Hep daha çok seven ben oldum. Daha çok üzülen ve kaybeden. Başta da, ortada da, sonda da. Evet, yine kaybeden ben oldum. Çünkü yanlış yaptım.
Her şeyiyle mi sevmeli insan? Ben her şeyimle sevdim. Bu sevgiye hah, dudaklarım da eşlik etti memelerim de. Daha çok "hizmet etti" mi demeliyim? Beni sev istemiştim, ama bir kitabı sever gibi soyut değil. Avuçlarında memelerim özgürlüğü kuşatır gibi sev istemiştim. Yanlış yaptım.
Bir gün bir adam bana, erkekler pişman olmayan kadınları severler demişti. Yaptığı hiçbir şeyden pişman olmayan ve aptal olmayan kadınları. Ben her hikayemin sonunda çok fazla pişman ve aptal oluyorum. Bu yazıyı daha sonraya saklıyordum ve çok güzel bir başlangıç yapmayı hayal ediyordum. Ama şuan gözlerim kıpkırmızı burnumu çekerken asla romantik olamıyorum. Çöpe bırakılmış bir demet kırmızı gülden farkım yok. Çok güzel sevildim ama artık çok soldum.
Evet ona kızıyorum ama yine onda derman buluyorum. Evet ona ağlıyorum ama yine de o siliyor gözlerimi. Çünkü başka kimsem yok. Kırdığım da o, kırıldığım da. Ağladığım da o, güldüğüm de. Ondan çıkıp yine ona giriyorum ve bu beni epey korkutuyor. Bu kara büyünün duası da onda gibi. Ama istediğim gibi olmuyor.
Evet, memelerim ellerinde kitlendiğinde bana o da çok mutlu ama onu mutlu edebildiğim tek şey bu.
Evet, onun yanında çok fazla kadın oluyorum ama çocuk yanım buna çok kırılıyor. Ben hala çok fazla çocuğum, sana yetemem. Elim ayağıma dolanır da elim eline dolanamaz. Korkuyorum ben ve gözlerimi sıkı sıkı yumamam. Küçük düşemem ama küçük olurum. Oyuncağını paylaşamayan bir kız çocuğu gibi herkesten sakınırım seni de öyle oynarım. Seni parmağımda oynatıyorum sanarsın. Yapamam.
Ben büyüyemem.