duran bir insanı nasıl özleyebilirdi?

Sesini yükseltti,

"Anladın mı beni? İstersen gökyüzüne çık. O göğü delip yine de seni bulacağım."

Kafamı salladım. Biraz olsun konuşabilmek için kendimi zorladım, sesimi çıkarmaya çalıştım.

"Şimdi sen beni dinle."

Kırık bakışlarla bakıyordu. Elimi ensesine koyarken o da yüzümdeki eliyle gözümden akan yaşları siliyordu.

"Küçükken anneme hiç söyleyemedim ve...Ve öldüğünde bu içimde kocaman bir delik açtı. Doldurulması imkansız bir delik-"

Lafımı kesmeye çalıştı.

"Sus. Biliyorum, beni bulacaksın."

"Ama lütfen izin ver söylemek istiyorum."

Sonlara doğru gücümü kaybettim, tekrar ağlamaya başladım.

"Ben..."

Alnını, alnıma yasladığında onu öpmek istedim. Parmaklarımın ucunda yükselerek sıcacık dudaklarına ulaştım. Elleri hala yüzümdeydi. Öyle tutkulu bir öpüşme değildi, aslına bakarsanız öpüşme denilebilir miydi bilmiyordum çünkü sadece dudaklarımız birbirine değiyordu. 

Daha fazlasına dayanamazdım, ya şimdi gidecektim ya da ölüm pahasına gitmeyecektim. O yüzden bir anda kendimi geri çektim. Yüzümde duran ellerini ellerim arasına aldım. 

 Ve söyledim.

"Seni seviyorum."

Ellerini yavaşça bıraktım, sonrasında ona hiç bakmadan ağlayarak çıkışa yöneldim. O ise arkamda öylece kalakalmıştı. 

9

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BRATVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin