Asya'nın Ağzından;
Ahh lanett, lanettt ve tekrar koca bir lanett!!
Nasıl olur? Nasıl olur da büyürüm, bu yaşlara gelirim.
Hiç böyle düşünmemiştim, yani ne bilim liseye geçmeden bir dünyanın sonu gelir; bir kıyamet kopar sanmıştım. O yüzden dersler, sınavları hiç umursamadım bile. Ahh kıyamet resmen bana kazık attı, hiç ondan böyle bir şey beklemezdim. 31 aralık gecesi hani nerede? Yıkılmıştım ... Güzel sanatlar lisesiii ... Bu okulu kazanmak için çok çalışmıştım. Uhuuu! evet resim çizmek benim için yaşamak gibi bir şey ... Ama hiçbir şekilde liseye başlayacağım gerçeğinin değiştirmiyordu tabii.
Tanrıııııııııııım, tanrııım 1 dakika bişey oluyor? Noluyor? Bir ses ... evet bir anne sesiii ...
Yooo hayır, olamaz! Bu resmen okul moduna alınmış bir anne sesiydi ve o gıcık ses git gide netleşiyordu ... netleştikçe uyanıyordum ve artık gözleri açma vaktiiii ...
"- Hadi kuzuuğum hadi Asya'cım uyan artık. Yeni okulun yeni arkadaşların seni bekliyor, senin için yeni bir gün, hadi kuzucuğum .."
"- Ahh! bu harika uykudan, harika yataktan beni yalnızca kendim kaldırabilirdi. Bir okul, hele de sabahın köründe , onun ayağına mı gidicem yani şimdi aşkların en güzeli? Öyleyse daha çok bekler!" diyemedim bunları ve kalktım. tıpış tıpış " ne kadar da harikalı bok bir gün " diyerek anneme en sevimsiz gülüşlerimi yolladım.
"Sana yakışıyor mu öyle kelimeler, hadi artıkk. " dedi veee ciddiyet ortamına giriş yapılmıştı.
Tamam artık kendime gelme vaktiydii, ve kendimi motive etmeye başladım. Sanırım heyecanlanıyordum, içten içe de küçük mutluluklar gelmeye başlamıştııı ...
Kahvaltımı yaptım, giyinmek için odaya gittim .. Aman tanrım bir de ne göreyim. Hayvan gibi şi yapmış anaç kadınım.
Hunharca düz, kalıp görünümlü forma mıydı onlar?
Ahh! bu kadın neden böyle. Hiç bir zaman anlamadım ve anlamayacağım, çok saçmaa. Yani birazdan elime alacaktım ve o uğraş üstüme giydiğim an bir anda sevimsiz formaya dönüşecekti ki zaten bir okul formasından bahsediyorsak eğer ne kadar sevimli olabilirdi ki? O bir forma ana kadın ve o forma bu tür şeyleri hak etmiyordu ...
Formayı elime aldım ve kaldırıp formayla uzun süre kesişmiştim, eveet tek kesişebildiğim şeyler eşyalardı. Sanırım formaya kanım kaynadı. Giyinip aynaya baktımm. Ne yalan söyleyeyim diğer okulların formalarına göre, yani diğer okulların o çirkin formalarına göre formanın bir gideri vardı. Siyah bir tişört ve açık kahverengi, siyah, beyaz ve kırmızı çizgili fileli etek ... İyi ya, sorun değil. Fakat baklavalı çoraplarım olmazsa olmazlarım tabii.
Okula gitmek için aşkların en güzeli bırakıcaktı beni yani annem, anneme hep öyle derdim. Sanırım bunu yalakalık için yapıyordum.
Herneyse vakit geldi. Evden çıkma vakti!
"Sanırım birazdan koca bir heyecan kusabiliri" dedim, anakadınım da yüzüme güldü ve hadi dedi.. Ne kadar da ana bir kadın tanrım.. Bana ordan bir tabak bol şans, içeçek olarak da buzlu cesaret lütfen!!
Akel'in Ağzından;
Annemin Aksel! Aksel! nidalarıyla uyanmak zorunda kaldım. Normalde çekiciyle gelseler çıkaramayacakları yataktan Usein Bolt hızıyla atlayarak çıktım. Okulun ilk günleri içimde hep bir heyecan olmuştur ama bu seferki daha farklıydı. Çünkü duygularımın içine merak da girmişti. Yeni ortam, yeni okul, yeni arkadaşlıklar, yeni öğretmenler ... Ben bunları düşünürken annem kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Ne gerek vardı yani yumurtaya! Bu işkenceyi çekmek zorunda mıydım? Tamam ne kadar peynirden kaybettiğim besinleri yumurtayla takviye etmeye çalışsa da, yumurta peynir nefretime yetişmeye başlamıştı. Zaten bunu tahmin etmesi gerekmez miydi? Peynire nefretimin küçükken her mama'ma katıp bıktırması olduğunu hepimiz biliyorduk. Ama maalesef annemin sözünün dinlememe gibi bir lüksüm olmadığı için yumurtayı 3 ısırışta ağzıma tıktım ve aradan çıkardım.
Kahvaltıdan sonra odama geçtim ve her sabah yaptığım gibi yatağımı topladım. Pembe yatak örtümü düzeltirken acaba ne zaman gerçekten genç kız moduna gireceğimi düşünmeden edemedim. Belki de benden 5 yaş küçük kardeş faktöründen dolayı girememiş olabilirdim. Çünkü minik odamız pembe ağırlıklı, dolabın üzerinde oyuncakların taştığı bir odaydı.
Dolabın karşısına geçtim ve annemin kafasını didikleyip durmam sonucu mükemmel bir şekilde ütülediği pileli açık kahverengi, siyah, beyaz, kırmızı renklerinden oluşan eteğimi ve siyah okul tişörtümü üzerime geçirdim. Eski okul formam aklıma geldikçe bu formaya şükrediyordum. Siyah külotlu olmazsa olmazımdı tabi.
Aynanın karşısına geçtiğimde her zamankinden daha çok kararsızdım. İlk önce at kuyruğu yaptım, sonra bozdum. Salık bırakayım dedim, o da olmadı. En sonunda kuş yuvası modunda bir topuzda karar kıldım. Sarı kısa saçlarımı zar zor kenarlaedan fışkıran saçlarla birlikte topladıktan sonra kendi kendimi onaylayıp aynanın karşısından çekildim. Hiç takı falan takmadım. Pek umursadığım bir şey değildi.
Yılların emektarı asker yeşili 3 senelik çantamı omzuma attım ve anneme hazır olduğumu söyledim. İlk günü tek başıma gitmeye çekindiğim ve yolları tam bilmediğim için annemle gidicektim. Birlikte dolmuşun geçtiği yere kadar yürüdük ve 10 dk sonra dolmuşa binip, 4 sene geçireceğim hayallerimin okuluna doğru yola koyulduk.
-BÖLÜM SONU-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACAYİP BOKLAR
HumorFarklı yerlerde,birbirlerinden habersiz 6 insancıklar..bir araya nasıl gelebilirlerdi? Ahh! Tabiki o sıcacık battaniyemsi ortaokulun bitmesiyle başlayan kahrolası lise zamanı.. Eveeeet!!Asla ama asla normal şartlarda tanışamayacak insanlar bir güzel...