Güneşin ışıkları tenime dokunup içimi ısıtırken annemin o tatlı bi o kadar da otoriter sesini ve alarmin sesini her zamanki gibi aynı anda duydum ve yatagima iyice sokuldum.-Elif! Kızım hadi kahvaltı hazır!
Babam yine ona "Elif deme onun adı Nehir" desede annem yine Elif diye bağırdı anlamıyorum her sabah aynı şeyler ne babam ne de annem hiç alttan alıyım demez bunun için her sabah kavga bile ederler.
Yataktan kalkmam biraz zaman aldı. Hala uyumak istiyordum üzerinde gereksiz bir iki bebek deseni olan yorganı iyice üzerine çektim yastığıma iyice gömüldüm ve annemin bu seferki tatlı sesi kaybolmuş tamamen otoriter ve sert çıkan "Elif!" demesinden sonra kalktım -kesin babam o zaman bile söyleniyordu- her zamanki monotonluğuyla tüm işlerimi yapıp gittim mutfağa.
Babam yine masada oturmuş gazetesini okuyor bi yandan televizyon açık onu dinlemeye çalışıyordu. Annemde kahvaltılıkları masaya yerleştiriyordu bi yandanda bir seyler söyleniyordu.Bende hiç zaman kaybetmeden oturdum masaya hemen birşeyler atıştırdım masadan kalktım gidiyodum ki annem "Nereye Elif?" dedi Elifinde üstüne basa basa söyledi ki babam yine içinden söyleniyordu.
-Okula gidicem ya anne hazırlanıcam, dedimİkisi aynı anda güldü dışarıyı görmedin heralde dediler gidip pencereye baktım her taraf karla kaplıydı güneş arada bulutların arasından çıkıp etrafı azda olsa ısıtıyordu iki üç çocuk aşağıda oynuyordu onların dışında da kimse yoktu zaten.
-Ne yani okullar tatil mi? dedim. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim 2 gündür sunumu için ugraştığım ödev vardı sinirim bozulmuştu aslında gece gündüz uğraşmıştım şimdide okullar tatil miydi yani? Bilseydim yapmazdim. Zaten çok ödev yapan biri değilimdir ama işin ucunda kalmak varsa uğraşıyorum biraz. Annem de kafasını salladı birden "beni niye erken uyandırdınız ki?" dedim. Annemde bizde daha yeni öğrendik diye bir seyler söyleyince pek önemsemedim geri yatsamda uyuyamazdım artık en iyisi Sedayla dışarı çıkarız biraz diye içimden geçirdim. Annem bunu anlamış gibi "Bugün Sedayla buluşmada kardeşinin eşyaları gelecek odasını düzenleyelim" dedi. Doğru ya söylemedim de annem 8 aylık hatta 8 buçuk aylık hamileydi hemde erkek bi kardeşim olcaktı bazen sevinir bazen üzülürdüm bana ayak uydurması gerekecekti sonuçta. Adınıda ne koycaksınız derseniz yine annemle babam bu konuda tartışma içindeler bu sefer bende başka bi isim söylüyorum ne olacağını bilmiyorum. Tamam eşyalar gelince bende gelirim dedim.
Sofraya tekrar oturdum yemeye başladım o sırada babam işe gitti
telefonu elime aldım karşı komşumuz aynı zamanda çocukluk arkadaşım olan Sedaya 'hemen hazırlanda dışarı çıkalım' yazdım. Bende az daha atıştırıp odama çıktım dolabı açtım kışı seviyorum aslında elime ne gelirse çıkardım altıma siyah kot pantolon üstümede yeni aldığımız kırmızı üzerinde I'm lost yazan kazağımı giydim. Aldığım zaman üstündeki yazıya hiç dikkat etmemiştim şuanda da pek önemsemiyodum elime krem rengi ponponlu şapkamıda aldım mutfağa haplarını içmek için giderken bu hapları her sabah içmenin ne kadar iğrenç olduğunu bazen de yutamayip ağzımda o iğrenç tadı bıraktıkları geldi aklıma. O sırada da Seda kapıyı çaldı dışarı çıktık kar yağdığı için ortalık çok sessizdi binanın kapısını açtığımız anda karın beyazlığında gözlerimiz büyülenmişti hemen telefonu alıp fotoğraf çekindik kar neredeyse de dizimize kadar gelmişti. Birden kendimizi kara bıraktık ve elimde yapmaya çalıştığım kartoplarını Sedaya atmaya çalışıyordum. Eldivenler yapışan karlar yüzünden kartopuda düzgün olmuyordu zaten. Ama yinede oynadık. Birazda yorulmuştuk binanın önündeki çardağa -çardak ki ne çardak çardak demeye bin şahit ararlar- 2 tahtadan oturak yapmaya çalışmıştı bizden para toplayıp ben yapıcam demişti bina yöneticisi. Herkes işten anlayan biri halleder hazır alalım falan desede adam yapmakta kararlıydı bir de kiloluydu çardağı tamamladım sağlamlığını test edicem diye tüm binayı 17 daireyi aşağı indirmiş üstüne oturmuştu sağlam da çıkmıştı. Üzerinede sadece üstünü kapatmalık tahta koymuştu 12 numaradaki Ferda teyzede :-Onun sağlamlığını test etmicek misin? Hadi kafamıza düşerse bi oturuver üstüne diyince tüm bina gülmüştük.
Neyse sonra buraya oturduk ve Sedayı iyice inceledim yüzü çok güzeldi sarı saçları önde 2 ayrık dişi vardı bu onu sevimli yapmaya yetiyordu yüz hatları çok yumuşak burnuda biraz büyüktü hafif çekik ela gözleri vardı. Seda benim tam tersime çok oturaklı ağır başlı kızdı ama çokta iyi anlaşıyoduk. Ailevi sorunları çok büyüktü. Babası annesini aldatmış, Seda babasını o kadınla bi kafede görmüştü belki arkadaşı diye düşünmüştük evli bi adamın böyle kafede buluştuğu birisi olur muydu orası tartışılır tabi. Bi süre ajanlık yaptık diyebilirim mesajlarını okuduk ve her şeyden emin olduk.
Anneside Seda ve kardeşi Melih için babasından ayrılmadı ve 2 senedir ayrı ama beraber yaşıyorlar gibiydi. Neden ayrılmadı gibi biseyler söyleyebilirsiniz öyle değil işte Seda ne kadar ayrılmalarını istesede Melih daha 2 yaşındaydı ve annesinin ayrılmaya niyeti yoktu. Bunu basit bir şey olarak algılamayın o zamanlar o kadar kötüydü ki neyse devam etmicem.
Bi süre burda oturduk seda telefonuyla ilgilenirken bende çıkardım telefonu 2 cevapsız arama 1 yeni mesaj vardı.
Teyzemden;
Size geleceğiz annene ulaşamadım. Sana haber verelim dedimBunu okuyunca Sedaya söyledim ve eve çıktık zaten üşümüştü de. Arkamızdan da minik kardeşimin eşyaları geldi.
Hikayenin devamini n gelmesini isiyosaniz oylayin aklınıza takılan bisey varsada yorumlayiiin