Sonra yanına gittim onun. Karanlık, ıssız bi ortamda yürüyordu çaresizce. Konuşabileceğimizi düşünmüştüm fakat düşündüğüm gibi olmadı. O sustu, ben sustum.. Oldukça kırgın ve üzgündü. Bişey yapamadım, sadece yürüdüm. Oysa bi konuşsa ona neler neler anlatmazdım ki..
Çok kızmıştım kendime, reddedilmeyi haketmiyordu o. Onu o halde görünce çok üzülmüştüm. Ne hissettiğimi bende bilmiyordum.
O sıralar dalar oldum çayın demine, yağmurun sesine.. Çok düşündüm, bidaha kimsenin beni böylesine sevemeyeceğini anladım. Her geçen gün daha da bağlanıyordum ona ama yüzüne bakamıyodum utançtan. Utanmak sevmek değilmidir zaten. Konuşmasak da her gün yüzünü görmek yetiyordu bana.
Evet o günden sonra onu sevdiğimi anlamıştım ama söyleyemedim. Bi süre öyle devam etti. Sonra o gitti, ben bittim. Artık yüzünü göremiyordum, sesini duyamıyordum. Her gün onu düşünür olmuştum, rüyalarımdaydı o. Sonra bir mesaj atması yüzümü güldürmeye yetti. Konuşuyorduk artık, onunla konuşurken yüzümden tebessüm eksik olmuyodu. Sonra bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için ona sevdiğimi söylemek zorunda kaldım. Ama bilmesi iyi oldu, çünkü üzülmesine dayanamıyordum.
Artık her gün konuşuyoruz, bu durum ikimiz için de çok iyi oldu.Ve sonuç olarak gurur bir işe yaramıyor, seviyorsan söyleyeceksin. Sevgine değecek bir insansa zaten gitmez, eğer o insan gidiyorsa sevmemiştir zaten bırak gitsin..
Y.D