bölüm-1

11 3 2
                                    

Soğuk su artık beni etkilemiyordu.hafif hışırdayan dal seslerini dinledim bir süre.orman sessizliğe gömülmüştü.kuş sesi yoktu,suyun sesi çıkmıyordu,soğuk rüzgar bile soluk ışıkta sessizliğini koruyordu.sadece birkaç ayak sesleri ormanda duyuldu. "yardım çağırın!"diye bağırdı genç bir adam.gözleri,donuk gözlerimi bulduğunda içimde bir umut yeşermişti.ancak bir sebepten ötürü kurtulmayı reddediyordum.nefes almaya çalıştım fakat başarısızlığa uğramıştım.ciğerlerim oksijen için yalvarırken adam sağ kolumu kavradı ve beni güçle yukarı çekti.nemli toprak ıslak elbisemi çamura bulamıştı.

Genç adamın yanına başka bir adam daha çömeldi.kumral saçları olan soluk tenli adam soğuğa karşı hiç önlem almamıştı.soğuk ellerini karnıma doğrulttu ve donuk gözlerime odaklandı.vücudumda hissettiğim dalgalanmayla boğazımda biriken suyu kustum.hareket ederken bedenimden kıtlama sesi yükseldi.acıyla sızlanırken yere geri uzandım.soğuktan titreyen vücudum uyuşmuştu. "dayan."diye söylendi genç adam.onu dinledim ve kesik bir nefes daha aldım.kararan gözlerimle yanımıza yaklaşan diğer adamlara bakarken ayaklarım yerden havalanmıştı.

Adam hızla yeşil geniş bir çadıra ilerlerken gözüme küçük bir çocuk takıldı.ateşin başından diğer askerlerle bizi merakla izliyordu.çadırdan içeri girerken bana sevgiyle gülümsediğini fark ettim.kesik bir nefes daha alırken adam beni nazikçe yere bıraktı.çadırın girişi aralanırken küçük çocuğun adımlarını izledim.koyu kahve saçları vardı,neredeyse 10 yaşlarında olmalıydı.çocuk beyaz kürküne sarılıp bize doğru ilerledi.nazik bir sesle "neler oluyor,sean?" diye sordu.

Sean başını hafifçe öne eğdi ve "askerlerimiz onu nehirde bulmuş,efendim.neyse ki ölmemişti."diye yanıtladı.neler olduğunu hatırlamaya çalıştım ancak gözümün önüne hiçbir şey canlanmamıştı.çocuk başımın biraz ilerisine ilerledi ve meraklı bir ifadeyle beni süzdü. "adınız nedir?"

Hatırlamaya çalıştım.bu zamanımı almıştı ancak sonunda ismim aklıma gelirken,pürüzlü bir tonla "marlene."diyebildim.çocuk tekrar gülümserken sean'a geri döndü. "bizimle kalabilir mi,sean?"

Sean düşünceli bir ifadeye büründü ve tereddütle "babanızın bunu onaylayacağını sanmıyorum,efendim."dedi.çocuğun ifadesi değişti,yüzü ciddiyete bürünmüştü. "sean,"dedi uyaran bir tonla. "beni anlamadığını düşünüyorum...babama haber verin.yardımcı beğenmediğimi söylüyordu hep.bu onun da işine gelecektir."

Sean iç çekti ve "nasıl isterseniz."diyerek çadırdan çıktı.çadırda kalan diğer iki kadına ve çocuğa göz attım.kadınlar ifadesizce bana bakıyorlardı. "eğer seni onların eline bıraksaydım diğer güne ayağa kalkamazdın.benimle kalman da ben bir sakınca görmüyorum ya sen?"çocuğa tereddütle bakındım.bu yaşta bu şekilde konuşması beni şaşırtmıştı.çocuk bana son kez gülümsedi ve çadırın çıkışına ilerledi.çıkarken "merhamet." diye söylenmişti.oturduğum yerden dikleşirken kadınlardan birisi samimiyetsizce "nerden geldin?"diye sordu.

"bilmiyorum."

"hangi klana bağlısın?"

"bilmiyorum."

"ailen kimdi?"

"BİLMİYORUM!"

Titreyen sesimle yineledim. "bilmiyorum.kim olduğumu,nereden geldiğimi bilmiyorum.lütfen...uyumak istiyorum!"

Kadınlar dudak uçuklatıp kalın pelerinlerini aldılar ve çadırdan uzaklaştılar.ağrıları görmezden gelip uyumaya çalıştım.

Ayak sesleri çadırda gürültüyle yankılandı.dizimin yanında varan sesler durdu ve dizim hafifçe dürtüldü. "kalk.yola çıkıyoruz."diye homurdandı kadınlardan birisi.sızı içinde yerimden doğruldum.her yerim tutulmuştu.ses çıkarmadan ayağa kalktım.gözlerim karardığından düşmemek için bir yerlere tutunmuştum.aynı kadın tekrar yanıma vardığında elindeki siyah kalın pelerini bana uzattı. "al.donarak ölmen hiçbirimize fayda etmez."

BELİRSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin