Kayalara çarpan denizin kokusu içimi rahatlatıyordu. Belkide beni tek rahatlatan şey deniz olduğu için bana öyle geliyordu.
"Ama anne ben dondurma istiyorum yaa"
"Olmaz kızım kıştayız. Hasta olursun sonra ben ne yaparım bebeğim"
Önümden geçen anne ve küçük kıza gülümseyerek baktım. Anneler herzaman melektir değil mi? Çocukları için parası olmadığı halde istediklerini alırlar, onlar mutlu olsun diye her şeyi yaparlar, onlar hastalandıklarında geceleri uyumazlar...
Benim hiçbir zaman öyle bir şansım olmadı. Annem ben doğduğumda öldü. Benim hiç böyle konuştuğum bir annem olmadı, gece yatarken bana masal okuyan bir annem olmadı. Hep yanlız büyüdüm, hep tek başımaydım. Aslında hala öyleyim pek kimseyle konuşmam. Ahhh hadi ama evdeki çalışanlar hariç. Evet evdeki çalışanlarla da genelde işim düştüğünde konuşurum. Babam ise...
Babamla aynı evde yaşamıyorum. Ben ayrı eve taşınacağım dediğimde hemen kabul etmişti ve bana 2 katlı bir ev tutmuştu. Aslında bir yönden babama hak veriyordum. Çünkü hem karısının katiliyim hem de evde ruh gibi dolandığım için karısı beni istemiyor. Evet evlendi ve 2 çocuğu var! Yanımdaki hareketlilikle düşüncelerimden kurtulup soluma göz ucuyla baktım. Hay Yarabbim ya bütün aptallar beni mi bulur.
"Yanına oturabilir miyim?" Sanki oturma desem kalkıcan.
"Hem oturuyorsun hem de soruyorsun akla bak ya" diye homurdandım.
"Aslında sesini duymak için gereksiz bir soru sormuştum" dedi. BÜTÜN ERKEKLER APTAL!
Ellerimi havaya kaldırıp "Allah'ım bütün aptallar beni bulmak zorunda mı?" dedim. Sonra da ayağa kalkıp hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladım. Hava soğuk olduğu için montuma daha sıkı sarıldım. Yola baktından sonra karşı tarafa geçmeye başladım. İşte ne olduysa o zaman oldu...
---------
MERHABA ARKADAŞLAR BU BENİM İLK KİTABIM OKURSANIZ SEVİNİRİM :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı
Teen FictionOnun masumluğu kimseye yaramadı. Çünkü karşısındaki kişinin gözü kinden başka bir şey görmüyordu. Zaten yaşaması için bir sebepte yoktu. O da aşkına kurban gitti...