YK/3

19 1 1
                                    

Duyduğum ses beni panikletirken sakin kalmaya çalıştım. Yanlış bir şey yapmıyordum. Sadece abimin hayatında olan bilmediğim bir şeyi öğrenmeye çalışıyordum. Onun hayatında olan her şey beni ilgilendirirdi.

"Ne oluyor burada?"

Abim çatılmış kaşlarıyla adım adım bize yaklaşıyordu. Adını hala bilmediğim çocuğa yaklaştım.

"Ne mi oluyor? Ne oluyor abi? Sence ne oluyor?" dedim kaçamak cevaplar vererek. Aklını dağıtırsam sorduğu soru amacından sapabilirdi.

"Ben de onu soruyorum. Ne oluyor Aral?" dedi bu sefer daha sert bir sesle. Demek adı Aral'dı. Abim gözlerini ona dikmişti. Aral da aynı şekilde abime bakıyordu. Aralarındaki bakışma ortamdaki gerginliği sembolize eder gibiydi. Söyleyebileceğim şeyleri düşündüm. Bu işten nasıl sıyrılabilirdim? Abimin aklının dağılmasına sebep olacak bir şey... Aklıma ilk gelen şeyi düşünmeden söyledim.

"İlk görüşte aşk."

İkisinin de bakışları anında bana döndü. Kafaları karışmış gibiydi. Aral'ı daha yarım saat kadar önce tanımış olsamda bakışları her zaman mesafeli ve bir duygu belli etmeyen şekildeydi. Ama şimdi yüzündeki bariz karışıklığı seçebiliyordum.

"Ne saçmalıyorsun Lina?" dedi abim. Aral sessiz kalıyordu. Bana bakmakla yetiniyordu sanırsam.

"Aşk abiciğim, aşk. Ne demek 'ne saçmalıyorsun'? Abi çok kırıldım sana, küsüm şu an seninle. Sakın konuşma benimle. Beni çok kırdın." dedim ve ikisini de geçip ilerlemeye başladım. Abime omuz atmıştım geçerken. Ben iyice kapmıştım bu işi! Abim artık saçmalıklarımı mı, söylediğim cümleyi mi düşünecekti bilmiyordum. Bu olayı da atlattım diye seviniyorken kolumdan tutulup çevrildim. Gözlerimi yummuştum.

"Burada ne olduğunu anlatmadan bu işten sıyrılamazsın Lina. Ayrıca gözlerini kapatmandaki amaç ne? Hayır, saçmalıyorsun da bir insan bu kadar saçmalamaz."

"Ya..." dedim ağlamaklı bir sesle.

"Sen hep böyle yapıyorsun. Saçmalıyormuşum! Uf, sus ya."

"Anlat lan şunu!"

Bağırması yüzümdeki ifadeyi korkuya çevirirken kurtulamayacağımı anladım. Halbuki birkaç dakika önce ne de güzel kurtuldum sanıyordum. Aral'a baktım. İfadesizce bana bakıyordu. Yine. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ortaya saçma saçma sapan bir cümle atmıştım. Ne söylersem söyleyeyim sonucunun birçok şeyi değiştireceğinin farkındaydım.

"Dedim ya, ilk görüşte aşk."

"Ne demek ilk görüşte aşk? Saçmalama da lafı dolandırmadan anlat şunu."

"Abi ben Aral'a aşık oldum. İlk görüşte. Sesini duyduğumda bile içimde bir şeyler kıpır kıpır oldu."

Aral'ın yanına gidip iki elimi yanağına koydum.

"Hem bak şu yakışıklılığa. Sesi ayrı güzel, kendisi ayrı bir tatlı. Nasıl aşık olmayayım?"

Yalan. Külliyen yalan. Ben aşka inanmayan bir kızdım. Sevginin büyüklüğüne inanırdım. Sevgi sonsuzdu. Biriyle beraber olmam için ilk önce onu sevmem gerekirdi. Aşık olmam değil. Zaten inanmıyordum. Aral'ın bakışları sertleşti. Yanağındaki ellerimi tuttuğu gibi hızlı ve sertçe itti. Bu yaptığına şaşırırken gözlerinden ve yüzünden de bir şey anlayamamam beni daha çok meraklandırıyordu. Abim biraz ilerimizde olduğunu umursamıyor gibi kolumu sıkıca tuttu ve beni kendine çekti. Vücudum onunkine yapıştı. Kolumu aynı sıkılıkta tutarken yavaşça kulağıma eğildi. Yaptığı hareketlere bir anlam veremiyordum. Ama ürpermiştim.

Yıldız KaymasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin