Bölüm şarkısı: Kaan Boşnak, Bizi nasıl etkiler
--------------------------------------Bugün pazar günü olduğu babam da evdeydi ve biz Urla'dayken her pazar dışarı çıkardık ama bugün öyle olmayacak annem akşam için hazlırlanacaktı. Annem pazar günleri bizimle dışarı çıkmayı çok severdi fakat şimdi iptal etmişti. Defne'nin annesini çok önemsiyor olmalıydı. Belki de o yıllara duyduğu özlemdi ona bugünü iptal ettiren. Bilmiyordum ama çok heyecanlıydı. Kahvaltıyı güle oynaya şarkı eşliğinde hazırlamıştı. Bir yandan bir şeyler yapıyor bir yandan da müziğin ritmine uygun vücudunu bir sağa bir sola sallıyordu. Annemi böyle görmek beni mutlu etmişti. Odama çıkıp üzerimi değiştirdim ve biraz oyalanmak için basket topumu alıp evimizin yakınındaki basket sahasına doğru ilerlemeye başladım. 1-2 saat burada oyalandıktan sonra eve gitmeye karar verdim. Eve yaklaştıkça kalbim daha hızlı atmaya başlıyordu. Keşke bahçede olsa. Yo hayır asla beni bu halimle görmemeli. Adımlarımı hızlandırıp hemen eve girdiğimde çoktan annem akşam için hazırlık yapmaya başlamıştı. Telefonla konuşuyor ona alması gerekenleri söylüyordu. Sanırsam babamdı. Anneme eve geldiğimi söyleyerek duş almak için banyoya gittim. Duştan çıkınca hazırlandım ve Defne'leri beklemeye başladım. Beyaz v yaka tişört ve siyah bir pantolon giymiş her zamanki gibi saçlarımı ellerimle yukarı doğru taramıştım. Nasıl davranacağımı, ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Biraz telefonda uğraştıktan sonra zil çaldı ve ben hızlıca aşağı indim. Annem ve babam onları kapıda sıcak ve içten bir gülümsemeyle hoş geldiniz diyerek içeri davet etmiş onlarda aynı içtenlikle gülümsemiş ve içeri girmişlerdi. Defne ve ben hiç konuşmuyorduk. Yarım saat sonra yemek masasına geçtik ve yemeklerimizi yedikten sonra tekrar oturma odasına geçtik ve sohbet koyulaştıkça Defne'yle ben daha çok sıkılıyorduk. Annem bunu farketmiş olacak ki beraber dışarı çıkıp gezebileceğimizi söylemişti. O an ne yapacağımı bilememiş kafamı sadece Defne'ye çevirebilmiş ondan bir haraket beklemeye başlamıştım. Defne hızlıca oturduğu yerden kalkıp olur demiş ve hızlıca kapıya ilerlemeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum ve çok şaşkındım. Yanaklarım kızarmıştı emindim hissedebiliyordum. Dışarı çıkmış yürüyorduk 10 dakika sonra
"Hep böyle susacak mısın?"
İyice dalmıştım ve birden o güzel sesle irkildim. Konuşan Defne'ydi. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Naber?"
Bu sefer konuşan bendim. Hayır bu çok saçmaydı. Ah salak Berke. Neler saçmalıyorsun sen?
"Hiç konuşmayacaksın sanmıştım. İyi sen?"
"İyi, yarın okula beraber gidelim mi?"
"Olur, o zaman saat yedi buçukta kapının önünde beklerim."
"Peki, eve gidelim mi artık?"
"Tamam gidelim."
Eve gelene kadar hiç konuşmamıştık ve geldiğimizde annemler ayaklanmış vedalaşıyordu. Defne'ler gittikten sonra biraz daha oturup, saat geç olduğu için odalarımıza çekilmiştik. Heyecanlıydım ve bu beni uyutmuyordu. Saat iki olmuştu hala uyuyamamıştım ama yarın uyanamayıp geç kalma korkusu beni düşüncelerimden uzak olmaya itmişti. Heyecanım olduğu kadar da korkuyordum. Ya sevdiği biri varsa? Ya geride bıraktığı, unutamadığı varsa ne olacaktı? Hemen bu düşünceleri kafamdan atıp uyumak için gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Yedi Yaşım
Teen Fiction"Sen benim 17 yaşımsın, deli çağımsın İlk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin"