1°Mecburdum

4 1 0
                                    

Dalgaların sesinden başka ses olmaması ne güzel şey dünyada, varsa da bir de kuşların vik vik ötmesi. Rüzgarın yönü dolayısıyla dalgaların çapraz gelerek kıyıya vurduğu bu kumsalda benden başka bir Allahın kulu yoktu. Hayatımda ilk defa Akdeniz'e gelmiştim şimdide Akdeniz'e karşı oturmuş düşünüyorum. Kulağımda kulaklık her şeyi düşünüyorum. Şimdiye kadar yaptığım tek hata kendimi bildiğimden beri kuzenime aşık olmamdı. Küçüktüm bir zamanlar evet ama artık büyüdüm ve bu hissettiklerimin bir anlamı olmalıdır diye düşünürken kendimi bilinmezliğin tam ortasında buldum. Ne kadar güzel bi his bu yaşadığım ama bir o kadar da kötü. 'Ama'dan önce gelen hiç bir cümleye önem vermezken bu sefer aynı şeyi ben yaptım. İyi miydi his ? Yoksa kötü mü ? Tabikide kötü. Sen seversin o seni kuzeni olarak görür. Bunun nesi iyi ki ? Saatin iyice ilerlediğinin farkına vardığımda oturduğum şezlongdan kalktım ve kaldığım kamp alanına doğru ilerlemeye başladım. Ormanın içinden doğru geçip kamp alanına vardığımda yine herkes kendi halinde takılıyordu. Bu mallarla niye geldiysem. Kendi kaldığım ağaç evin kapısının önüne geldiğimde ağaçlıkların içinden doğru bir çıtırtı duydum. Kafamı çevirip baktığımda hiç kimse yoktu.
"Sende iyice mala bağladın kanka kendine gel"
İç sesime kafamı onaylarcasına sallayıp evin içine girdim. Yatağıma oturup bilgisayarımı kucağıma aldım ve sosyal paylaşım sitelerime girmeye başladım. Okulun sitesine girdiğimde kampın 3 gün sonra biteceğini öğrendim. Birkaç tane vine izleyip telefonumdan Feyza'ya ödemeli attım. Aynı okulda okumuyor oluşumuz kaderin bize oynadığı en kaliteli oyunlardan biriydi. Yaklaşık 50 saniye sonra telefonumun zil sesi olan devrimci müziği çalmaya başladı.
"Alo"

"Napıyon kanka."

"Hiç ya öyle kendi ağaç evimde oturuyom. Arkadaşlar yoklar takılıyolar mal mal"

"İyi iyi zaten ben senin o gerizekalılarla aynı kampa gitmene bile şaşırıyorumda hadi neyse. Yani beni bırakıp gitmene şaşıyorum aslında. Beni beni Feyzanı."

"Ya sen ne tür bi malsın allasen kapat telefonu. Kapat."

"İyi taam görüşük"

"Görüşürüz aşkım" tam o sırada eve giren Büşra bana tip tip bakmaya başladı. Sonrasında iste pis pis sırıtmaya. "Nee"
"Aşkım dedin. Demek ki asosyal kız Rüya'nın bir sevgilisi var." Kapının orada bunu duyan Tuğba içeriye bağırarak girdi.
"Neeee! Rüya'nın sevgilisi mi vaar. İnanmıyoruuum."

"Kızım malmısın Tuğba bağırmasana lan. Gerizekalı yok öyle bir şey."

"Ama 'görüşürüz aşkım' dediğini durdum ben Rüya"

"Kızım hayır sevgilim olsa burayamı gelirim lan. Feyzaydı o konuştuğum. Yakın bir arkadaşım okuldan değil."

"He he tamam. İnandım."

"Gerçekten..." dalga geçer gibi ikiside kafasını salladı.

"Tamam tamam "

Allahım neydi günahım beni bunlarla aynı odaya verdin. Büşra ve Tuğba yakın arkadaşlardı. Popülerler grubuna girmeye çalışan 'ezik' kısıma giriyorlardı. Evimizin son bireyi olan Yıldız'da geldi, bakın siz olaya. Ben hemen yatağıma geri dönüp telefonumla uğraşmaya başladım. Göz ucuyla onları izliyordum. Yıldız yanıma gelip oturunca biraz şaşırdım. Tabi mal mal suratına bakıyorum.

"Rüya nasılsın ?"

"İyiyim"

"Bende iyiyim. Neyse." Yatağımdan kalkıp dolabına yöneldi. Ve bir hırka çıkarıp yanıma geldi.
"Al bunu sende kalsın. Ben dışarı çıkıyorum yatmaya ancak gelirim yanınıza." Arkasını dönüp yürümeye başladı. Ben önce olayın şokuyla sustum.

"Yıldız dur! Bu hırkada kimin?"

"Bu hırka bir çocuğun işte. Sen o çocuk için çok önemlisin. Sana vermem gerekiyormuş. Ama soru sorma. Bende kim olduğunu bilmiyorum."

Anonim.. hayatımın ortasına profosyonel bir yüzücünün denize daldığı gibi dalmıştı ve seni seviyorum demişti. Ask.fm anonimden söylüyordu ne söylese. Bu hırkayla daha sonra ilgileneceğimi beynimin bir köşesine yazıp yatağıma tekrar yattım kulaklığımı takıp rasgele bir müzik açtım. 'Saian-Al sevgilim kanser ol bununla' şarkısı çalmaya başlayınca 1 dakika sonra istemsizce gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Bu şarkı Bera'nın en sevdiği şarkıydı. Bera kim derseniz, Bera benim ikizim. Erkek. Beni pek sevmez, hatta her fırsatta benden nefret ettiğini söyleyip durur. Aramızda zaten pek iyi değildir. Neyse..

&&&&&&&

Kendi kendime hayal kurup düşüncelere daldığım sırada birde uykuya dalmışım öğlen yemeği için beni uyandıran Tuğba'ya teşekkür edip üstüme Bera'da da aynısı olan bir tişörtümü giyindim ve altına su yeşili şort giyip parmak arası terliklerimle evden çıktım. Bu okulda 2 senedir Bera ve benim ikiz olduğumu bilen kimse yok. Benim zaten 2 senedir tek bir arkadaşım olmadığı sıkıntı olmuyordu. Ve zaten benzemiyoruz birbirimize. Ben kumral tenliyim ve bakır kırmızısı rengi saçlarım var. Gözlerim açık kahverengi. Bera benim bayağı bir zıttımdı. Sarı saçları mavi gözleri vardı. Sarışındı. Girdiği her ortamda kızları kendine hayran bırakacak bir güzelliği, yakışıklılığı ve karizması vardı. Kaba birisidir Bera ama bir o kadarda iyimser ve merhametlidir. Ben bu okula lise ikinci sınıfta gelmiştim ve Bera o zaman 'bizim kardeş olduğumuzu kimse bilmeyecek' demişti.
Çok fazla sıkıntı yapmamıştım ben zaten. Öğretmenler dışında bilen kimse yoktu. Öğrenciler Bera'ya soramadıklarından gelip bana 'akraba mısınız soyisimleriniz aynı' diye soruyorlardı. 'Kardeşiz' diyemiyordum. Tersine, 'Hayır soyisim benzerliği'. Diye geçiştiriyordum. Yemekhanede yemek almaya geldiğimde popülerlerden Bilal "naber asosyal güzel" diyip önüme geçmişti.

"Bilal! Arkaya geç"

çok fazla aşina olduğum o kızgın bağırış karşısında Bilal donup kalmıştı. Bir bana bir Bera'ya bakıyordu.
"Abi ne alaka hep yaparım bunu biliyosun."

"Yapma Bilal. Yapma, geç arkaya."

"Aman iyi be"

Bilal arkaya geçtiğinde dönüp Bera'ya kısa bir şekilde baktım. Üzerine su yeşili bir gömlek giyinmiş altına ise beyaz bir şort. Benim aksimi giyinmişti işte. Beni sevmiyor. Allahım beni herşeyden çok sevdiğim ikiz kardeşimin beni sevmemesi ile neden sınıyorsun ? Ne zaman geçecek bu durum ?

"Geçer be kanka takma fazla. Geçer, o da geçer"

"Geçer değil mi?"

İç sesime sessiz bir şekilde cevap verdim ve yemeğimi yemeye başladım. Bera'nın sözü geçen popülerler grubunun olduğu tarafa baktığımda Bera'da bana bakıyordu. Daha yerlerine oturmamış ayakta bekliyorlardı. Çorbamdan bir kaşık aldığımda içerisinde baharat olduğunu fark ettim. Olamaz! Bera'nın Baharta alerjisi var eğer o çorbadan bir kaşık alırsa başına kötü şeyler gelicek. Hemen masamdan kalkıp koşmaya başladım ve bu ortamda asla yapmamam gerek bir şey yaptım. Gözlerimi kapattım ve Bera'nın duyacağı şekilde bir cümle çıktı dudaklarımdan...
"mecburdum."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bir RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin