TANITIM♥

29 3 0
                                    

Küçükken her çocuğun olduğu gibi benim de hayallerim vardı...

Mimar olmak...

Kendi odam yoktu ama evimizin her köşesini kendimce süslerdim.
Boyadığım kağıtları, el işi kağıtlarından yaptığım süsleri duvarlara asardım. Eşyaları değiştiremezdim belki ama o duvarlara astığım süsler bile sanki bana evi baştan aşağı değiştirmişim gibi gelirdi...

Babam duvarları gördükçe bana bağırır çağırırdı. Dövmeye bile kalkardı ama annem engel olurdu. "O daha çocuk bey. Oyun oynuyor işte kendince. " derdi babama...
Aslında hiçbir şey oyun değildi. Her şey gerçekti. Hayallerim, duvarlardaki süslerim...
Bu gerçekliği sadece ben kabul ettim. Sadece ben inandım. Ve yine sadece ben istedim. Benim haricimdeki herkes oyun dedi, boş hayal dedi, saçmalık dedi... Peki neden?

Çünkü... Onlarda çocuksan saçmalarsın anlayışı vardı. Babamı geçtim annem bile böyle düşünürdü. Duvarlardaki süslerim haricinde hayallerimi hiçbir zaman gerçekleştirememiştim. Maddi durumumuzda pek iyi olmadığı için bu dahada zorlaşıyordu.

Ailemin tek kızıydım. Normalde diğer ailelerin tek çocuğu olduğu zaman onların üstüne daha çok titrerler. İmkanları el vermese bile ne isterlerse yapmaya çalışırlar. Ama benim ailem... Hiçbir zaman onların kızı olmadım. Sanki ben yokmuşum gibi davranırlardı. Annem arada bir babamın dayaklarını önlemek dışında her ihtiyacımı görmeye çalışırdı ama onun bu çabası bile bazen bana yetersiz gelirdi.

Babam okula da gitmeme izin vermezdi. Annem onu zar zor ikna ederdi de öyle giderdim..

Okulu çok severdim. Benim ikinci yuvam gibiydi orası. Her zaman okula gitmek isterdim. Nedenini bilmiyorum. Belki evimin verdiği sıkıcılıktan kaçmak için belki de babamdan kaçmak içindi...

Birgün...

Annem beni ekmek almaya göndermişti. O zamanlar ilkokulu daha yeni bitirmiştim. Mahallemizdeki küçük bakkala doğru ilerliyordum. Bakkalın önündeki Ahmet amcaya "Ahmet amca bana iki ekmek verir misin?" dedim. Ahmet amca kafasını sallayıp içeri girdi. Elindeki poşetle geri çıktı. Ona parayı uzatıp yürümeye başlamıştım. Gözüm ekmek poşetine kaydı. Fırından yeni çıkmış gibi kokuyorlardı.

Canım çok çekmişti ve ekmeğin ucundan koparıp yemeye başladım. Bir yandan da eve doğru yürüyordum. O sırada bağırış sesleri geldi. Birileri "Yangın var!" diye bağırıyordu.

Merak edip koşmaya başladım. Evimiz görüş alanıma girdiğinde alevleri de görmem uzun sürmemişti. Elimdeki ekmeği ve poşeti fırlatıp eve doğru koştum. Etraftaki komşular kova kova sularla yangını söndürmeye çalışıyorlardı. Evimizin tam önünde durdum. Delicesine ağlıyordum. Tüm gücümle
"Anne! Baba!" dedim. Hiçbir ses yoktu. İnsanlar beni yangından geri çekmeye çalışıyordu. Ama ben direniyordum. İçeri girip onları çıkartmalıydım...
Bir siren sesi duyuldu. İtfaiye gelmişti. Onların yanına gidip hıçkırıklarımın arasından "Lütfen... Annem ve babam içeride onları kurtarın." dedim.

İtfaiyeciler büyük hortumlarla eve girdiler. Bir yandan yangını söndürmeye çalışıyorlardı bir yandanda annemi ve babamı arıyorlardı. Bende dahil herkes meraklı gözlerle bakıyordu. En sonunda bir itfaiyeci kucağında annemle beraber çıkmıştı. Onları görür görmez yanlarına koşmuştum. Itfaiyeci annemi yere bırakıp tekrar içeri girdi. Annemin yanına çöküp onu sarsmaya başladım.
"Anne! Nolur uyan!"
Annem uyanmıyordu. Hıçkırıklarım dahada artmıştı.

Daha sonra da babamı çıkartmışlardı. O sırada ambulans geldi. İkisini de yan yana yatırdılar. Komşular beni onların yanından götürmüşlerdi. Oradaki görevlilerden biri komşumuzla bir şeyler konuştu. Sonrada anne ve babamı alıp gitmişlerdi. Hala ağlıyordum. Etraftaki insanlara onları nereye götürdüklerini soruyordum. Kimse bir şey söylemiyordu. O zaman anlamıştım ki artık benim annem ve babam yoktu...

Kül olmuş evin karşısına geçtim. Hıçkırıklarım durmuştu. Sadece eve bakıyordum. Artık ne ailem ne evim ne de hayallerim vardı. Hepsi bu yangınla yok olup gitmişti... Gitmişti ama...

Asla hayallerimden vazgeçmedim. Çünkü hayaller gerçekleştirmek, yaşamak ve hayatı anlamak için vardır...
Bana göre insan bir hayalinden vazgeçerse hayatından da vazgeçmiş olur. Hayaller insanların yaşamıdır...

***

Annemi ve babamı o yangında kaybettikten sonra kendimi bir yetimhanede buldum. Komşular benim böyle kimsesiz kaldığımı görünce yetimhaneye verdiler. Aslında kimsesiz değildim. Ankara'da halam vardı. Ama beni hiç sevmezdi. Haliyle bende onu sevmezdim. O yüzden yetimhaneyi tercih etmiştim.

Burda çok güzel arkadaşlıklar edinmiştim. Yetimhane müdürümüz de dahil herkes çok iyiydi. Okuluma da devam etmiştim. Arada bir ailemi özlemiyor değildim ama onların sıcakkanlılığı üzüntümü unutturuyordu. Her hafta sonu onların mezarını ziyarete giderdim. Hala da gidiyorum...

Şimdi ise...
Üniversite sınavına hazırlanıyorum. Hayallerimi gerçekleştirmek, mimar olabilmek için çabalıyorum. 12. Sınıfta olmak bana bir yandan iyi gelse de sınavdan dolayı bir tedirginlik var üstümde. Geleceğim, hayatım benim ellerimde...
Toprak Yılmaz

♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥

Selaaam :)) yepyeni bir hikayeyle karşısınızdayım :D ilk olarak tanıtımı yazdım. Bir hafta sonra ilk bölüm geliceek :) ♥ Her hafta bir bölüm mü yazıyım yoksa iki bölüm mü yazıyım? Bölümleri de sizin için upuzuun yazıcam. Bu konu hakkında yorumlarınızı bekliyorum. :)Vee... yine bölümleri yorum yapan bir kişiye ithafen yazmak istiyorum. Yani her bölümde başka kişi :D Neyse tamam çok uzatmıyom :D umarım tanıtımı beğenmişsinizdir. :) Hikayeyle ilgili de değişik fikirleriniz varsa bana ulaşıın ♥

SENİ HAYALİMDE SEVDİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin