Hunharca alarmın sesiyle uyanmaya çalıştığım bir sabah daha! Alarmın sesinin inişleri, çıkışları, ahengi..
Bunları sorgulamanın hiç vakti değil Maya. Çünkü bugün okulun ilk günü. Hemen kalkıp dişimi fırçalamaya başladım bu iş benim tam yirmi dakikamı alıyordu. En son gittiğim kanal tedavisinden sonra bu kararı almıştım. Annem odama teşrif etmişti sonunda. Bu kadın tam bir hımbıldı. Ama ona hayranlığım çok başkaydı. Hep desteğini hissettiğim ve her ne olursa olsun hep yanımda olacak tek insan. Unutmadan çokta güçlüydü. Anneler sanırım hep böyleydi. Bazen baş belası ablama karşı bile beni koruyordu. Babam benden nefret ettiği için onu saymıyorum bile. Ona yaklaşmama hiç izin vermemişti. Baba sınırları vardı. Bu sınırları ilk defa duymuş olabilirsiniz. Ben bu ismi takalı tam olarak on yıl geçti. Zaten ondan önceki sekiz senem için yok desek yeridir.
Annemin koluna taktığı ütülü gömleği aldığım gibi giymeye çalışırken alt kattan çok ince bir ses duyuyordum. Bu tabi ki Lina'ya aitti. Lina çok erken saatte kalkıp koşusunu tamamladıktan sonra evde duşunu alıp, portakal suyunu içip belli ki doğruca bana gelmişti. O yukarıya çıkmadan giyinmiştim bile. Düzleştiriciyi fişe taktım ve yüzüme bişiler sürüyordum. Lina odaya girdi ve birbirimizin kucağına atlattık koskoca üç ay görüşememiştik. Onlar yine yurtdışındaydı. Her zaman ki gibi inci dişleri ve kıpkırmızı ruju kendini on metre öteden gösteriyor, el sallıyor hatta öpücükler atıyordu. Saçımı düzleştirdiğim gibi evden fırladık. Okula taksiyle gidebilirdik ama yolda yeni kayıt olmuşları hemen fark edebilmek için yürümeyi tercih ettik. Okulun kapısında her zaman ki gibi dedikoduya gömülmüş ve etrafı seyreden Ceren ve Bengisu vardı. Sonunda bizi farkedebildiler. Ve uzunca şap şup öpüşme faslından sonra okula girmiştik. Her zaman ki gibi herkesin gözü üzerimizde ve bize selamlar veriyorlardı. Bu sene saçımı iyice sararttığım için midir bilinmez daha da çok dikkat çekiyordum. Zaten boyumdan ötürü hep farkedilmiştim,bu özelliğim bana yapışmış ayrıcalıktı belki de. Ve yeniden kaynaklarımı taktırdım ve üç buçuk kilo verdim. Bu sefer Mert'in dikkatini çekecektim. Müdür Bey konuşmasını tamamlamaya çalışıyor ama kimse buna müsade etmiyordu. Oda konuyu uzatmadı ve "Herkes birbirini çok özlemiş anlaşılan, size son olarak sınıflarda küçük bir değişiklik olduğunu söylemek isyitorum. Bu seneden sonra karma sistemine geçiş yapacağız. Yeni listeler her katta mevcut. Şimdi sınıflara..".
Buna inanamamıştık. Biz ilkokuldan beri arkadaştık, lisede kopmamak için aynı liseleri tercih edip aynı bölümlere girmiştik. Şimdi ise ilk defa farklı sınıflarda olacaktık. Biz dördümüz yan yanayken dünyaya meydan okuyabilirdik. Ama ayrı sınıflarda bu kısıtlanabilirdi. Listelerin olduğu tarafa gittik ve Can bize hangi sınıflarda olduğumuzu söyledi. Bana aşık gibiydi ama bunu kabullenemedik çünkü en yakın arkadaşları bizdik. Erkeklerle yakınlık kuramıyordu.
Lina, Ceren, Bengisu hepimiz farklı sınıflara düşmüştük. Sınıflarımızın yan yana olması birşey ifade etmiyordu bizim için. Son sene olması biraz içimizi rahatlatıyordu. Şuanlık tek büyük sorun kaç senedir kavga ettiğimiz belalı varoşlarla ben aynı sınıftaydım. Bana uzaktan ağzı sağa doğru kaymış hatta gözüne değcekmiş gibi yan yan gülüyordu. Çok çirkindi ve bizi kıskandığı için şekilden şekile giriyordu. Derken sınıflara dağıldık. Benim dışımda sınıfta herkes birbiriyle kaynaşmaya çalışıyordu, ben ise uzaktan onları seyredip saçlarımla oynuyodum. Yanıma Hakan geldi ve yanımda oturabilmek için izin istedi. Bende tamam dercesine kafamı salladım. Diğer çocuklara göre daha iyiydi. En azından tanınıyordu ve sigara içiyordu.
Ve ilk günden derslerimiz yoğunluk kazanıp başlamıştı. Öğretmenlerimiz üniversite sınavlarından bahsedip duruyordu. Bundan bahsetmeleri bile oldukça canımı sıkmıştı. Teneffüsü iple çekerken Hakan kağıda birşeyler yazıyor hal hatır sorup duruyordu. Sınıfa alışabilceğimizden çokca bahsediyordu. Ben çokta sıcakkanlı değilim. İnsanları hep izleyen taraf olmuşumdur. Bu her zaman için iyi bir yoldur. Ama asıl sorun baş belası kızlarla aynı sınıfta olmamdı. Korkumuyorum onlardan sadece değişik tiplerdi. Beni izleyen yada fesat bakışlar atan insanları hiç sevmemişimdir. Ve sonunda zil çaldı. En önde oturan ezik tip Ayşegül sınıftan çıkarken ekürisine "ayy yazıkk" tarzı şeyler söylüyordu ve bana laf attığını biliyordum. Olduğum yerde tam arkamı döndüm ve göz göze geldik. Boyu göğüslerime geliyordu ve gözlerimi aşağıya eğmiş katil bakışlar atıyordum. Bizi kıskanan ezik tipti belli ki ve başını önüne eğdi. Titremeye başladığını görünce daha fazla büyütmemek için sınıftan çıktım. Bu korku ona uzun süre yeterdi. Kızlar köşede beni bekliyordu, Lina hariç. Ceren sınıfa alışmıştı bile. Zaten arkadaş canlısıdır. Katıldığı okul klüplerinden dolayıda çok arkadaşı vardı. Bengisu tabi ki alışamamış en arka köşede oturduğunu ders boyunca müzik dinlediğini anlatıyordu. Sırasında da yanına kimseyi almamıştı. Lina yanımızda yoktu ve sınıfına gittiğimizde etrafına erkekleri toplamış, bacak bacak üstüne atmış gülüşüyorlardı. Bizi görünce çocuklara pardon, çıkmam gerek tarzı şeyler söyledi. Belli ki sınıfla kaynaşmıştı bile. Gülüşe gülüşe kantine indik.
Kantinimiz çok büyüktü ama belli köşelerde belli gruplar olduğu için bize göre çokta büyük değildi. İlgi alanımız dardı sonuçta. En sol tarafta, diğer merdivenlere yakın köşede o grup vardı işte. Biz onlara 'dar paça' diyoduk. Bu ismi tabi ki ben takmıştım hep slim fit giyiniyorlardı, şişmiş kasları sayesinde tişörtleri yırtılcak gibi duruyordu. Yanlarına gidip selam verdik. Lina tabiki bu gruplada iyi anlaşıyordu. Ben Mert'i beğeniyodum. Zamanında kızlar arasında çocukları paylaşmıştık. Arkadaşlığımızı zedelemesin diye önceden kararlaştırdığımız sözlü grup anlaşmasıydı. Diğeri ötekinin kuşuna bakmayacaktı. Çocuklara kuş diyorduk. Üç senedir üzerlerinde çalışmalar, planlar yapsakta bizi görmüyorlardı. Sadece Lina'yla Eren arasında yakınlık vardı ama arkadaştan öteye geçemediler. Dışarda buluşup tavla oynuyorlardı. Çocuklar sanırım sevgili olma kavramına karşıydılar. Ceren Cem'i beğeniyodu. Sebebi ise büyük poposu ve isimlerindeki baş harflerinin uyuşmasıydı. Ceren etine dolgun bi kızdı ama yemyeşil gözleri kilosunu göstermezdi. Tek sorunu erkeklere sevgili olabilme potansiyeliyle yaklaşmıyordu. Herkese arkadaş canlısı olarak yakınlık kuruyordu. Bengisu da Oğuz'u seçmişti. Aslında beğenmiyordu. Sadece geri kalan kişiler bizim esas elemanlar gibi olmadığı için Oğuz'u tercih etmişti.
Ceren eteğini çekiştiriyordu sanırım katladığı için eteği yine yamuk duruyordu. Bengisu ile tuvalatlere doğru giderken bende Mert 'in yanından öylece dikiliyodum. Belki birşey söyler diye.. Sanırım dikkatini çekmiyordum. Okuldaki tüm çocukların dikkatini çekerken Mert yüzüme bile bakmıyordu. Mert benim olacak! Akşam bunun için kolları sıvayacaktım!
Eve erkenden geçtim. Annem kardeşimin ödevlerine yardım etmemi istedi, kendisini her zamanki gibi temizlik yapıyordu. Betül yani ablam televizyon karşısında oje sürüyordu. Bana uzaktan "yine bayan gıcık eve geldi şakşak" dedi. Ne diyo ne demek istiyo hiçte umrumda değildi açıkcası. İşlerimi bitirince odama çıktım ve kızlarla yazışmaya başladık. Hepsi Mert'i kıskandır diyip duruyordu. Sanki çocuk bana aşıktı. Kızlar gerçekten gazlama konusunda muhteşem, bu yüzden onları seviyordum. Beni sevmeyen adamı nasıl kıskandıracaktım ki sanki. Aslında o benim duygularımı biliyor ve bu yüzden böyle davranıyor olabilirdi. Kaçan kovalanır diye bi söz vardı. Herkes duymuş olabilir işte şuan tam da bu konuşmada en az on beş kez bunu duymuştum.
Belki de kızlar haklıydı, bir kereden birşey olmaz diye düşünüp onlara uymaya karar verdim. Mert'i kıskandıracaktım. Üç senede yaptığım değişimlere mutasyon denebilir. Saçlarımı küt yaptım, kaynak taktırdım. Her ikisinde de çocuğun dikkatini çekemedim.Siyah yaptım olmadı ve ertesi gün açıcı sürdüğümde saçlarım yandı. Sarıda da dikkatini çekememiştim. Bi ara tespih sallıyodum oda fayda etmedi. Erkek tarzı kızlarıda sevmiyordu anlaşılan.Bıyık bıraktım diyomuşum.. Şaka tabi ki o kadar ileri gitmedim. Ama kıldan tüyden hoşlanan erkeklere dair yazı okuyunca; kızlarla kafamızın üstünde konuşma balonu çıktığı anıda unutmadım denemez!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçuşan Pileler
Teen FictionKendilerine ve güzelliklerine güvenen dört genç kız.. Başlarına gelen çeşitli entrikalar yetmezmiş gibi her seferinde tam bir baş belası olmayı nasıl beceriyorlar ? Maya ve arkadaşları istedikleri herşeyi elde ediyor ama bazıları hariç. Onlar kim...