Şu anda anneannemin eski ama rahat koltuğunda uyuma çalışmaları içerisindeyim. Başarıyla sonuçlandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Kulağıma dolan müzik sesiyle gözümü açtım.Saat gece yarısını geçiyordu.Avşa'nın bi bölümü barlarla doludur ve anneannemin evi o kısma pek uzak değil.Bu yüzden ses net bi şekilde evin içindeydi.Esneyerek arkamı dondum.Ve bi not gördüm.
"Minik kuşum ben komşularımla sahilde oturuyorum."
Anneannem ve çarpık el yazısı sayesinde bi tane kahkaha patlatmıştım.Karnımı doyurduktan sonra telefonumu alıp Edaya mesaj attım . Eda benim burdaki arkadaşımdı. Burda yaşıyorlar ama arada sırada İstanbula geliyolar. Bu sene babasının işlerinden dolayı onu görememiştim ve çok daha fazla özlediğimi hissettim. Edadan onayı alınca anahtarımı alıp evden çıktım. Ama önce anneannemi bulmam gerekiyodu. Anneannemi bulup ona bu gece orda kalacağımı haber verdikten sonra yola koyuldum. Saat geç olmasına rağmen etrafta insanlar vardı. Her yer cıvıl cıvıldı. İstanbulda olsam bu saatte dışarı çıkamazdım ama Avşa çok farklı bu yüzden baya rahattım ama bu durum bi grubun onumu kesmesiyle sonlandı.
Sadece burda değil hayatımda ilk kez böyle bir şeyle karşı karşıya geliyodum. Korkunun yanında getirdiği şaşkınlıkla adeta donmuştum. Bir tanesi tam bir şey söylicekken arkadan gelen ve kükremeye benzeyen ses ile susmuştu.
- Yürüyün!
Bu laftan sonra bütün grup bir şey demeden yanımdan hızla geçmişti . Sokak lambasının izin veriği kadar emri veren çocuğun suratını incelemiştim. Buz gibi soğuk, masmavi gözleri vardı ve bir serseriye oranla fazla yakışıklıyıdı.Hızlı adımlarla sokakta yürürken bi tarafım onu düşünüyo bi tarafımda daha fazla bir şey olmaması için dua ediyordu. Sonunda evin kapısına geldiğimde hiç beklemeden Eda'nın boynuna atlamıştım. Hem onu çok özlemiştim hemde cok korkmuştum. Yaşanan olayın etkisi hala üzerimdeydi. Eda suratıma ve nefes alışverişime bakınca bi terslik olduğunu anlayıp gözlerini büyüterek;
- "Hey sen iyimisin?! Bu ne hal?"
Bende "içerde anlatırım" diye geçiştirmiştim.
"Daha ilk günden olay."diyerek kahkahayı bastı Eda. Bende hâla olayın etkisi üzerinde olduğu için tepki vermemiştim. İlk kez böyle bir şey gelmişti başıma. Bendeki durumu fark edince gülmeyi kesip;
- "Sıkma canını. Denk geliyor bazen böyleleri ama umarım onlar değildirler."
Ben anlamayan gözlerle Edaya bakmayı sürdürünce tekrar konuşmaya başladı.
- " Burda ben kendimi bildim bileli bir grup var . Yazları hepsi aynı gün buraya geliyor ve her olayda isimleri geçiyor. Hatta evleri biraz yukarda. Beraber kalıyolar. Aralarından bi tanesinin babasına aitmiş. Öyle duydum."
- " Sen onları tanıyor musun? Yani görsen tanır mısın? "diye sordum.
- "Görsem tanırım tabiki ama başka bir şey bilmiyorum. Zaten bunları herkes biliyor."Bugün olanları düşünerek kafamı yastığa koydum. Eda fazla abartığımı söyledi am abenim aklımdan çıkaramadığım tek olay değildi. O mavi gözlerde beynimi işgal etmişti. Eda daha fazla dayanamayıp dışarı çıkmayı teklif etti. Planımız tatlı yiyip eve dönmekti. Bu saatlerde etraf kalabalık olduğu için ailesi bişey dememişti. Kafam yine dalgındı. Tekerleklerin sesi ve önümde duran motosikletle kendime gelmiştim. Son an kurtulmuştum belki ama daha büyük bi sorun vardı. Şuan o mavi gözler tam karşımdaydı.