Beni hayat'a bağlan tek bir şey bile yoktu bu koskoca dünyada. Hiç bir tane hedefim yoktu. Yaşamak için iş aramam sayılıyorsa tek hedefim şuanlık oydu.
Yeni bir iş.
Gazeteye iki kez baktım yok yok yok. Bana göre hiç iş yok. Para kazanmam lazımdı, herşey birikmişti Faturalar, markete olan borcum, ne kadar istemediklerini söyleselerde borç para aldığım insanlar. Hepsini artık ödemem gerekiyordu,en azından faturaları ve market borcumu diğerleri biraz daha bekleyebilirler değil mi? Omzunun üstünde bir ağırlık hissedince kafamı kaldırdım, yüzünde insanı sakinleştirici bir gülümse ile yanımda oturan levent. Ben tek arkadaşım , yanımda kalan tek kişi,beni bırakmayan,benimle ağlayıp,benimle gülen tek varlık."Yine mi gazete,kızım her zaman iş aramak zorundamısın,eğer para lazımsa benden isteyebilirsin bunuda ben mi söyliyim yani ."
Ben ve birinden para istemek. Bana zorla para veren komşularımdı ,onları bir türlü ikna edemediğim için almak zorunda kalmıştım ama en kısa zamanda geri ödeyecektim. Yani umarım.
" kimseden para istiyecek kadar düşmedim. Ayriyetten iş aramak da ne var ."
Bana çok dikkatli bakıyordu,sanki benden çekinme, benden hiçbir şey saklama der gibiydi. Leventle nerseye on yıldır arkadaştık. Bana karşı hep korumacı davranmıştı. Bu hareketi biz büyüdükçe ve ailemi kaybetmemle daha da artmıştı. Yeri geldimi abi, yeri geldimi bir babanın sıcaklığıyla beni karşılıyordu. Onu seviyordum ama beni bu dünyadan gitmeme engel olabilecek kadar değil." onu kastetmediğimi, gayet iyi biliyorsun melek. Zaten geç saate kadar çalışıyorsun bir başka işe bünyen dayanıcak mı sence?
Hem sınavlarda yaklaşıyor iyice kendini zorlıyacaksın biliyorum."Haklıydı bünyem zayıftı,ne doğru dürüst uyuyordum nede yemek yiyordum ,leventin yemek konusunda bir bilgisi yoktu. Bilse zaten kesin beni öldürürdü. Aslında işime gelirdi kendimi öldürebilecek kadar özgüvenim yoktu.
" biliyorum hatırlatıp durma şu sınavları iyice stres yapıyorum. İkinci bir işe ihtiyavım var. Hem zaten sadece hafta sonu ikisine birden koşuşturacağım. Hadi sınıfa gidelim ders başlar."
Son dersteydik ve ben bitmiş durumdaydım. Sadece eve gidip dinlenmek istiyordum ama işe gitmek zorumdaydım. Gazteyi toplayıp sağ kolumun altına koydum diğer elimlede leventin koluna girmiştim. Levente yakın temas etmekten çekinmiyordum. Hayatıma sadece iki erkek girmişti ,birincisi babam,diğeriyse leventti. Sırama oturduğumda, levent ben erayların yanına gidiyodum diyerek kapı tarafının en son sırasına doğru yürüdü. Hep yaptıkları gibi pas konuşacaklardı,akılları bi buna yatkındı zaten. Kendimce hafiften kıkırdamıştım. Yanımda karaltının gelmesiyle sağ tarafıma döndüm. Burcu gelmişti sınıfta anlaştığım tek kız.
" neye gülüyorsun kıkırkıkır"?
" levente gülüyordum."
"Yine ne yaptı , herzaman senin gülmeni saylıyo,soytarılık için ders filan mı aldı acaba"
"Kendisine sormak lazım" ikimizde gülmüştük.Ders in bitmesine ondakika filan kalmıştı, ve ben hiç bir şey anlamamıştım. Almanca dersiydi bana çok zor geliyordu, kaba bir dildi bana göre ne yaparsam yapayım kafam almıyordu bu dersi balkide levent olmasa bu dersten kalımıştım bile.
"Melek seni ben bırakacağım işe"
"Hayır. Levent ben kendim gidebilirim. Zaten senin yolunun tam tersi boş yere."Bana öyle delici gözlerle bakmıştıki sırayla bütünleşmek istedim. Ya sabır der gibi başını tavana kaldırıp bir kaç saniye bekledi. Derste olmasaydık kesinlikle bana bağırırdı.
"Yani demek istediğim , zaten yakın iş yerim, hem bu aralar sanki biraz kilo aldım eritirim."
"yakın mı ? Delirdin kesinlikle melek iki saat yürüyeceksin. Ve sen mi kilo aldın kendine bir bak sınıftaki en ince kız sensin . İlk işim seni tıka basa doyurmak olucak."
Cevap vereceğim sıra hoca bizi fark etmişti.
" levent! Sessiz olun. Daha ders bitmedi."
" tamam hocam ya hemen kızıyorsunuz sizde"
Hoca gözlerini devirerek tahtaya geri dönmüştü. Gerçekten çok mu inceydim, tamam biraz kilo vermiştim kazadan sonrada ama elli kiloydum. Beni üzmek için söylememişti neden kırıldığımı anlamış değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA AŞKI VER.
Teen FictionÖlmek için yaşamak. Tam meleği anlatan bir cümle. Onu ilk gördüğümde de anlamıştım benim için ne kadar uzak ve imkansız olduğunu. Sadece onu bir kere daha görmek için çok az ama çok, yaşamak istemiş olabilir.