Gözlerini dikmiş dışarıdaki yağmuru seyrederken o kadar mutluydu ki küçük Handan .Damlaların yere sakince gelip hızlıca çarpması onu heyecanlandırıyordu. Karanlıkların içinde bile olması, onun içinin üretmesine neden oluyordu,Handan içerideki karanlığı önemsemeden dışarıyı izlerken Rakıf efendinin arkasında, karanlıkların için de bile olma hissi Handanın içini rahatlatıyor kendini güvende hissediyordu.
Rakif efendinin ise tek derdi biraz önce sararmış tenekeden iki boruyla kurulan sobayı eline geçirdiği küçük çırpılarla ,üsten akan su damlalarına inat etmiş bir an önce ,sobayı tutuşturup içeriye ısıtma telaşındaydı. Bir yandan söyleniyor bir yandan titrek elleriyle devam hızlı hızlı ıslak kibrit çöplerini birbirine sürtüştürmeye çalışıyordu. Handan baktı Rakıf Efendi sinirli bir şekilde
"Yavrum çekil artık şu pencerenin önünden" dedi Rakif bey
Handan yağmurun yağışına gök gürültüsünü o kadar kaptırmıştı ki kendine babasının bile duymadı ya da aldırmadı. Sadece karanlıkta göremediği yağmurun çıldırmasını seyrediyordu....
Handan henüz on iki yaşına yeni girmiş küçük bir kızdı. Kendini bildiği günden beri hep Rakıf efendiden ;Babasından başka hiç kimsenin olmadığını bilir babasına sıkı sıkı sarılırdı ,onu çok severdi. Kendini küçük yaşta bırakıp giden annesini ise Rakıf efendi hiç aratmazdı. İçine kapalı sessiz kendi halin de küçük bir kızdı. Güzelliği yaşına bakılmaksızın büyük küçük herkesin dikkatini çeki verirdi.Bir o kadar da zeki bir kızdı. Yaşından büyük şeyleri gayet iyi bir şekilde başarırdı. En çok resim çizmeyi severdi. Küçük yırtık eski defterine resim çizerdi ve oldukçada iyiydi resim cizme de .En çok babasını çizerdi otururken, uyurken .uzanırken sürekli çizer neredeyse Rakıf efendi'nin yüz hatlarına kadar çıkarırdı .Çok yoksul bir babanın kızıydı. Etrafında ki kendi yaşlarına baktığında onlarla kendi arasında ki farkı çok iyi bir şekilde görürdü,yine de Rakıf efendiyle olma duygusu ona her şeyi unutturdu. Babası çok severdi ve onunla çok mutluydu.
Rakıf efendi de inadı tutturmu sonunda ağızı dolusu küfürle sobayı yakmayı başarmıştı Küçük Handan sobadan çıkan alevlerin babasının yüzüne yayılandigini onu gösterdiğin fark edince,hemen babasının yanina koştu ve babasına sıkıca sarıldı babası da kızına sıkıca sarıldı.
Rakıf Efendi Handana hem annelik hem babalık yapmış, güç bela büyütmüştü. Handanı annesi bırakıp yan dükkancıyla kaçtığın da Handan henüz üç yaşındaydı. Rakıf efendi çok denemişti Handanı bırakmayı, ama hep bırakıp giderken Handanın çığlık atarak bacaklarına sarılması dayanamamıştı. Aç susuz büyütmüştü Handanı . Rakıf efendi küçük çatma bir çöp arabası vardı .Kâğıtları toplar sonlar kilosuyla satardı. Eline ne geçerse artik onunla geçinirlerdi .Köyünden ailesini Makbule için terk edip gelmişti buralara,ama Makbule de kendini bırakıp gidince dönememişti geri köyüne artık Ürgüp kendinin evi köyü olmuştu.
Handanla yeni bir hayat kurmuştu .Her şeye rağmen çok mutluydu. Handanı çok severdi .içten içe Handan uykudayken izler ağlardı. Çünkü bir onu göremeyeceğini çok iyi bilirdi.
Kağıt ve çöp parçalarının toplayıp sattıktan sonra eve erzak alır .Geri kalan parasını ise Handan'a verirdi Rakıf Efendi. Handan paralarını hiç harcamaz ,saklayıp biriktirdi.Hep bir gün parasını tamamlayıp mavi pelerinli küçük bir bebek almaktı hayali ..
Babasına sıkıca sarıldı . kalktı yerinden aldı kumbarasını perdenin arkasından.Rakıf efendi'ye uzatıp ,....
"Hani bahsetmiştim ya küçük mavi..."
Koca mavi gözleriyle gülümsedi . Rakıf efendi hemen ne demek istediğini anlamıştı çoktan . Birbirlerine baktılar .ikisi birden bakıp gülüştüler. Rakıf Efendi paranın hiç tamam olmadığını görüp içten bir gülümsedi .