Merhaba! Yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Diğer hikayelerime de bakabilirsiniz ;) Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm çok içime sinmedi ama olsun.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Okyanus Serel! Sıra bendeydi. Şimdi güçlü bir kız olup gerçekleri öğrenme vaktiydi. Hastane odasına yavaş adımlarla girdiğimde beni doktorun gülen yüzü karşıladı. ''Merhaba. Ben Cengiz. Şimdi sizden sakin olmanızı istiyorum. Ayrıca her ihtimale karşı da hazırlıklı olun. '' Klasik doktor konuşmasıydı işte.
Test yapıldıktan yapıldıktan sonra sonuçların kanser olabileceğim yönünde çıktığını öğrendiğimde gözlerim dolmuştu. Kanserdi sonuçta. Kolay bir şey değildi. Acaba ailem öğrenmiş miydi? Ama susmayan telefon sesleri öğrendiklerine ibaretti. Ne diyecektim ki ? Onlardan gizli kanser testi yapıp kanser olduğumu mu ? Hayır. Bunu kim söyleyebilir ki zaten? Banka oturup başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Bankın diğer tarafına birinin oturduğunu fark edince ona doğru döndüm. Üzgün görünüyordu. Üzgün olduğu kadar da yakışıklıydı. Bana döndü ve yüz ifadesini değiştirmeyip iki saniye kadar baktığında baktığında önüme döndüm. Tam kalkacakken arkadan ''Merhaba. Şey rahatsız olma lütfen, ben Uzay. Yani Uzay Olgun.'' dedi. Ona dönüp elimi uzattım ve ''Okyanus,Okyanus Serel.'' Elimi sıktı. Şirince gülümsedim. Ve tekrar arkamı dönüp ilerlemeye başladım. O da neydi öyle? Neden sesi böyle güzeldi? Bunu düşünemezdim şu anda. Eve doğru ilerlerken umursamazca durup etrafa bakınmaya başladım. Hastane ve evin arasında mesafe çoktu. Saatte yediyi bulmuştu. Şimdi dön bakalım eve Okyanus. Artık gözyaşlarımı serbest bırakma vaktiydi. Eve nasıl dönecektim şimdi? Ah bu saate kadar nasıl kaldım ki burda? Telefonumu da açamazdım. Oflayarak yürümeye başladım. Bir araba önümde durdu. Arabanın içinden biri indiğinde Uzay olduğunu fark ettim. ''Seni bırakmamı ister misin? ''Yok ben de gidiyordum.'' ''Gerçekten mi?'' Gözlerimi kaçırdım. ''Yalan söyleyemiyorsun Okyanus.'' İsmimle hitap etmesi hoşuma gitmişti. ''Pe-peki.'' ''Bunu biliyordum.'' Kapımı açmasını bekledim ama açmadı. Ters bir bakış attıktan sonra sırıtarak kapımı açtı.
Biraz ilerledikten sonra ''İyi değilsin. Bir sorun mu var?'' ''Hiç.'' diye mırıldandım. Arabayı durdurdu ve bana döndü. ''İyi değilsin işte. Söylesene.'' ''Boşversene. Sen de iyi değildin?'' Hemen ona sorumu yönelttiğimde sırıttı. ''Önemli bir şey yok.'' ''He he. Ebemin de hiç sorunu yok zaten.'' Diye mırıldandım. Arabayı çalıştırıp önüne dödüğünde ''Öyle olsun bu seferlik.'' derken bu seferliğin üstüne basmıştı. ''Bu seferlik?'' dedim sorarcasına. ''Arkadaş değil miyiz?''' dediğinde ''Tabii.'' dediğimde sırıttı. Eve vardığımda bana bir kitap uzattı. Anlamamışça baktığımda. ''Rahatlatır,güven bana.'' Dediğinde şirince sırıtıp kitabı aldım ve teşekkür ettim. Eve vardığımda bir saat soru yağmuruna tutulmuştum. Sonra hızla odama geçip. Kitaba göz gezdirmeye başladım. İçinden bir not düştü. Numarasını yazmıştı. İçimden ''Zeki çıcık. '' diye geçirdim. Ve mesaj attım : ''Zeki çıcık.'' birkaç saniye sonra ne yaptığımın farkına varmıştım. Karışmıştı. Ben böyle mesaj atmayacaktım ki? Al işte. Ben de ne zaman rezil olacağımı bekliyordum. Mesajı gecikmedi.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Umarım beğenmişsinizdir. Votelemeyi unutmayın. Kısa oldu farkındayım ama zamanım yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlüklerin Ardında
ChickLitOkyanus Serel. Sessiz kız. Çünkü güçlü bir prenses o. Ama kendi dünyasında. Çünkü o bu dünyaya ait değil. Fazla masum bu dünya için. O gözlüklerin ardındaki dünyaya ait. Ama son aldığı haber kendi dünyasında bir kasırgaya sebep olmuştu. Adeta salla...