Giydiği straplez elbise köprücük kemiklerinden omzuna doğru uzanan dövmesini açıkta bırakıyordu. Sarı kısa saçları ensesine kadar geliyordu. Genelde kısa saçlı kızlardan hoşlanmazdı fakat Emma onun ilgisini üzerine çekmişti. Kısa ve beyaz bir elbiseydi. Bu elbise aynı Emma'yı yansıtıyordu. Dokunsalar kirlenecek kadar saf ve masum. Kırmızı babetleri ile bandanası ona renk katmıştı. Doğruyu söylemek gerekirse Luke onu istiyordu ama ona dokunamazdı. Onunla tanışması bile bir bebeği öldürmek kadar kötü hissettirirdi Luke'a.
Bugün Emma'nın en güzel günüydü. Bugünü mahvetmeyecekti. Luke içkisinden bir yudum alarak iç geçirdi.
"Ben de kuşları anlıyorum. Ama kendimi asla. "
Selaaamm biraz gizem katayım derken kitaba mıçan yazarınız geldi... Sansür kullanmayı tercih ediyorum. Her küfrün başına ya da argonun başına "m" ya da "n" getirerek onu sansürlüyorum. Küçük okuyucularıma kötü örnek olmamak adına...
Uhm... Yeni kurgu sizce nasıl?
Anonim: Çok saçma.... Pff!!!
Anonim2: Iyyykkkk...
Gibi. Öf saçmaladım iyice. İki ay doğayla iç içe yaşayınca deliriyor insan. Siz de hikayelerinizi bana gönderin kesinlikle okurum. :)) İyi günler herkese lol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEARING BIRDS
FantasyKuşları seviyordum çünkü o kuşları anlıyordu. ||Tüm Hakları A Thousand Years'da saklıdır.||