3

33 2 0
                                    

Elini hışımla ittirip,

-lütfen saçmalamayı kes , yede kalkalım deyip arkama yaslandım. Çocuklar yanımızdan geçerken Asinin hala hayranca baktığını görünce kafasına şaplağı yapıştırıp ,

-hadi deyip tabağı önüne ittirdim.

Gülerek gevşekçe ağzını yayıp,

-şimdiden paylaşalım kumral olanı benim. Dedi ardından ağzına lokmasını atıp sırıtmaya devam ederek çiğnedi. Üfleyip , gözlerimi kaydırdıktan sonra konu uzamasın diye bir cevap vermedim. Yemeğini yerken arada sırada zorla bana da yedirip tüm yığıntı tabakları bitirdi. Bu kız bu kadar yiyip nasıl zayıf kalıyordu anlamıyorum.

Arabayla geçen sıkıcı yolculuğumuz ardından - iki katlı kremit renginde yazlığın önüne park ettikten sonra- midemde oluşan bulantı ve dönen başım kusmama neden oldu. Asin saçlarımı tutup yardımcı olurken,

-kızım sen dur dur, evin önünde kus ne alemsin ya deyip beni sinir eden kahkahalarını durdurmaya çalışıyordu. Bu durumda olmasaydım onu boğabilirdim.

Koluma girip bana yardımcı olurken , kolumu çekeledim.

-bana çocuk gibi davranma asin, deyip uzaklaştım.

Arabanın arkasından bavulumu almak için ilerledim. Hiçbir şey demeden oda yanıma gelip bavulunu aldı. Şimdiye kadar benim davrandığım gibi bana davransaydı , onu bir saniye bile çekmezdim.

Onun bana katlanır olması ne kadar şahane olduğunun göstergesiydi. Fakat bu onu sevmeme neden olamazdı. Çünkü sevdiklerimin ardından el sallama ihtimali beni deli ederken onu sevemezdim. Bu daha ağır basıyordu.

Ona yaptığım acımasız tavırlardan kendimi uzaklaştırmak için etrafı incelemeye başladım. Ev gerçekten güzeldi, bizimde dedemden kalma Sapanca'da böyle bir yazlığımız vardı. Duyduğuma göre babam bizden sonra annemin üzerine olduğu için bir tek orayı satamamıştı Şimdi ne halde olduğunu bilmesem de harabeye döndüğüne emindim. Kapıyı açmak için anahtarları bulmasına yardımcı oluyum diye çantasını aldım. İçine neler doldurmuştu bu böyle. Elimin kopmasına radde kalırken anahtarı bulup hızla kapıyı açtı,

-evimize hoş geldin canım . Gülümsemesi , somurtan yüzümü yaktığı için zorla gülümsedim.

-hoş bulduk deyip içeri girdim.

Bana kalacağımız odayı gösterip , aşağı indi . Büyük ihtimal kusmuk problemini çözmeye çalışıyordu. Üzerime rahat bir şeyler geçirip , cama ilerledim. Tülü kaydırıp aşağıda konuştuğu bahçıvan gibi birini gördüm. Sonra içeri girmesiyle adamın bir hortumla yeri temizlemesini izledim.

Ne kadar baş belasıydım. Beni buraya neden zorla getirdi anlamıyordum , ona bela olmam için mi? İki yataktan hangisi benim olsun diye karar veremezken can kenarındaki yatağın sıcak havada beni daha rahat hissettireceğini düşünüp yatağa uzandım. O zaten bencilliğime alışıktı. Dışarıdan gelen güneşten rahatsız olup tülü çektim. Şimdi daha rahattı en azından biraz uyuyabilirdim.

'Hayır abi , lütfen benimle kal . kalk hadi , aç gözlerini...'

Terler içinde kalan bedenimle yatakta kıvranarak uyandım. Soluğum kesikken ard arda nasıl çıkıyordu anlamıyorum. Ellerimle yatakta yavaşça doğrulup karşımdaki aynaya baktım. Dipte olmak , bedenimi de zayıflatıyordu. Yüzüm çirkinleşmiş, saçlarım bakımsızlaşmıştı. Daha fazla aynaya bakmaya katlanamayıp hızla yataktan kalktım. Şuan tek başına kalmak istemiyordum, merdivenleri inip salonda oturup televizyon izleyen Asin'e koşarak sarıldım. Titrediğimi anlayıp , telaşla,

İçimdeki HiçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin