The Hibernis Orphanage

1.7K 45 9
                                    

''Byun Baekhyun! Müdür bey seni bekliyor! ''

Bayan Naomi'nin gür sesi, yatakhaneyi doldurduktan hemen sonra Sehun'un sıcak elini elimde hissettim. ''Eminim bir sorun yoktur Sehunnie, beş dakikaya buradayım!''diyerek, güven veren bir gülümsemeyi dudaklarıma yerleştirdim.

Bayan Naomi'nin bir parçası haline gelmiş siyah topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesler koridorda yankılanırken, duvara çizilmiş tatlı kedi resimleri kıkırdamama sebep oluyordu. Bayan Naomi arkasını dönüp sert bir bakış atınca, kıkırdamayı kesmek zorunda kaldım... Burada çalışan insanların çocukları sevmesi gerekmiyor mu? Yetimhanelerde çalışan insanlar, gönüllü olarak çalışır... Ama bunlar bıçak zoruyla getirmişler gibi. Doğduğumdan beri, on iki senedir buradayım ve bir kere görevlilerin güldüğünü görmedim!

Topuklu ayakkabıların sesi kesilince, Bayan Naomi'yi arkamda bırakarak içeriye girdim. Dediğim gibi, çok uzun süredir buradayım ama müdürün odasına ilk defa giriyorum... Başımı kaldırmadan parmaklarımla oynamaya başladım. Büyük ihtimalle öğretmenler sonunda Sehun ile olan durumumuzu şikayet etmişlerdi.

''Adı Baekhyun. 14 yaşında. Yirmi dokuz kilo, 1 metre 54 santim, akluofobik ve bakir.''

Yanaklarımın yandığını hissederek başımı kaldırdım ve önündeki kalemle oynayan adamla göz göze geldik. Müdür bu muydu yani?! Tanrım, yetimhane müdürü deyince, aklımda bir çok kişiyle aynı şey canlanmıştı halbuki... Ne bileyim, tombul yanakları, beyaz saçları olan yaşlı bir amca? Belki...

Ama bu adam yaşlı değil, tombul hiç değil, aksine oldukça yapılı gözüküyor. ''Ayrıca Oh Sehun'la aralarında bir ilişki var...''

Pekala... Demek Sehun yüzünden burada değilim. Ağzımı açtığım an odayı o yapılı adamın sesi doldurdu;

''Sehun, ha? Tamam, hazırlayabilirsiniz. Sehun veya başka biri sorarsa, evlat edinildiğini söyleyin.''

Kalbim duyduklarımla daha hızlı çarpıyordu ve aniden beni omuzlarımdan iten adamlar bu durumu iyi yönde etkilememişti. Son bir kaç aydır, özellikle bulunduğum yatakhanedeki çocuklar hızla evlat edinildi. Bununla beraber bazı çalışanlar ve çocuklar, saçma dedikodular çıkartmaya başladılar. Sehun'la bunlara kulak asmazdık. genellikle beraber kitap okuyup, buradan çıkınca yapacağımız şeyler hakkında hayaller kuruyorduk.

Şimdi o kulak asmadığım dedikodular, birden zihnimde canlanmaya başlamıştı. Ellerim titrerken, içeride tahminen beş kişinin bulunduğu bir odaya girdik. Yarım daire şeklinde bir masada oturuyorlardı ve önlerinde hafif yüksek bir platform vardı. Arkamdan az önce odasında bulunduğum adam da odaya girdi ve o da masaya oturdu.

''Platforma çık lütfen, Baekhyun.''

Titrek adımlarla önlerine geçtiğimde, tüm vücudumla beraber beynim de titriyordu galiba... Neden onlara itaat ediyorum ki?

''Kas yapısı iyi gözükmüyor ve oldukça sıska çok uzun bir kuyruğu kontrol edemez. Yazık oldu!''

Kuyruk?!

''Öyle deme, bence uzun ama ince bir kuyruk taşıyabilir!'' Söylenenleri hazmetmeye çalışıyordum ancak durmadan konuşuyorlardı ve beynim pelteleşiyordu... ''Daha yaşayacğının garantisi bile yok, sakin olsanıza!''

Sonunda dayanamayarak ağlamaya başladığımda, masadan kahkahalar ve ''Aww'' sesleri yükseliyordu...

Kendimi inanılmaz derecede aşağılanmış hissediyordum ve bu canımı oldukça yakıyordu.

Sehun'a ihtiyacım var!

Platformdan inip kaçmaya çalıştığımda, kapının önündeki iki adam beni kollarımdan yakalayarak sıkıca tuttular ve başlarını masadaki adamlara çevirdiler.

''Bay Kim'e haber verin ve ameliyathaneyi hazırlayın. Bu iş bugün bitsin.''

Galiba az önce ölüm emrim verildi.



The ''Miu'' Experiment (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin