Sabaha karşı bu evde normalde olması gerekenden daha fazla telaş vardı. Uzun boylu adam uyku sersemi bir şekilde hızlıca adımlayarak arabasının anahtarını bulmaya çalışırken karısı sancılar eşliğinde kesilen nefesi arasında çığlık atıyordu. Adam anahtarları bulduğunda soğukkanlı olmaya çalışarak ve karısını sakinleştirmeye çalışarak ona arabaya kadar destek oldu. Kadının alnındaki terler akmaya başlamıştı. Hastaneye kadar sadece derin derin nefes aldı. Bu sırada Güneş doğacağı için aydınlanmaya başlayan ve siyahtan mavinin koyu tonuna dönen gökyüzünü izledi. Hastaneye geldiklerinde kadın tekrar sancılanmaya başladı,hastane onu rahatsız etmişti. Doğumhaneye alınırken bir an önce bu işin bitmesi için dua etmeye başlamıştı. Ayrıca bebeğini görmek için sabırsızlanıyordu.
Kadın doğumdan sonra hastane odasındaki yatağında heyecanla bekliyordu.Adam ise gülümsemesini durduramıyordu. Karısının elini tutarken bebeklerinin nasıl görüneceğine dair konuşuyorlardı. Konuşmaları odaya giren doktorla bölündü. "Bunu söylediğim için üzgünüm ama..." Diye başlayan doktoru dinlerken ikisinin de kalpleri hızlı atmaya ve içleri endişeyle dolmaya başlamıştı. "Kızınızın gözlerinde bir sorun var,görme seviyesi çok düşük ve daha da ilerleyebileceğini düşünüyoruz. Size bununla ilgili birkaç soru soracağım."
Kadın gözleri hala şoku atlatamamanın etkisiyle duvarda takılı kalmıştı. Sorulan soruları sakinlikle cevaplıyorken kocası da üzgün gözlerle onu izliyordu. "Hamileliğinizde sigara,alkol veya uyuşturucu kullandınız mı?" Kadın başını hayır anlamında salladı. "Herhangi bir ilaç?" Kadın tekrar başını salladı. "Aynı aileden olmadığınıza dair olan testleri tekrar yapmamız gerekecek. " dedikten sonra doktor dışarı çıktı. Birkaç dakika sonra hemşire kapıdan içeri bir bebekle girdiğinde kadın heyecanla yerinden doğruldu. Onu kucağına aldığında baktığı ilk yer gözleri oldu. Çok ama çok güzel gözüküyordu. Kadın sadece kızının bu güzelliği göremeyeceğine üzülüyordu. Ellerini ağırca sallıyor ve görmeyen gözlerini kafasının hareketleriyle etrafta gezdiriyordu.
Çoktan doğan güneşe baktı ve gözünü kamaştırıp parlamasını hissetti. Ona baktığında da böyle hissetmişti. Kızına da güneş gibi parlayan bir şeyin ismini vermek istedi. Kadın "Crystal" diye fısıldarken ona asla gün ışığını veya kristali ve onların nasıl parladığını anlatamayacak olsa da gülümseyerek ona baktı. Kendini ona tarif edemezdi,o zaten parlayacaktı.Crystal kıpırdandığında annesi onu kucağına bastırdı. Rahatlarcasına nefes verdikten sonra annesine sarılabildiği kadar sarıldı.
Yıllar sonra Crystal babasının yanında olmadığını hissetmeye başladığında bebeklerini bırakıp annesine sorması gerektiğini düşündü. Her zaman olduğu gibi onunla konuşmuyor veya onu yürüyüşe çıkartmıyordu. Koltukta oturan annesine seslendi ve sesin geldiği yönü duyup oraya yönelmeyi bekledi. "Anne?" Annesi gözlerini Crystal'a yönlendirip söyleyeceğini dinledi. "Babam neden benimle konuşmuyor?" Dediğinde yutkundu. "Baban bir süre sonra gelecektir,Crystal." Dedi. " Umarım."
O evi terkedeli çok uzun zaman geçmemişti. Her zaman mükemmeliyetçi olmuştu ve kızının da mükemmel olmaması onu rahatsız etmişti. O da çözümü yeni bir aile kurmakta bulmuştu. Tek sorun Crystal'ın buna ne kadar süre inanacağıydı. Bir babasız da büyüyebilirdi. Ama ona bağlanmıştı,annesi ve babasından başka kimsesi yoktu çünkü dünyayı tanımasına onlar yardımcı oluyorlardı. O küçük elleriyle bir şeylere dokunup ne olduğunu anlamaya çalışırken onlar gözleri olmaya çalışıyorlardı. Artık Crystal'ın tek bir dayanağı vardı, o da annesiydi.
Annesi ise o doğduğundan beri bu sorunun sebebini çözmeye çalışıyordu.Yaptırdığı tüm testler temiz ve sorunsuzdu,doğum sırasında hiçbir darbe almamıştı veya erken doğum gerçekleşmemişti. O halde Crystal neden göremiyordu? Bunu sorduğu tüm doktorlar onu yeniden çaresiz bırakacak şekilde anlayamadıklarını veya böyle bir şeye daha önce rastlamadıklarını söylüyorlardı. Annesi doktoru her seferinde çaresizlikle dinlerken,Crystal ise her seferinde parmaklarıyla oynuyor ve hiçbir şeyi anlamadan yaşamaya,öğrenmeye devam ediyordu.
Daha sonra annesi Crystal'ı ellerinden tutarak oturduğu yerden kaldırdı ve yemek yemesi için masaya oturttu. "Babam her seferinde ona çok dokunduğum için mi rahatsız olup bana küstü? Ben ona sadece düşmemek için dokunuyordum." Derken masadaki çatalını arıyordu. Bu sırada annesi sessiz bir şekilde ağlıyordu.